Ben Ne Dersem O Olur, Siz Kimsiniz?
Ne kadar rahatsız edici, üstten, emreden, küçümseyen bir ifade değil mi? Hele de emir eri olmayı reddetmiş bir kişiliğiniz varsa. İş yerinde herhangi bir konuda fikir beyan ettiğinizde üstünüz olan kişinin size verdiği karşılığın bu olduğunu düşünün. Siz amirseniz ben de bu kurumun çalışanıyım dediğinizde sizi odadan kovduğunu, çıkmıyorum dediğinizde daha da öfkelenip hakaret ettiğini ekleyin.
İdarenin olaya ilgisiz kaldığını ve hatta saldırgan kişiyi koruduğunu düşünün. Hakarete ilişkin açılan dava mağdur lehine sonuçlansa da idari soruşturmada hakaret edenin cezasız bırakıldığını da ekleyin. Sorun yaratan mağdur kişiymiş gibi hiçbir görev verilmediğini, iş yapabilmesi için bilmesi gereken şifrelerin değiştirip kendisinden gizlendiğini de ekleyin. Denetimlere çıkması için gerekli belgesinin pasif hale getirildiğini, odasının izlendiğini, odada oturduğu masadan kalkıp diğer masaya oturmasının istendiğini hayal edin.
Daha Bitmedi.
*Mağduru, kendisine hakaret eden kişiyle amir-memur ilişkisi içinde çalışmaya zorlamak. Görev tanımı içinde olamamasına rağmen neden evrakları amirine kendin götürmüyorsun gerekçesiyle soruşturma açıp ceza vermek. Cezanın bozulması üzerine iç genelge çıkararak evrakların amire elden verilmesini zorunlu kılmak.
*Mağdurun sendika temsilcisi olarak çalışanların odalarındaki klimaların yaptırılması, şantiyede çalışan teknik personele iş güvenliği amacıyla uygun ayakkabı, baret vb alınması, gizli ihale evrağı çıktısı alınan ancak bozuk olan yazıcıların yaptırılması taleplerine bu tarz gereksiz yazışmalara devam edildiği takdirde soruşturma açılacağı tehdidiyle cevap vermek.
*Sendika temsilcisi olarak mağdurun üye tabanının sorunlarını dinlemek için odalarına gitmesinin çalışanları meşgul ettiği gerekçesiyle devamı halinde soruşturma açılacağı ile tehdit etme.
*Mağdurun sendika temsilcisi olarak hakaret edenin cezasız bırakılmasını protesto eden basın açıklaması yapmasına soruşturma açıp ceza verme. AKP İl Gençlik Kolları Başkanı’nın konudan bağımsız manipülatif ifadesini soruşturmaya ekleyerek cezaya gerekçe oluşturma. Ancak memurun siyasi parti faaliyetlerine katılması yasak olsa da saldırganın AKP milletvekillerine seçim gezisinde eşlik etmesini görmezden gelme.
*İşlem yapıp kapattığı halde eski bir evrağa neden işlem yapmadığı hakkında açıklama isteme, geç kaldığı bir gün için savunma isteme.
*Kurumda hiçbir iş verilmediği halde başka bir kurumdan gelen görevlendirme isteğine iş yoğunluğu sebebiyle görevlendirme yapılamayacaktır şeklinde cevap verme
*Mahkemeye yapılan savunmalarda iyi niyet ifadesi olarak kurumun bodrum katta da yeri olmasına rağmen mağdura makam katında oda verildiğini (makam katı diye tanımlanacak bir yer olmadığı halde) ifade etme.
Aylarca Süren Baskı ve Sonuç
Neredeyse her gün bir soruşturmaya savunma veriyor bir diğerine itiraz ediyordum. Ayrıca iş yerinde gelişen olaylar karşısında da sürekli tetikte olmak zorundaydım. Ne yaparlarsa yapsınlar istedikleri kalıba girmeye niyetim yoktu.
İhraç edilmeden bir sene önce başlayan bu sürecin imdadına OHAL yetişti ve bir KHK ile işime son verildi. Aylarca süren bu baskıya maruz kalmama neden olan emekten ve halktan yana tavır alan bir sendika temsilcisi olmamdı. Zaten müteahhitlerin ve beton şirketlerinin benden duyduğu rahatsızlığı bilmeyen yoktu. Beş amir birlikte hareket ederek benim üzerimden diğer çalışanlara kurum içi mesaj verme gayreti içindeydi. Oysa yaşananlara şahit olan dürüst meslektaşlarım benim tarafımı seçmiş, bu baskı politikası ellerine yüzlerine bulaşmıştı. Örgütlü ve sistematik bu baskıya karşı dava açmamla beraber görece rahatlamıştım ki OHAL ilan edildi.
