Kim kimi itiyor?

0
298

Hanoi Kuleleri köşesine başladığımda merak ettiğim, ufkumu açan veya hiç alakam yokken tesadüfen karşılaştığım şaşırtıcı olayları kendi lisanımla anlatmak istiyordum. Bilmem kaç yazıdır sadece benim ilgilendiğim konu ve konu başlıklarından söz ediyordum. Ne mutlu bana ki hem köşemizin sıkı bir takipçisi hem de benim çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri olan Leyla Gürsel Ofli süper bir konu önerisinde bulundu ve bugüne kadar duymadığım bir mucizeden haberdar olma şansını bana tanıdı. Böylelikle sizlerden gelecek olan konu başlıklarının Reportare’nin Hanoi Kuleleri köşesinde benim lisanımla anlatılma kapıları da sonuna kadar açılmış oldu. Paylaşmak istediğiniz konu varsa bu köşe aynı zamanda sizindir. Yazın ki yazalım.

1962 yılının Ocak ayında Dick ve Judy Hoyt’un Rick adında bir evlatları dünyaya gelir. Ancak doğumunda Rick’e Serebral Palsi teşhisi konmuştur. Serebral Palsi genellikle doğumdan önce beynin gelişmesi sırasında meydana gelen olumsuzluklardan dolayı oluşan beyin hasarı olarak açıklanmaktadır. Küçük Rick’in de ana rahminde kordonu boynuna dolanmıştır. Doktorlar aileye çocuklarının hiçbir şekilde iletişim kuramayacağını, normal bir hayatı olamayacağını ve en mantıklı çözümün onu bir bakım evine yerleştirmek olacağını önerirler. Ancak Dick ve Judy bu öneriyi kabul etmezler. Okul döneminde yaşanan zorluklara rağmen Dick ve Judy Rick’e alfabeyi öğretirler. Rick konuşamıyordur ancak göz ve kafa hareketleriyle iletişim kurabilmektedir. Kendisi için tasarlanan bir cihaz ile kendini daha iyi ifade etmeye başlar. 11 yaşında iken okula nihayet devam edebilen Rick 1993 yılında Boston Üniversitesinden özel eğitim derecesiyle mezun olur ve Boston Üniversitesinde diğer Serebral Palsi ve benzeri durumlarda bulunan insanlar için iletişim ve hayata adaptasyonlarını kolaylaştıracak sistemler üzerinde çalışır. Ancak bu muazzam hayat hikâyesi sadece bunlardan ibaret değildir.

11 yaşında okula tekrar başlayan Rick’in okulunda kaza geçiren bir sporcu için yarış düzenlenir. Yarış 5 km sürecek bir koşu yarışıdır. Rick bu yarışa katılmak istediğini belirtir. Babası asker olduğu için 5 km boyunca Rick’in tekerlekli sandalyesini itmek o kadar da zor olmayacaktır. Babasının Rick’in tekerlekli sandalyesini itmesiyle yarış başlar ve 5 km süren yarışı baba-oğul bitirirler. Eve geldiklerinde Rick babasına “Baba, koşarken kendimi engelli değilmişim gibi hissettim” der. Ve bu cümle Hoyt takımının doğmasına sebep olur. Dick Hoyt oğluyla birlikte koşu yarışlarına katılmaya başlar. Biraz antrenmandan sonra Triatlon ve hatta IRONMAN olarak adlandırılan özel bir Triatlon yarışına katılılar. Şimdi tam burada televizyonlarda izlediğimiz sporculardan kıyasla yapılabilir bir durum gibi görülebilir. Sonuçta koşmak falan nedir ki? Herkes yapabilir gibi gelir. Bu sebeple Triatlon yarışının içindeki etap ve mesafeleri belirtmek isterim. Triatlonda 1,5 km yüzdükten sonra 40 km bisiklete biniyor ve akabinde 10 km koşuyorsunuz. IRONMAN denilen seviyede ise yaklaşık 4 km yüzüyor, 180 km bisiklet sürüyor ve 43 km koşuyorsunuz. Normal bir sporcu için bile oldukça yoğun bir müsabaka iken Dick yüzerken oğlunu bir bot ile çekiyor, özel yapılmış bir bisiklet ile sürüyor ve Rick’in tekerlekli sandalyesini iterek koşuyor. Şimdi kafalarda netleşmiştir sanıyorum.

Hoyt Takımı Serebral Palsi konusunda büyük bir farkındalık yaratmış, Hoyt vakfını kurarak çevrelerine ışık saçmıştır. Dick Hoyt ne yazık ki 17 Mart 2021 tarihinde 80 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Hoyt takımı 6’sı IRONMAN olmak üzere 72 maraton bitirmiş, Boston Maratonuna 32 defa katılmış ve 45 günde 6000 km süren Amerika turunu tamamlamıştır. Aldıkları onlarca madalyanın yanı sıra Hoyt Takımı 2008 yılında IRONMAN efsanelerinin bulunduğu Hall of Fame-Onur Listesine de girmiştir. Oğlunun bir cümlesi ile hayat boyu motive olan Dick ve pes etmeyen yapısıyla babasının en büyük destekçisi olan Rick’in hikâyesine tanık olduktan düşünmeden edemedim; kim kimi itiyordu?

Teşekkürler Leyla…