Biyokütle Yakmanın Anlatılmayan Dramı
Ülkemizde ciddi bir tarımsal kriz var, ciddi bir gıda krizi var ve hepsinden önemlisi bizim açımızdan ciddi bir ekonomik kıtlık var. Ekonomik kıtlık deyimi iktisatçılar için anlamsız görülebilir, demem o ki satın alma gücümüz Temmuz sıcağında kar misali eriyip gidiyor.
Böyle bir dönemde, ülkemiz için en önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip alanlardan biri olan Çarşamba Ovasında halk yaklaşık üç yıldır ovanın tarımsal niteliğini korumak için ayrıcalıklı şirketlere ve görevini yapmayan kamu kurumlarına karşı hem hukuk hem de saha mücadelesi veriyor.
25 Temmuz 2022 Pazartesi Çok Önemli. Çünkü;
Çarşamba Ovasında halkın itirazına rağmen, iktidarın desteği ve kanunları uygulamaması nedeniyle biyokütle yakan bir termik santral olan Çarşamba Biyokütle Enerji Santralı (BES) kurulup işletilebilir hale getiriliyor. Yöre halkının 2 Ekim 2019 tarihinde açtıkları dava için yerel mahkeme iki kez halkın itirazını haklı görüp projeyi iptal etmesine rağmen Danıştay 6. Dairesi jet hızıyla yerel mahkemenin kararını bozuyor. Şimdi 25 Temmuz 2022 Pazartesi günü üçüncü kez bu santral için bilirkişi incelemesi yapılacak.
25 Temmuz Pazartesi günü yapılacak bilirkişi keşfi çok önemli çünkü;
Çarşamba Biyokütle Enerji Santralı, Eğercili Mahallesinde evlerin avlularına bitişik olarak toplam 18,15 hektar tarım arazisi üzerinde 96,12 megavat (MW) termik, 27 MW elektriksel kapasite ile kurularak 2020 yılında elektrik üretimine başladı.
ÇED bile istenmeyen bu termik santralda günlük olarak; 630 ton biyokütle (orman ve tarımsal atıklar, eski lastikler ve çöpler) yakılacağı, 38 ton taban külü çıkartılacağı, bu külün bir miktarının bacadan salınacağı, ayrıca yine günde bin 600 m³ yeraltı suyunun soğutma amaçlı kullanıldıktan sonra en az 26 Cº hamam suyu sıcaklığında doğaya salınacağı ve bütün bunlara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, DSİ, Tarım İl Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü gibi kamu kurumlarının ÇED’e bile gerek yok dediği şirketin hazırladığı Proje Tanıtım Dosyasında (PDT) yazıyor.
25 Temmuz Pazartesi günü yapılacak bilirkişi keşfi çok önemli çünkü;
Yaklaşık üç yıldır; bu santrala komşu olan Eğercili Mahalle sakinlerinin evlerinin önünde yüksekliği üç metreyi bulan duvarlar yükseliyor, Evlerinin kapısından dışarı çıkanlar bağ, bahçe, doğayı değil önlerinde yükselen gri duvarı görüyorlar, onlar için doğanın renkleri grileşti artık.
Yaklaşık üç yıldır; santralın hammadde depolama alanına getirilen atıklardan ovaya devasa boyutlu kemeler (iri sıçan) yayılıyor, insanlar kümes hayvanlarını korumak için silahlı nöbet tutuyorlar.
Yaklaşık üç yıldır; santrala yakıt hazırlamak için fırsat bulurlarsa günün her saatinde yapılan kırma, eleme işlemleri nedeniyle açık alandan yükselen toz bulutları ve gürültü nedeniyle insanlar evlerinde yaşayamaz hale geldi. Sadece insanlar değil besi hayvanları da ovadaki stresten etkilendiler et ve süt verimleri düştü.
Yaklaşık üç yıldır, depolama alanını büyütmek için mahalle sakinlerine mülklerini satmaları konusunda baskı yapılıyor, bu baskıya dayanamayan mahalle sakinleri oldu.
Çarşamba BES kirletici bir tesis olduğu halde neden ÇED istenmedi?
Bakanlar Kurulu tarafından Büyük Ova Koruma Alanı kapsamına alınarak tarımsal niteliği tescillenmiş Çarşamba Ovasının ortasında nasıl olur da odun, lastik, çöp vs. yakan bir termik santral mevcut çevre mevzuatına rağmen Samsun Valiliği tarafından ÇED gerekli değildir kararı verilerek kurulup çalıştırılır?