Her gün binlerce kamu emekçisi liste liste ihraç edilmeye başladı. Beni de o listelere eklediler. Kalitesiz betonlarına idari para cezası yazdığım bir beton şirketi sahibinin (soruşturmamda ifade veren gençlik kolları başkanının da akrabası) itirafçı olup benim hakkımda verdiği ifadeler ile o listelere girmemi sağladığını sonradan öğrenecektim. İhracıma giden yolun taşları böylece döşenmiş ve benden kurtulmanın en kolay yolu bulunmuştu.
İdareye açtığım mobbing davasında, Bölge İdare Mahkemesi ihraç tarihimden on gün önce kararını vermişti. Baskı uygulayanlar hakkında savcılık tarafından soruşturma açılmasını gerektirecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı için soruşturma izni verilmemişti. Adaletsizlik dört bir yanımı çevirmiş durumdaydı.
Terörle iltisaklı, irtibatlı diye başlayan bir listenin altına adımın eklenmiş olması da bardağı taşıran son damla oldu benim için. Aynı gün eşyalarımı toplamak için işe gittiğimde yerinde bulabildiğim tüm amirlere hiçbir yere gitmeyeceğimi, bana yaptıkları bu haksızlığı gün gün sokakta oturup herkese anlatacağımı söylemiştim. İş yerimde başlayan fiili direnişe sokakta devam edecektim. Öyle de oldu.
Yaşadığım “Şey”in Bir Adı Vardı.
Hukuken mobbing adı verilen bir saldırıydı bu.
İşyerinde uygulanan psikolojik baskı yöntemlerinden en şiddetlisidir mobbing. Çünkü örgütlü ve sistematiktir. Bir grubun bir başka gruba ya da bir başka kişiye yönelen her türlü kötü muamele, tehdit, hakaret, baskı, taciz, aşağılama, şiddet içeren davranışını ifade etmektedir. Üstlerin birlikte hareket ederek astlara, astların birlikte hareket ederek üstlere ya da eşit düzeyde çalışanların birlikte hareket ederek diğerine yönelen yıldırma, bezdirme, yıpratma operasyonudur.
Latince kökenli bir sözcük olan mobbing, psikolojik/duygusal taciz olarak bilinen bir açıklamaya sahip olsa da bence psikolojik işkence olarak değerlendirilmeli ve bir insan hakkı ihlali sayılmalıdır.
Mobbing, özel sektör ve kamuda yaygın bir yıldırma aracı haline gelmiştir. Mağdurun cinsiyeti, yaşı, ırkı, inancı, ideolojik kimliği ayrımcılığa uğramasına gerekçe olabilirken araştırmalar kadınların daha çok maruz kaldığını ortaya koyuyor. Ancak ayrımcılığa uğrama sebebinin hiçbir farklılığa dayanmadığı durumlara da rastlanıyor. Örneğin sadece gıcık olunması ya da kıskançlık bile kişinin hedefe konulmasının sebebi haline gelebiliyor.
Mobbing ile ne amaçlanmaktadır?
Mağduru yıldırmak, bıktırmak, yıpratmak esas alınır. Amaç kasıtlı olarak kişiyi oyun dışına çıkarmak yani iş yerinden kendi isteği(!) ile ayrılmasını/istifasını sağlamaktır.
Her kötü davranış mobbing midir?
Her rahatsız edici, kötü veya saygısızca davranış yani anlık stres yaratan davranışlar mobbing olarak değerlendirilmiyor. Bu suçun oluşabilmesi için en az 6 ay boyunca sistematik bir biçimde sürmesi bekleniyor. İş yerinde saldırgan nitelikte bir olayın yaşanması ile başlayıp kişiyi bezdirecek, duygusal olarak çökmesine sebep olacak davranışların sık sık tekrarlanması, çeşitli aşamalardan geçerek devam etmesi hali aranıyor.
Hangi davranışlar mobbing işaretidir?
