Deniz salyası, kahramanları ve mucizeleri beklerken…

0
464

Merhaba,

Son haftalarda Türkiye’de en azından sosyal medyada hatta son günlerde iktidara yakın medyada da en çok yer bulan konuların başında Marmara Denizi’nde görülen deniz salyası ve müsilaj var.  Müsilaj konusunda onlarca yazı ve belki yüzbinlerce paylaşım yapıldı, başta sevgili Volkan Narcı’nın başkanlığını yaptığı Deniz Yaşamını Koruma Derneği, müsilaj tehdidine dikkat çekmek için dalışlar çekimler yaptı ve bir çok bilim insanı ve kuruluşu da yerinde gözlemler ve analizler ile bu soruna ilişkin yayınlar yaptı. Eski adı Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği yeni adı Deniz Yaşamını Koruma Derneği bugüne kadar Marmara’yı kurtarmak, yaşatmak adına düşük bütçesi ve dar ekibine rağmen mucizevi işler gerçekleştirdi bunu belirtmeden geçemem. Diğer yandan deniz salyası konusunda okuduğum en kapsamlı ve bilgilendirici yazıyı da şuraya bırakayım: Yazıyı Bilim Akademisi’nden bir grup birbirinden değerli bilim insanı hazırlamış.

Bir de önce bir sitem edeyim: deniz salyası denizin yüzeyinde görülmese mesela 20-30 metre derinlikte gerçekleşse maalesef bugün konuştuğumuzun onda biri kadar konuşulmazdı, nerden mi biliyorum? Mesela beyazlayan ölen hayatımızın kaynağı mercanlar için ya da Akdeniz’i istila eden yabancı türler için dipteki kirlilik için hiç bir zaman sesimiz bu kadar yükselemedi.

TURMEPA, 1 Temmuz Beşiktaş Dalışı

Neyse işimiz sitem etmek, kimseyi gücendirmek değil, aksine bugün herkese ihtiyacımız var. Deniz salyasına sebep olanların arasında bireysel olarak yer almayabiliriz ancak bugün yaşadığımız koşullarda mucize veya bir kurtarıcı kahraman beklemek beyhude bir durum. Gerçekle yüzleşelim aranan kahraman biziz. Dünya üzerinde bir çok devletin ve yöneticilerinin ne kadar hantal ne kadar analiz yeteceğinden yoksun ve beceriksiz olduğunu koronavirüs salgını bize gayet net gösterdi. Deniz salyasından kurtulma Marmara Denizi’ni denizlerimizi kurtarma konusunda da yapayalnızız ve denizlerin yardım çağrısına cevap verecek olan bizleriz.

Dünya üzerindeki çevre kirliliğinin en büyük kaynağının dev endüstriyel şirketler ve tüketim toplumu olduğu hepimize aşikar. Bunların yarattığı yıkımın karşısında gösterdiğimiz bireysel incelikler, çevreye verdiğimiz önem, gösterdiğimiz dikkat kocaman bir çölde bir yağmur damlası kadar yer tutuyor aslında. Yine de duruş önemli. Peki deniz salyası ve insan kaynaklı çevre kirliliği konusunda neler yapabiliriz? İLK ÖNCE ÖRGÜTLENMELİYİZ!  Örgütlenmekten kastım da kendi tecrübelerime dayanarak bizden sadece parasal değil tam anlamıyla katılım ve çalışma bekleyen dernek ve sivil toplum kuruluşlarının üye olmak, eyleme geçmek. Ben kendi adıma uzun süre önce benden çevreyi kurtarmak adına sadece para ve sosyal medyada aksiyon beklediğini söyleyen her fırsatta parasal desteğin altını çizen STK ve derneklerle arama mesafe koydum, bunun yerine beni eylemin içine alan, eyleme, katılıma zorlayan sokakta ve çalışma alanında benden destek bekleyenlere yakın duruyorum, elimden gelenin sonuna kadar destekliyorum. Mesela yukarıda adından bahsettiğim Deniz Yaşamını Koruma Derneği öyle bir örgüt. Dünyadan örnek vermem gerekirse 2016’dan beri bir parçası olmaktan gurur duyduğum liderliğini eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un yürüttüğü Climate Change Leaders öyle bir örgüt. Net bir şekilde para kazanma amaçlı olan PADI yani Profesyonel Dalış Eğitmenleri Birliği’nin kar amacı gütmeyen AWARE ve Torchbearer programları böyle programlar.

1 Temmuz Beşiktaş Dalışı

Deniz kirliliğinden rahatsızsanız ilk adımınız sigara kullanıyorsanız eğer izmariti suya denize atmamak olabilir, küçücük bir izmarit tam 150 litre suyu kirletir.  Eğer dalıcı değilseniz sahillerde düzenlenen kıyı temizleme organizasyonlarına katılabilirsiniz hatta daha iyisi bunları siz kendiniz düzenleyebilirsiniz. Bu konuda detaylı bilgiyi Deniz Temiz TURMEPA Derneği’nin web sayfasından veya #cleanupthemed kampanyalarını araştırarak öğrenebilirsiniz. Dalıcı iseniz PADI Torchbearer’ın web sayfasından kampanyalara katılıp temizlik çalışmalarının parçası ve lideri olabilirsiniz.

Yüzeyde gördüğünüz deniz salyası sizi korkutuyor düşündürüyor ya inanın bana suyun altında durum daha vahim, hani az önce devletlerin yöneticilerin koronavirüs salgınında beceriksizliğinden bahsettim ya, geçtiğimiz yaz Kaş’ta dalış yaparken 25 metre derinde artık alışılagelmiş plastik atıkların yanında denize atılmış kullanılmış maskeler gördüm maalesef.

Başka bir örnek daha vereyim, 2015 yılında 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’nda Volkan Narcı ve bir grup arkadaşımızla beraber Beşiktaş Belediyesi ve Deniz Temiz TURMEPA derneği öncülüğünde Beşiktaş Vapur İskelesi’nde bir temizlik dalışı yaptık ve 40 dakikalık dalış sonunda toplam 9-10 kişilik ekibimiz küçük bir bölgeden yüzlerce kilo çöp çıkardık ki bu çöplerin arasında cep telefonları, denize atılmış büro malzemeleri, koltuklar, kullanılmış traş jiletleri bile vardı.

Sözün özüne gelirsek, bugün deniz salyasının sebebi bireysel olarak bizler olmayabiliriz ama çok net bir durum var ortada, bu pisliği biz temizleyebiliriz. Az önce söylediğimi tekrar ediyorum, kahraman ve mucize beklemenin artık bir anlamı yok, hala denizlerin ve deniz hayatının dolayısı ile medeniyetimizin kahramanları olabiliriz.