Bu yılbaşını hatırlarsınız, 2022’ye dakikalar kala üzerimize füze gibi yağan elektrik zamları ile yeni yıla girmiştik. Bu sefer de 1 Haziran’da yine elektrik, doğal gaz ve dere gibi akan akaryakıt zamları ile yaza merhaba diyoruz.
Yılbaşı’nda yapılan fiyat artışlarının aslında zam değil, özel elektrik şirketlerine bir tür sermaye transferi olduğunu görmüştük. Enerji fiyatlarında 1 Haziran 2022’den geçerli artışların da aslında sermaye transferinin katlanarak sürdürülmesi olduğunu görüyoruz.
Örnek olarak son bir yılda alçak gerilim (AG) elektrik abone gruplarında bir kilovatsaat (kWh) elektrik bir yıl öncesine göre %83 ile %314 arttı.
Bu artışı kalem kalem tabloda görebilirsiniz.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) Elektrik Piyasası 2021 Yılı Piyasa Gelişim Raporuna göre faturalandırılan elektrik enerjisi miktarı 253 Milyar kWh. Buna göre bir kuruşluk bir zam toplam tüketimde 2,53 Milyar TL anlamına geliyor ki, siz artık sermaye transferinin büyüklüğünü düşünün!
Elektrikte zamlar neden sermaye transferidir?
Elektrik fiyatları maliyet ve kâr toplamı olması gerekirken yapılan artışlar bu toplamın çok üzerinde. Çünkü bizim elektrik faturamız bize söylendiği gibi enerji bedeli ve vergiden ibaret değil. Bize gelen faturalarda;
- özelleştirme bedeli,
- çalıştırılmayan santralların maliyeti,
- yakıt tercihi farkı gibi görünmeyen kalemler var.
Bu kalemleri bir yıllık gerçekleşmeler ve resmi referanslarla tek tek ortaya koymaya çalışalım.
Özelleştirmelerin Faturalardaki Payı!
Bu sorunun yanıtını vermeden önce; özel şirketlerin elektrik kurulu güçteki paylarının yüzde 79, fiili üretimindeki paylarının ise yüzde 87 düzeyine ulaştığını, dağıtım ve perakende satış tarafının da tamamen özel şirketler eliyle yürütüldüğünü hatırlatmak gerek. Açık bir şekilde özel sektörün tekline geçmiş bir elektrik altyapımız var.
Elektriğe gelen zamları Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’ın açıkladığı yıllık enflasyon rakamları ile karşılaştıracak olursak aradaki fark, bir düzeyde de olsa, yapılan fiyat artışlarının neden zam değil sermaye transferi olduğunu konusunda bizlere fikir verecektir.
Bütün abone gruplarına yapılan yıllık artışın TÜİK’in yıllık enflasyon oranı olan yüzde 73,5’in çok üzerinde olduğu ortada. Güvenilirlik açısından TÜİK’in enflasyon verilerini tartışmalı bulabilirsiniz, bunda da haklısınız.
Ancak Mesken 2. Kademe, Ticarethane 2. Kademe, Sanayi ve Genel Aydınlatma abone gruplarındaki yıllık artışın ENAG’ın hesapladığı yüzde 160,7’lik enflasyon oranının da çok üzerinde olduğunu görebilirsiniz. Yıllık enflasyon oranının üzerinde yapılan artışlara kısaca elektrikte özelleştirme farkı diyebiliriz.
Çalıştırılmayan santralların maliyeti
Elektrik kurulu gücümüzün 100 bin megavatı (MW) geçmesiyle övünen iktidar bunun sadece yarısını kullandığını, kalan yarısına ise ne olduğunu söylemez. Boşta bekleyen, yani yedek kapasitenin neden bu kadar yüksek olduğu ve kimi zaman buna dokunulmadığı konuşulmaz. Aşırı bir yedek kapasite varken neden kapasite yetersizliği yüzünden elektrik kesildiğini de anlatılmaz. Hatta boşta bekleyen santrallere her ay yüzlerce milyon TL para ödendiği de açık bir şekilde masaya yatırılmaz.
Aslında elektrikte özele teslim olmuş bir üretim yapımız var.
Özel üretim şirketlerinin doğal gaz ve ithal kömür maliyet artışlarını gerekçe göstererek piyasa fiyatlarını yetersiz bulmaları ve fiyat artışı talepleri üzerine, EPDK 15 Ekim 2021 tarihli Kurul Kararı ile elektrik Piyasa Takas Fiyatı (PTF) hesaplama formülünde küçük bir değişlik yaptı. Basit bir aritmetik işlem gibi görünen bu değişiklik ile PTF tavan fiyatı bir anda yüzde 50 oranında artırıldı. Kamusal üretimin piyasayı dizginleyecek düşük maliyetli üretim olanakları da olmayınca artırılan sadece tavan fiyat olmadı PTF ortalama fiyatları da tavan seviyesine yükselmiş oldu.
Elektrik PTF Haziran 2021 ortalaması megavat saat (MWh) başına 406 TL iken Haziran 2022 PTF ortalaması 2 bin 439 TL’ye yükselmiş durumda. PTF yıllık artışı yüzde 500 oldu!
Yani 2021’de 40,6 kuruş olan bir kilovat saat elektriğin piyasa fiyatı şimdi 2 lira 44 kuruş!! Özelin piyasayı kontrol gücünü görüyor musunuz?
Elektrik faturalarımızda yakıt tercihi farkı ne kadar?
Siyasi İktidarın 20 yıllık enerji politikası enerji bağımlılığı ile büyüme, bağımlılığın da ithal fosil yakıtlarla karşılanması olunca elektrik üretimi de bu bağımlılıktan payına düşeni fazlasıyla alıyor. Elektrik üretiminin 2021 yılında yüzde 34’ü ithal doğalgaz, yüzde 17’si ithal kömür olmak üzere toplamda yüzde 51’i, 2022 yılının ilk 22 haftasında da yüzde 48 ithal fosil yakıtla sağlanmış durumda.
Peki bu ithal fosil aşkının bize maliyeti ne derseniz, onu da TÜİK ve ENAG’ın enflasyon verileri ve doğal gaz fiyatlarındaki yıllık artış karşılaştırması ile yapalım. Son bir yılda elektrik üretiminde kullanılan doğal gaz 1. ve 2. Kademede yüzde 758 artarken, sanayide kullanılan doğal gaz 1. Kademede yüzde 259, 2. Kademede yüzde 615 artmış. Yıllık enflasyon artışının üzerindeki yüzde 600’ü bulan artış ise bizim enerji faturamızdaki yakıt tercihi farkıdır.
AKP iktidarı neden bu kadar rahat zam yapabiliyor?
Yakıt tercihinin siyasi iktidar için belki de en cazip yönü; “yurt dışı emtia fiyatları artıyor, enerji zamlarında bizim bir suçumuz yok” diyebilme ve toplumda rıza üretme kolaylığı sağlaması. Bu propagandayı kabullenerek yurt dışı enerji fiyat hareketlerine bakarak zam tahmini yapmak da iktidarın zam yaparken elini rahatlatan, kabullenilmiş çaresizlik üreten bir söylem olmaktan öte gitmiyor.
Kısacası enerjide zam yok, sermaye transferi var. Biz de yapılan propagandayı kabul etmiyoruz, izlemiyoruz, sorgulamaya devam ediyoruz.
Fotoğraf: Ricardo Annandale / unsplash.com