Mağduru lekelemeye, itibarsızlaştırmaya, utandırmaya, küçük düşürmeye yönelik her davranış sürekliliği halinde mobbingin bir parçasıdır. Yukarda yazdığım kişisel deneyimim dışında örnek verecek olursam;
*Bağırarak konuşma,
*Tehdit etme
*Küçümseyici ve aşağılayıcı sözlerle hitap etme
*Yok sayma
*Dini inancı, mezhebi, etnik kimliği, siyasi görüşü, cinsel yönelimi, bedensel bir özrü, sesi ya da yürüyüşü gibi özellikleri ile alay etme, taklit etme, dalga geçme
*Cinsel taciz
*Fiziksel şiddet
*Telefonla sürekli arayarak rahatsız etme
*Sürekli her konuda eleştirme (yaptığı iş, giyim-kuşam, sosyal hayat vb)
*Aşırı iş yükü altında bırakma ya da hiç iş vermeme
*Çalıştığı birimi, şubeyi sürekli değiştirme
*Arkasından konuşma, dedikodu yapıp yayma
İş yerinde onur ve saygınlığınızın zedelendiğini hissettiren, çalışma istek ve azminize zarar veren, çalışma barışını bozan her davranış bu kapsamda düşünülmelidir.
Mobbing Neye Yol Açar?
Mağdurun benliğine, özgüvenine, kişiliğine yönelen tüm bu saldırılar kişinin psikolojisini bozar. Kaygı, korku, huzursuzluk, panik, öfke, gerginlik ve tükenmişlik duygusu yaratır. Motivasyon ve özgüven düşüklüğüne, işe gitmeme isteğine, stres bozukluğuna yol açar. Psikolojik etkilerin yanı sıra fiziksel sağlığını da etkiler. Uyku bozukluğu, depresyon, paranoya, panik atak, yüksek ya da düşük tansiyon, aşırı kilo alma ya da aşırı kilo verme, baş ağrısı, kalp krizi, alkol ve ilaç bağımlılığı hatta intihara bile sebep olabilir.
Özel bir bankada çalışırken uğradığı mobbingi mail ile anlatıp intihar eden Efe Demir’i hatırlar mısınız? Baskıya uğradığını anlatan bir mektup yazarak intihar eden Arkeolog Merve Kaçmış’ı hatırlar mısınız? Ardında bıraktıkları mektuplarda yaşadıkları mobbingi anlatan Türkçe Öğretmeni Saadet Harmacı’yı, Doktor Mustafa Yalçın’ı, Öğretim Görevlisi Güneş Günay Sezer’i duymuş muydunuz? Bir sosyal tesiste garson olarak çalışan ve amirleri tarafından gördüğü mobbing nedeniyle intihar eden Zeliha T.’yi bilir misiniz?
İntihara kadar sürükleyen psikolojik tacizin özel hayata yansımaması düşünülemez. Mobbing, mağdurun aile hayatını da büyük ölçüde etkiler. Ev içinde huzursuzluk, aile içi şiddet ve hatta boşanmalara da sebep olabilir.
Mobbing Hukukun Konusu Mudur?
Elbette konusudur. Ancak bağımsız bir mobbing suçu ve cezası henüz tanımlanmamıştır. 19/03/2001 tarihinde Başbakanlıkça yayınlanan 2011/2 sayılı İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbin) Önlenmesi Genelgesi’nde net bir biçimde mobbing ifade edilse de 657 Sayılı Devlet Memurları ya da 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer almamaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen hakaret, cinsel taciz, cinsel saldırı, eziyet, kasten yaralama, kişilerin huzur ve sükununu bozma, cebir kullanma, intihara yönlendirme suçları mobbing sürecinde işlenen suç çeşidine göre belirleyici rol alabilmektedir. Ayrıca maddi ve manevi tazminat hakkı da bulunmaktadır.
Mobbinge Uğrayan Ne Yapmalı?
Mağdur, kendisine yapılan her haksızlığı, ayrımcılığı ve kötü davranışı gün gün not etmeli. Mobbing Günlüğü tutmalı. Yazışmaları, mesaj ve mailleri, kamera görüntülerini, telefon konuşmalarını, tanık beyanlarını toplamaya çalışmalı. Darp varsa sağlık raporu almalı. Ayrıca psikolojisine yönelen bu saldırının izlerini tespit ettirmek için psikolog ya da psikiyatriste gidip durumu raporlatmalı. Sürecin başından itibaren sendikası ile iletişimde olmalı. Hukuken doğru zamanda mutlaka dava açmalı ve peşini bırakmamalı.
Mobbinge karşı direnmeli ve boyun eğmemeli. Güçlü görünenden yana olanlar mutlaka çıkacaktır. Sessiz kalıp olanı biteni bir köşeden izleyen korkaklar da olacaktır. Ama siz diz çökmedikçe sizi yalnız bırakmayacak cesurlarla da karşılaşacaksınız. Kolay değil ama karşı gelmek ezilmekten daha iyi gelecektir size. Her reddediş daha güçlü hissetmenizi sağlayacaktır. Asıl siz kimsiniz demenin başkaca bir yolu yok. Vazgeçmeyin!