Kelime anlamı olarak anormale bakınca normal olmayan, aykırı veya normalden sapmış karşılıklarını buldum.
Yeni normal terimi ise daha çok salgınla birlikte, 2020 yılı başından itibaren kullanıma giren ve ekonomiden toplumsal hayata uzanan, bizlerin davranışlarına da yansıya bir dizi değişiklik olarak dilimize yerleşti.
Kalabalık yerlerde maske takmak, hatta açık alanlarda bile maskeyle dolaşmak; belirli metrekareler için kişi sayılarının kısıtlanması, seyahat kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları gibi uzayıp giden bir liste, “artık yeni normalimiz bu” olarak kanıksandı.
Doğrusu benim çok da kabul edebildiğim bir tanımlama olamadıysa da normalin dışındaki ve acil durum uygulamaları olarak ifade edilebilecek şeylerin “yeni normal” kapsamına alınması artık olağan hale geldi…
Hepimiz 20 aralık akşamı öncesi ve sonrasındaki kur hareketlilikleri hakkında pek çok şey okuduk, dinledik ve zaten karışık olan kafamız iyice karıştı. Bu kadar kısa sürede TL’nin hızlı değer kaybı ve sonrasında yaşanan dövizin hızlı gerilemesi bir kişi ve şirket üzerinde olumsuz etki yarattı.
Uzun süre piyasadaki anormal fiyatlamalardan, fiyat verilememesinden şikâyet edilir hale gelmesini izledik. Kimileri için kurların o seviyeleri görmesi anormalken, kimileri için de bir gecede bu denli hızlı düşmesi anormaldi. Sonuçta gerçek olan şuydu ki, bu denli kısa sürede yaşanan sert dalgalanmalar karşısında herkes gözün far tutulmuş tavşan gibi kalakaldı. Bunun sonucu olarak her gün değişen fiyatlar nedeniyle evlerimizi birer mini süpermarkete çevirme yarışına girdik. Sakın ola ki “ben markete gidip ekstradan tuvalet kâğıdı almadım ki” demeye kalkmayın! Biliyorum!…
Tabii bir de bankalarda biraz parası ya da değerli varlıkları olanlarımızın da spekülasyonlar etkisinde kalarak çekip, evlerimizde ya da daha güvenli gördüğümüz yerlerde saklamaya kalkıştığımız da oldu…
Piyasalar ve insanlar, herkes belirsizlikten rahatsız olur ve buna karşı da varsa elindeki enstrümanlarla tepki gösterirler. En azından sahip olduklarını daha güvenli olduğuna inandıkları yatırım araçlarına veya yerlere alıp götürürler.
Piyasalarda oynaklıktan bahsedildiğini duyuyoruz ya aslında bizdeki oynaklık hep bir yöne doğru oluyor. Yine de oynaklıktan bahsedeceksek gün içerisinde kurun yukarı ya da aşağı sert hareketler yapması sonucu elinde sürekli cep telefonu, kuru takip eden, fiyatlamalar yapmaya çalışan abiler görüyoruz.
Bunu normalmiş gibi karşılamamak lazım. Uzun zaman önce her şeyin fiyatının döviz üzerinden fiyatlandığı günlerden TL’ye dönüşü gerçekleştirdik ancak korkarım bundan sonra yeniden her şeyin fiyatlamasının döviz üzerinden yapılmaya başlandığını görebiliriz.
Marjların bu denli açıldığı, TL cinsinden varlıkların sürekli değer değiştirdiği bir ortamda yatırımdan da işlerin büyümesinden de bahsedebilmek güçleşiyor.
Biraz daha normalleşmeye ve yavaşlamaya ihtiyacımız var; sakinleşip bundan sonra da daha sakin bir şekilde işleyişin devam etmesi gerekiyor.
Bu “normal” ve “yeni normaller” veya “anormalin artık normal halini alması” gibi karşımıza çıkan yeni kavramlarla ezberlerimiz de bozuluyor. Kısmen doğru olduğu dönemler ve olaylar yaşansa da mutlak doğrular ya da geleneksel davranışlar çoğu zaman değişmiyor… Sonunda su akıyor ve yolunu buluyor.
Artık daha fazla “normalleşeceğimiz” ve 2020 ile 2021’in ardından gelen yeni yılın ülkemize, tüm insanlığa daha sağlıklı, huzur ve barış dolu bir yıl olmasını diliyorum. Umarım hepimizin dileklerinin gerçekleşeceği bir yıl olur 2022…