Büyücünün Sinematografı: Nazilerin Hareket İmgesi

0
123

Tanıl Bora, Bloch üzerine bir konuşmasında Bloch’tan basit ama keskin bir tespit aktarıyordu. Bloch’a göre komünistler hep hakikatten gerçekten söz ediyorlardı, gerçek ve doğru olandan bahsediyorlardı ama bunu gerçek olduğunu düşündükleri şeyin soğuk nesnelliğini sürekli insanlara anlatarak yapıyorlardı.  Naziler ise yalan söyleyip, sadece yalandan bahsediyorlardı ve  bunu insanlara hitap ederek, insanlara anlatma azmi ve heyecanıyla yapıyorlardı. Naziler insanlara konuşuyorlardı, dertlerini heyecanlarını insanlara anlatma şevkiyle yapıyorlardı. Bir şekilde bu bir ütopyanın çağrısıydı ve gerçekten ziyade arzuya ve korkuya hitap ediyordu.

Bakshi’nin 1977 tarihli post-apokaliptik başyapıtı “Wizards”ta da “iyiliğin” coğrafyasını fethetmek için kötü büyücü Blackwolf, Nazilerle aynı stratejiyi kullanıyordu, doğacak mutant olmayan çocuklarının yaşayabileceği, mutlu ve huzurlu yeni bir dünya ütopyasını kurmak. Bu dünyayı elde etmesi için de kendi yaşadığı karanlık dünyanın ordularını büyük bir savaşa çağırıyordu. Bu savaş ve ütopya çağrısında ise elindeki en güçlü ideolojik aygıt binlerce yıl öncesinden kalma bir sinematograftı. Peki Blackwolf, karanlık ordularına bu sinematograftan ne izletiyordu; Nazi dönemine ait tören, alay geçişi, işgal ve ordu eğlencelerini içeren bir dizi propaganda kaydı. Hitlerin konuşma anında ise Blackwolf’un ordusu büyülenip, bir çeşit transa geçip, vecd ile savaş naraları atmaya başlıyordu. Sinematograf sadece Blackwolf’un ordusunu savaşa hazırlamak için kullanılmıyordu aynı zamanda elflerden oluşan iyi tarafın cephesine hücum ettiklerinde, ordunun önündeki projeksiyon ile karşı tarafın cephesine yansıtılıyordu. Tahmin edileceği üzere bu projeksiyon iyi elfler üzerinde korkunç bir algı bozulması yaratıyordu ve onları savaşı kaybetmeye götüren hezeyanı başlatıyordu.

Bakshi’nin filmdeki sinematograf göndermesi boşuna değil neticede sinematografı hem propaganda hem de dönemlerini belgelemek için Naziler çok etkin kullandılar. Bugün “sousveillance” ve gerilla sineması gibi tekniklerin atası sine-gözü yaratan Vertov’un Kameralı Adam’ının gariptir ama Nazizm’in sinematograf aşkında ciddi bir etkisi var. Hem döneminin kent senfonileri furyasını başlatması hem de hareket imgenin kitle üzerinde nasıl etkin bir iz bıraktığı anlaşılabilir. Nazizimin hareket imgeyi bu kadar etkin kullanıp kendi dönemlerini kayıt altına almaları bir tür geleceğe miraslarını taşıma istekleriyle de alakalı. Bugün despotik politika ve iktidara baktığınızda medyanın aynı işlevsellikte kullanıldığını görmek mümkün. Toplama kamplarının kayıt altına alınması ve bir yerlerde hala arşivlenmiş şekilde bekletilmesi, bir bakıma eski katliamları geleceğe de taşımak anlamında. Ulus Baker bahsediyordu: “Almanlar neredeyse manga düzeyinde her birliğe birer kamera verip bütün İkinci Dünya Savaşını ve toplama kamplarında olup bitenleri filme aldılar…” Yani Nazi dönemine ilişkin tüm olaylar kayıt altına alındı, Naziler’in sine-gözü tarafından dönemin bütün bilinçdışı korundu.

Bakshi’nin filmdeki sinematograf ve savaş göndermesi de tam olarak Nazilerin korunmuş bilinçdışının yeniden kullanıma açılmasıyla ilintili. Televizyondaki iktidar temsilinden toplumsal olaylardaki devlet müdahalelerine kadar tüm hareket imgeyi gözden geçirdiğinizde aynı bilinçdışı ile karşılaşacaksınız, faal ve etkin bir sine-göz.