Hemen hemen her motosiklet kullanıcısı küçük hacimli motorlarla başlayıp zaman içinde tecrübe kazandıkça ve ihtiyaçlar değiştikçe motosikletini büyütmüştür. Sektörde “büyük” motosiklet denilince genellikle 1100, 1200, 1300, 1400cc motosikletler anlaşılır. Daha büyük mü istiyorsunuz? Elbette daha büyük motosikletler de mevcut. “Suzuki Intruder VZR 1800” 4 silindirli V motoruyla bu beklentiyi karşılayabilir. Ya da “Honda GoldWing” bir çözüm sunabilir. Daha mı büyük istiyorsunuz? 165 beygir, 2500 cc, 6 silindir “Triump Rocket 3” sizi oldukça tatmin edecektir.
Genellikle Cruiser, Chopper tarzı motosikletleri çok sevmediğim için Suzuki VZR 1800’ü satın almadan önce oldukça kuşkuyla yaklaşmıştım. Ancak devasa büyüklükteki motor bloğuna, torkuna ve tasarımına kayıtsız kalamadım. Satın aldığım güne dek üzerine oturduğum en büyük motosikletlerden biriydi diyebilirim. Çalıştırdığımda rölantideki sesi, titreşimi bir bizonun üzerinde oturduğum duygusu veriyordu. Şehir içerisinde trafikte biraz yorucu olsa da uzun yolda bir Amerikan otomobilinin motosiklet versiyonu hissi öne çıkıyordu. Ve tabii ki Amerikanlarla yolculuk yapmaya bayılan benim için bu duygu tek kelimeyle harikaydı. Benim gibi uzun boylu ve “hafif” göbekli insanlar için motosiklet seçimi oldukça zordur. 600 ila 900 cc arası “Super Sport” makineleri sevseniz de altınızda küçük kalırlar. 1.91’lik boy ve 120 kg’luk cüssemle ilk kez bir motosikletin üzerinde normal kalıyordum. Tork ve büyüklük olarak oldukça tatminkar olsa da günlük kullanım tarzıma çok uygun olmadığı için kısa bir süre sonra “BMW K1200 R”a geçiş yaptım.
Büyük ama ne kadar büyük?
Yukarıda sayılan motosikletlerin hacimlerini çocuk oyuncağına dönüştürecek bir marka daha var. 30 litre üzeri yakıt deposu, 6200 cc.ye varan V8 motorları ve dev arka lastikleriyle “Boss Hoss” çılgınlığın son noktası…
“Boss Hoss” marka bir makineyi ilk kez Almanya’da bir galeride gördüm. Kırmızı sedefli parlak boyasının üzerine “paint brush”la özel dokunuşlar yapılmış “Boss Hoss Big Block Super Sport” 6200 cc.lik dev motoru ile bir Corvette’le motosikletin melez çocuğu gibi duruyordu. Uzun soluklu kullanma deneyimim maalesef olamasa da galerinin arkasındaki otoparkta birkaç tur atma şansı bulabildim. Ve “büyük” kavramını yeniden gözden geçirmem gerektiğini anladım. Devasa bir motor bloğu, dev bir benzin deposu, uzun şasi ile “büyük” kelimesinin hakkını gerçekten veren bir motosiklet. Boştayken çalıştırdığınızda duyduğunuz ses nasıl bir canavarın üzerinde oturduğunuzu hemen hatırlatıyor. 445 beygir rölantide bile “buradayım, aklını başına al” mesajı veriyor. Üzerinden indiğinizde tüm vücudunuz motorun titreşimlerini bir süre daha hissetmeye devam ediyor. Bu “arzu nesnesi” ile aklınızda geriye yalnızca iki hayal kalıyor; uzun yol yapmak ve karşısına oturup keyifle seyrederken rakı içmek…
Ticari uçak pilotu ve aynı zamanda teknisyen olan Monte Warne ilk Chevy V8 motorlu bir motosikleti 1990 yılında Dyersburg, Tennessee’de kurduğu ve yalnızca 500 metrekarelik bir alana sahip Boss Hoss Cycle Inc. Şirketinde üretti ve Daytona Motosiklet Fuarında görücüye çıkardı. Geçtiğimiz bu süreçte Boss Hoss 22.000 metrekarelik fabrikasıyla V8 hatta V10 dev motosikletler ve “Tricycle”lar üreten bir yapıya ulaştı.2006 yılında Avrupa Komisyonu belgesi de alarak dünya çapında V8 motosiklet üreten tek üretici haline gelmeyi başardı. Almanya’nın Hürth şehrinde de bir merkez kurdu. Warne 2015 yılında emekli oldu ve şirketi Ricky Deitz ve kardeşi Travis’e devretti.
Tork ve Amerikan otomobillerini sevenler için aynı konseptin motosiklete uyarlanmış bir hali Boss Hoss. Bir Boss Hoss motosiklete binmek motosiklet tutkunları için en çılgın, gerçek olamayacak bir fantezinin gerçekleşmesi gibi desek abartmış olmayız. 6200 cc, V8 bir motorun 5.750 rpm’de 445 beygir güç oluşturması 4.750 rpm.de eşit derecede akıllara durgunluk veren 603 NM tork üretmesi gerçek dışı gibi gözüküyor. (Boss Hoss artık 6200cc beni kesmez diyenler için 8200cc.lik bir alternatif de sunuyor) V8 bir Chevy motor bloğunun üzerine oturarak yolculuk etmek gibi…
“Yavaş gaz ver…”
Debriyajsız, yarı otomatik bir vites kutusuna sahip bu motosikletleri çalıştırıp yola çıktığınızda sürekli kafanızda dönen cümle şu olacaktır; “yavaş gaz ver, yavaş gaz ver…”.
Boss Hoss’un 1992 yılından bu yana yaptığı Ar-Ge çalışmalarıyla motosiklete yaptıkları eklentiler ve teknoloji meyvelerini vermiş durumda. Denge, fren, virajlarda dönüş problemleri, dur kalklarda ağırlıktan dolayı şehir içi için uygun değildir algısı motora uygun uzun şasi ve ağırlık merkezinin dengelenmesiyle tamamen giderilmiş durumda. Custom olarak V8 motosikletler Amerika’da özel garajlarda yapılıyor olsa da bu teknolojiye ve sürüş rahatlığına sahip olamıyorlar. Yarı otomatik şanzımanla vitesleri değiştirdiğiniz (Boş(N), D(Sürüş kimi modellerde 1 ve 2) ve R(Geri olmak üzere üç konuma sahip) Boss Hoss için dev bir scooter demek yanlış olmaz sanırım.
21 inch’lik ön tekerleği, 2100mm’lik dingil mesafesi ve güneşli bir günde gözünüz kör olmasın diye ancak güneş gözlüğüyle bakabileceğiniz kadar kromaja sahip Boss Hoss’ları tek kelimeyle tanımlamak gerekseydi hiç düşünmeden “Küstah” derdim.
Peki insan neden böyle büyük bir “şey”e binmek ister ki? Mantıklı mı? Kesinlikle değil. En mantıksız tercih olabilir ama cevabı oldukça basit; çünkü imkanınız varsa yapabilirsiniz…