Çok fakirdik. Yatağımız yoktu ve buzdolabı kutularında uyurduk. Kıyafet alamaz marketlerden aşırdığımız poşetleri giyerdik. Asma yaprağı takardık müstehcen yerlerimize. Sonra çok çalıştık ve milyon dolarlık bir şirket kurduk. J.K Rowling beş kuruş parası yokken bir trende Harry Potter’ı yazdı ve bugün milyarder… Apple bir garajda kuruldu. E-Posta adresim olsaydı temizlikçi olacaktım diyen adamın hikayesini zaten biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız hızlıca bir Linked-In hesabı açın. Kişisel gelişim hikayeleri boca etsinler üstünüze.
Her yerden başarı öyküsü geliyor. Her yerden zafer naraları duyuyoruz. Herkes dahi, ticari deha, üstün insan, mükemmel stratejist, vizyoner, tutkulu ve diğer karizmatik sıfatlarla donatılmış. Kimse ayranım ekşi demiyor. Ancak kısa yaşamlarımızda başarılarımız ve başarısızlıklarımızı hesapladığımızda ortaya çıkan tablo tam aksini söylüyor. Bir başarımıza karşın onlarca başarısızlığımız, bir zafere karşın binlerce yenilgimiz, bir sevince karşın milyonlarca üzüntümüz var. Ve yukarıdaki örneklerle bezenmiş eğitim hayatlarımızda “başarı” tüm varlık sebebimiz. Başarısız biriysek toplum nezdinde hiçiz. Aile içerisinde genetik faktörlerin şanssız birleşimi, zeki ama çalışmıyor, kafası hep haytalığa basıyor cümlelerinin muhatabıyız. Yüksek meblağlarda para kazanıyorsak o ayrı tabii. Coğrafyamızda para başarıdan daha büyük başarıdır. Kısaca kafanız haytalığa basıyorsa ve paranız olduysa aile ortamında gizli özne olarak kurulan cümlelerin açık öznesi olacak ve herkesin “bir gün çok başarılı olacağını biliyorduk” kabullerine tanık olacaksınız demektir.
Eğer elimizde iki farklı data seti varsa ve bu setlerden yararlanarak davranış kalıplarımızı inceleyeceksek hangi data seti gelişimimize daha çok katkı sağlar? Bilmem kaç milyonlarcasına yaptığımız hatalar mı yoksa birkaç defa yakaladığımız başarılar mı? Tabii ayrıcalıklarını başarı gibi anlatan gösteriş budalalarından bahsetmiyorum. Zengin bir ailede doğup babamızın verdiği 2 milyon $ ile şirket kurup başarı öyküsü dinlemek damağımda kekremsi bir lezzet bırakıyor. Bir siyasi partinin il meclis üyesinden aldığımız tüyo ile ucuza kapattığımız tarım arazilerinin imara açılmasından sağladığımız rantla kurduğumuz inşaat-nakliye-ithalat-ihracat ve bilimum bilmem ne ünvanlı şirketler midemi ekşitiyor. Bu dostlarımızın istatistikleri gerçeği yansıtmıyor. Dolayısıyla altın kaşıklara sahip değilseniz iş ve sosyal yaşam raftinginde botunuza sıkı sıkı tutunmak zorunda kalıyoruz. O halde hangi data setine yönlensek acaba?
Başarı hikayeleri süreç ve sonuç odaklılığın farklı algılanması olarak karşımıza çıkıyor. Başarı sonuçlara, başarısızlık süreçlere bağlanıyor. Doğduğumuz andan itibaren belki kültürden belki coğrafyamızın etkisiyle hayatlarımızın çıktısına odaklanıyoruz. Haftalarca ders çalışıyor, inanılmaz bir emek koyuyor ancak sınavdan düşük not alıyoruz. Süreç sonuca etki etmiyor ve çok ekmek yemekle yargılanıyoruz. Trafik kazasında şoka girdiği varsayılarak saatlerce tokatlanan adamın sağır dilsiz olduğunun ortaya çıkması misali ne olduğuna bakmadan sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Pamuksu ellerimize iki adet yumurta veriliyor ve tavuk çiftliği kurmamız bekleniyor. Yumurtalar tavuk mu horoz mu umurumuzda değil. Algısal patolojilere ise hiç girmiyorum. İnanışlar, dogmatik düşünceler, önceki nesillerden aktarılmış ikinci el sabit fikirler. Falına bakan bir teyze tarafından terfi alacağı söylenen arkadaşımın böylesine yüce bir istihbarat karşısında yaşadığı rehavetle işten soğuması ve terfi yerine minik, tatlı ve ücretsiz bir geribildirim seansıyla ödüllendirilmesi gibi başarıyı doğa üstü kavramlara kodluyoruz. Telve bize istatistik biriminden daha güvenilir geliyor.
İster portakallı kek yapın isterseniz uzay mekiği. Yaptığınız her işin süreci çok değerli. Emeğin her anı çok kıymetli. Fabrikasyon başarı hikayeleri yerine başarısızlığı kılavuz almak başarısızlığı öz benliğimizle ilişkilendirmemek adına ziyadesiyle önemli. Başarılarımız veya başarısızlıklarımız biz değiliz. Aslında biziz de tam biz değiliz. Başka taraflarımız da var. Bazı yerlerde nötr, bazı yerlerde efsanevi bazı konularda vasat, evde uslu, mutfakta becerikli, kilerde derli topluyuz. Bu sebeple başarısızlığa güzel bir açıdan baksak sanki başarısızlık yok oluyor. Sanki yaşanmışlık gibi bir şey oluyor. Bilemedim. Umarım başarısız olmam.
Kapak Görseli: Austin Distel/Unsplash