21 Şubat Ne Günü?

0
219

UNESCO’nun 1999’da aldığı bir kararla dilsel çeşitliliğin ve yerel dillerin korunması, çokdilliliğin teşvik edilmesi gibi konularda farkındalık yaratmak amacıyla 2000 yılından bu yana 21 Şubat, Uluslararası Ana Dili Günü olarak kutlanıyor. Gel gör ki günün adı bizde şekilden şekile girmiş durumda. Günün adını yukarıda yazdım; ama ben de dahil olmak üzere birçok insan dille ilgili bu günü yanlış sözcüklerle kutluyor: Dünya Ana Dili Günü (Bunu bizzat ben yazdım Twitter’da), Anadil Günü, Anadili Günü, Dünya Anadil Günü vs. Haydi “uluslararası” yerine “dünya”yı kullanmak çok sorun değil diyelim; ama ya anadil/ana dil ile anadili/ana dili karışıklığını ne yapacağız? Haydi “ana” ve “dil” sözcüklerini ayrı ya da bitişik yazmayı da sorun etmeyelim, bunlar birbirlerinin yerine kullanılabilecek kavramlar mı? Cevap veriyorum: Hayır. Bunlar dilbilimin farklı alanlarında bambaşka anlamları olan terimler, dolayısıyla dille ilgili bir günü kutlarken dile ilişkin trajikomik bir hata yapıldığı açık. İzah edelim.

Ana dili, temelde toplum dilbilimin incelediği bir kavram olup bir insanın önce annesinden ve sonra yakın çevresinden öğrendiği dil demek. Bizdeki karşılığına bire bir uyacak şekilde İngilizcede buna “mother tongue” deniyor ve 21 Şubat’ta kutlanan gün de işte bu kavram çerçevesinde bir duyarlılık geliştirmeyi hedefliyor. Ana dil ise, tarihsel ve karşılaştırmalı dilbilimin bir kavramı ve kendisinden yeni dil aileleri ve diller çıkaran, şu an var olmayan, bilimsel verilerden hareketle bir dönemler var olduğu düşünülen dilleri işaret etmek için kullanılan bir terim. İngilizcede bu terim “proto-language” olarak çıkıyor karşımıza. Örneğin Türkçenin tarihsel gelişimine baktığımızda en başta bir Ana Altay dili kurguluyoruz. Bu Ana Altay dilinden Altay Dil Ailesi’ne mensup diller (Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguz dilleri, Korece ve Japonca) doğuyor. Daha sonra hepsi için ayrı ayrı birer Ana dil tasarlıyoruz: Ana Türkçe, Ana Moğolca vs. Sonra bunlar da yeni ama yakınlıkları daha fazla olan diller doğuruyor. Bu “Ana” ile başlayan dillere ait elimizde somut herhangi bir veri yok, bunlar tasarlanmış diller. Yani ana dil ve ana dili bambaşka kavramlar. Örneğin “Ana dilde eğitim…” dendiğinde herkes meramı anlasa dahi kavramsal düzeyde hem yanlış yapılıyor hem de literatürü bilenler için imkânsız görünen bir şeyden bahsedilmiş oluyor. Yıllardır her 21 Şubat’ta ulaşabildiğim herkese bir şekilde anlatmaya çalıştığım bu karışıklık bir gün sona erecektir diye ummaktan başka bir şey gelmiyor elimden.

Dilbilim, tartışması en bol bilimsel disiplinlerden biridir. Ak diyenin karşısına muhakkak kara diye haykıran bir başkası çıkar, her görüşün muarızları ve taraftarları vardır; ama bir kabul vardır ki ben bugüne kadar buna karşı çıkan herhangi bir dilciye rastlamadım: Doğal dillerin hepsi konuşurlarının ihtiyacını eksiksiz biçimde karşılar, karşılayamadığı yerde kendi imkânlarıyla yeni araçlar meydana getirir, onu da yapamıyorsa başka dillerden alıntılamalar yapar ve bu aldıklarını da kendine katar. Dolayısıyla her dil konuşurlarına yetecek kadar zengin ve hayatı idame ettirebilecek koşulları sağlaması bakımından güçlüdür. Yalnızca birkaç kişinin konuştuğu bir kabile dili de yüz milyonlarca konuşuru olan herhangi bir dil de dilbilim için eşit değerdedir.

Öte yandan her dil aynı zamanda bir dünya tasavvurudur. İnsanlar dünyaya, kendilerine, birbirlerine, yaşadıkları topluma ve başkalarına ilişkin anlamları dil aracılığıyla üretip yayarken kolektif bir bakış açısı da geliştirirler; dolayısıyla her dil dünyaya farklı bir bakış, dünyayı ve insanı farklı bir anlama şeklidir. Bu özelliği sebebiyle de her dil insanlığın ortak zenginliğinin bir parçası, medeniyetin feda etmemesi gereken değerlerinden biridir. Uzunca bir süredir özellikle yerel diller hızla kaybolmakta, doğal konuşurlarını da kitle iletişim araçlarında söz sahibi olan “büyük” dillere kaptırmaktalar. Bu durumu bir yandan doğal karşılamak gerekir; fakat ölen her dil aynı zamanda kaybolan bir dünya algısı, biten bir anlamlandırma eylemi olduğu için insanlık adına bir kayıptır. İnsanları ana dillerini yaşatmaya teşvik etmek, insanlığın ortak mirasını korumak adına onlardan bu konuda duyarlı ve korumacı olmalarını istemek yerine, dillerin tehlike altına girmesine ya da daha fenası ölmesine göz yummak, insanlık ailesine karşı yapılan -en hafif tabirle- bir ayıptır.

Gecikmeli de olsa 21 Şubat Uluslararası Ana Dili Günü kutlu olsun!