Aynen Böyle!

0
411

Sonra ona dedim ki; “Bu işin suçlusu sizsiniz. Tüm hatalar sizin eseriniz. Bu işi yapabileceğinize bir gün bile inanmamıştım. Bence siz gidip kumda oynayın.” Aynen böyle. Bir tartışmada en yüksek perdeden cevap verdiğimizi dinleyene kanıtlayabilmek için kurduğumuz söz öbeklerini hatırladınız değil mi? Askerde generallere koyduğumuz postalar, bir kavga esnasında kestiğimiz raconlar, sevgilimize attığımız tripler, patronlarımıza verdiğimiz akıl dolu cevaplar, hepsi aynı çerçevede. Sadece bizim anlattığımız kadarıyla.

Etrafımı çevirmişlerdi abi. En az 6 kişi ve yanlarında köpekler. Ama köpek dediğime bakma aslan dersin. 3 kişi zor tutuyor zincirlerini. Adamlar gemileri yakmış, canımıza kastedecekler. Bak yeminim şart olsun bir adım geri atmadım. Nabzım 90’ı geçmedi, öyle kararlıyım. Dedim ki; cesareti olan ilk vursun ulan. Aynen böyle.

Patron hızlı adımlarla geldi. Burnundan soluyordu. Elindeki dosyayı sertçe masaya attı. Masadaki kalemlik devrildi. Bunlar nasıl rakamlar. Sen bize para mı kaybettireceksin, batıracak mısın burayı diye bağırıyor. Ağzından tükürükler saçıyor, gözleri kan çanağı, görmen lazım. Hemen 6 ay önce ona attığım maili açtım. Ben size burada bu rakamların oluşabileceğini söylemiştim, burada da yazıyor dedim. Abi kılını kıpırdatamadı. Bak tek kelime edemedi. Kendini sıkmaktan alnındaki damar çatlayacaktı. Kıpkırmızı oldu. Biz adama cevabını böyle veririz abi. Aynen böyle.

Sevgilimle tutkulu bir aşk yaşıyorum ama kırmızı çizgilerimi de aştırmam. Ben başkasına benzemem. Maçoluk olarak tanımlamak istemem ama tersim pistir. Neymiş efendim; “neredesinmiş?!”. Hemen açtım telefonu. Görüntülü aradım. Dedim ki kızım bak ben senin bildiğin adamlardan değilim, neredeysem neredeyim. Ben sana hesap vermem, dedim. Sana bu akılları kim veriyorsa onlara da selamımı söyle, onların da aklını alırım, dedim. Aynen böyle.

Tabii ki bu yazıyı okuyan medeni insanların hayatlarında böyle söylemlere yer yoktur. Bizler insanlığın gelebileceği son nokta olduğumuz için bu tarz davranışlarda bulunmamayı tercih ederiz. Zaten örnekleri de hep çevreden gördüklerimden verdim. Bir arkadaş anlattı yani. Ama işin özüne bakacak olursanız yukarıdaki örnekler olayları kendi gözümüzle nasıl değerlendirdiğimizi, nasıl algıladığımızı hatta nasıl yansıttığımızı anlatıyor. Belki dizlerimizin bağı çözüldü ve adamlara “ağamsın, paşamsın” dedik. Zaten 2 köpek ve köpekleri tutan 3 kişi varsa ortamda köpeklerin zincirlerini tutmayan bir kişi bile kalmamış oluyordu. Biraz çelişkili bir ifade gibi. Belki de patron odaya girdiğinde olayın şokuyla çok kısık bir ses tonuyla “efenim size atmıştım ben bıdı bıdı bıdı” dedik ve karşılığında “kes sesini benden iyi mi bileceksin?” cevabını aldık. Umarım öyle değildir. Öyleyse LinkedIn’de sörf zamanı diyebiliriz çünkü. Ya da nerede olduğumuzu soran sevgilimize “ben bir 5 dakikaya sana canlı konum atıyorum aşkoperellam” dedik ve bilinen tüm kalpli emojileri ekrana boğduk. Bilemeyiz. Ancak objektif anlatımlardan kaçarak yansıttığımız her fikir gerçekliğe zarar veriyor. Ayrıca bu ilginç nesnellik her cümleyi manipülasyona çeviren bir silaha dönüştürüyor.

İnsanların karşılaştıkları olayları kendi perspektiflerinden anlatma durumuna “Rashomon Etkisi” denmekte. Aynı olayı gözlemleyen 3-5 kişinin anlatımının farklılaşması hatta bazen taban tabana zıt olması olarak açıklanabilir. Rashomon etkisi aynı zamanda “Kurosawa Etkisi” olarak da bilinmekte. Çünkü ünlü Japon film yapımcısı Akira Kurosawa 1950 yılında “Rashomon” isimli bir film çeker. Filmde bir cinayet birkaç kişinin gözünden anlatılmaktadır. Tüm anlatımlar kabul edilebilir bir mantıkla ancak doğru katili işaret edemeyecek şekilde anlatılır. İnsanların olayları kendi baktıkları pencerelerden izlediklerini gözler önüne seren bir yapımdır.

Bu etki sebebiyle anlatımın bulunduğu her durum öznel şekilde değerlendirilmekte ve sabit noktalar oluşturulmak istenmektedir. Örneğin bir olayın görgü tanıkları dinlenirken saat, konum vb. sabit noktalar kullanılarak olay örgüsü çıkarılmaya çalışılır.

Tüm dünyayı kavrayış şeklimiz seçimlerimizden ibaret. Bu seçimlerin Rashomon etkisi gibi etkilere kapılmadan objektif, sarsılmaz sabit noktalar ve evrensel değerler referans alınarak yapılması sonucunda mutluluk gelir mi bilemiyorum ama gerçeklik kurgusuna hizmet edeceği kesin. Sonuçta her öznel yaklaşımın hayatı yalan avutacağına hakikat incitsin mottosuyla yaşayanlar için daha net bir konsepte oturtacağı da gayet kabul edilebilir. Bu arada acaba bir günde Rashamon etkisine kapıldığımız kaç olay oluyor? Ben de olmaz, ben sizin için söyledim. Aynen böyle.