Halen yürürlükte olan ÇED mevzuatını aşmak için basit bir manevra yeterli oldu. Samsun Büyükşehir Belediye Meclis tarafından 1998 yılında kömür depolama sahası olarak belirlenmiş ancak halk ve çevre sağlığı açısından sakıncaları nedeniyle terk edilmiş ve imar planlarında “köy yerleşik alanı” olarak tanımlanmış 3,36 hektar büyüklüğündeki bir alan santral sahası olarak seçildi. Üretim sahasına çok yakın 14,78 hektar büyüklüğündeki bir tarım alanı hammadde açık depolama sahası olarak satın alındı. Bununla da kalınmadı; Tarım ve Orman Bakanlığı 04 Kasım 2019 tarihli kararı ile proje için kamu yararı kararı vererek hammadde depolama sahasının tarım dışı amaçla kullanımına onay verdi. Bunu da Danıştay 6. Dairesini 2020/6468 sayılı kararı ile öğrenmiş olduk!
Halkın kirletici bir santrala karşı ovayı koruma mücadelesine karşılık AKP’li Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı ile AKP Samsun Millet vekillerinin şirket adına halkla ilişkiler işlevi yaptıklarını ya da en azından kamuoyu önünde sessiz kaldıklarını belirtmek gerek. Böyle bir manzara karşısında ilgili kamu kurumu yetkililerinin de mahkeme salonlarında şirketin temsilcileri ile yan yana halka karşı savunma yapmalarına da şaşmamak gerekiyor.
25 Temmuz Pazartesi günü yapılacak bilirkişi keşfi çok önemli çünkü;
Çarşamba Ovasında bu şekilde yıllar önce köy yerleşik alanı olarak belirlenmiş beton zeminli, etrafı duvarla çevrili ve atıl durumda olan pekçok parselin varlığını biliyoruz. Eğer bu dava şirket lehine sonuçlanırsa bu parsellerin her birine bu şekilde kirletici sanayi tesisi kurulmasının önünde hiçbir engel kalmayacak. Zira Çarşamba Biyokütle Santralına 2 km mesafede bulunan Çınarlık Mahallesinde böyle bir alan başka bir atık tesisi için ÇED istenmeden projelendirildi bile.
Tarım ve Orman Bakanlığı kendi tarım topraklarımızı mühürlerken başka ülkelerde toprak kiralama arayışında!
İşin ilginç bir yönü de Samsun Valiliğinin 70 bin hektar büyüklüğündeki Çarşamba Ovasını sanayi yatırımlarına açma kararı verdiği günlerde, Cumhurbaşkanlığının 3 Ağustos 2018 tarihli Birinci 100 Günlük İcraat Programı ile; Sudan’da 780 bin hektar tarım arazisi için çalışma başlatmış olmasıdır. Bugünlerde Tarım Bakanlığının Latin Amerika ve Afrika’da 10 ülkede tarım arazisi kiralayacağının basına yansıması da konunun halen güncelliğini koruduğunu gösteriyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Afrika, Güney Amerika ülkelerinde tarım toprakları kiralama peşindeyken ülkemizin en verimli ovalarını nasıl olurda kirletici sanayi yatırımlarına teslim eder? Kamu yararı bunun neresinde?
25 Temmuz Pazartesi günü yapılacak bilirkişi keşfi çok önemli çünkü;
Ülkenin pekçok yerinde tarım alanlarımız ve ormanlarımız yok ediliyor, çiftçilerimizin toprakla bağları kesiliyor. Halkın itirazı ve direnmesi önce jandarma kalkanıyla durduruluyor sonra mahkeme koridorlarında yıllar süren davalarda enerjileri ve dava masraflarıyla paraları tüketiliyor.
AKP’nin mevcut gıda politikası şu anda Ukrayna’nın ucuz tahılını, ayçiçeğini savaş alanlarından ucuza almaktan ibaret, dün de Suriye’nin zeytinlerini ucuza aldıkları gibi. Çünkü bunu yaptığı zaman, seçilmiş ithalatçı firma kazanıyor, nakliye yapan kazanıyor, yurt içerisinde pazarlama ve dağıtımını yapan kazanıyor. Kaybedenleri sormayın.
Ovalarımız şu anda her şeyden daha değerli.
Çarşamba Ovası gözden çıkartıldığında korona salgını yoktu, Ukrayna Rusya savaşı yoktu, satın alma gücümüz daha iyiydi, açlık ve gıda krizikapıya dayanmamıştı. İklim krizinin etkileri bu kadar derinleşmemişti. Şimdi ovalarımız her şeyden daha değerli oldu.
AKP’nin sermaye-kamu işbirliği halindeki organize politikalarına karşı olduğunu iddia eden herkesin bir araya gelme ve ortak mücadele etme vakti geldi ve geçiyor.
Çarşamba Biyokütle Enerji Santralına karşı yürütülen mücadele, Samsun’da halkın ve çiftçinin yanında olduğunu iddia eden siyasi partilerin örgütlerine, milletvekillerine, kadın ve gençlik kollarına bunu kanıtlama fırsatıdır 25 Temmuz.
Toprağımıza ve bugünlerde en değerli varlığımız olan çiftçimize sahip çıkmak herkesin görevidir.25 Temmuz 2022 Pazartesi günü saat 11:00 gibi Eğercili Mahallesinde 3. Kez bilirkişi keşfi hepimiz için bir sınav olacak.