Fırtınanın Üvey Oğlu: GMC Typhoon

0
237

Doksanlı yılların sonlarında her Cumartesi sabahı olduğu gibi Fenerbahçe’deki ikinci el kupon otomobiller satan arkadaşımın galerisine sabah kahvesine gittiğimde oturur oturmaz arkadaşım masaya bir anahtar atıp “kahveden önce bir turlasana” dediğinde başıma ne geleceğini henüz bilmiyordum. (Bir zamanlar klasik, kupon, vintage otomobil meraklıları tüm hafta sonlarını ya tanıdık galericilerde otomobil sohbetleri yapmak, araçlarını değiştirmek, takas etmekle ya da sanayide tanıdık ustaların yanında geçirirlerdi…) İşini iyi yapan galericiler yeni kupon bir araç geldiğinde potansiyel müşterilerini ararlar ve pazarlamaya başlarlar, işini çok iyi yapan galericiler ise ellerindeki araca güveniyorlarsa işin sürprizini bozmaz ve yukarıda anlattığım gibi anahtarı vererek “bir turlasana” derler ya da diğer araçların arasında otomobili sizin keşfetmenizi beklerler.

Arazi araçları ve kamyonetleri sevsem de başta farklı bir çok sebepten dolayı çok da heveslisi olmamıştım. (60’ların Chevrolet Apache, Silverado veya Suburban’a hayır diyemem, ki bir zamanlar diyememiştim) Galerinin önünde yol kenarında park etmiş siyah, görece Amerikan kamyonetlerine göre ufak tefek duran, kompakt bir kamyonete binip çalıştırdım. Her Amerikancının hayran olduğu motor sesini biraz dinledikten sonra gaza bastığımda arkadan sağlam bir tekme yemişim gibi araç ileriye fırladı ve farklı bir şeyin içinde oturduğumu ancak o zaman anlayabildim. İlk aklıma gelen doğal olarak Amerika’da çok iyi bir modifikasyona tabi tutulmuş bir kamyoneti getirdikleri oldu. Typhoon ile böyle tanıştım…

Typhoon “Production Automotive Service” tarafından Michigan’da sadece iki yıl üretilmiş çok özel bir araç. 1991 yılında yalnızca altı adet prototip yapıldıktan sonra 1992 yılında 2497, 1993 yılında ise 2200 olmak üzere toplamda yalnızca 4697 adet üretilmiş bir otomobilden bahsediyoruz.

GMC Typhoon, GMC Jimmy’yi temel alan, önden motorlu, 2 kapılı, orta boy bir SUV’du. Jimmy’de bulunan standart Vortec motorunun değiştirilmiş bir versiyonu ile yapılan testlerde  0’dan 60 mil/saat hıza 5,3 saniyede çıkabildiği görüldü. Mühendisler standart malzemelerle bir Frankenstein yaratmışlardı.

1980’ler bitip 1990’lar başlarken Amerika’daki kırsal kesimdeki tüketici odağı “basit ve pratik” araç beklentilerinden uzaklaşmaya başlamıştı.  Bu eğilimi ve beklentiyi gören üreticiler 1989 Shelby Dodge Dakota ve 1990 Chevy 454 SS gibi sürümlerle talebe cevap vermeye çalıştılar ancak bekledikleri ilgiyi göremediler.

Ancak önce GMC Syclone’dan bahsetmeden Typhoon’a geçmek doğru olmaz. 1991 yılında Lewis B. Campbell, Oldsmobile Bölümü Genel Müdürü olan John Rock’ın yerine GMC Kamyon Bölümü Genel Müdürü olarak atandı. Buick mühendisleri, Chevy S10 motor bölmesinde Grand National’ın 3,8 litrelik V6 motorundan oluşan erken bir prototip yapmış ve bunu hem Buick hem de Chevy’ye sunmuştu. Her ikisi de tarafından reddedilmiş olsalar da, GMC sonunda fikri benimsedi ve bu sayede yüksek performanslı yeni bir kompakt pikap tasarladılar. Syclone olarak adlandırılan bu araç aslında GMC’nin Sonoma’sının sınırlı üretim versiyonuydu. Mevcut Sonoma’da bulunan 3.8 yerine 4.3 litrelik bir Vortec V6 kullanmak da dahil olmak üzere çeşitli değişiklikler yapmışlardı. Efsanevi Syclone 1991’de GMC’nin sunduğu en hızlı araçtı ve yaşıtı Ferrari’ler ve Porsche’ları utandırma kapasitesine sahipti. (289 beygir ve 350 pound/ft tork ile 91 yılındaki yalnızca en hızlı/güçlü kamyonet değil tüm araçların en hızlısıydı) Gerçekten de “Car and Driver” dergisi 91 yılında 25.970 $’lık Syclone ve 122.180 $’lık Ferrari 348t’i drag pistine çıkardı ve sahadan Ferrari ve hayranları üzüntüyle ayrıldılar.  GMC bu sade görünüşlü kamyonetin reklamında “Bu aracı gerçekten  yük taşıyan bir Porsche 911 olarak düşünün’ yazacak kadar ileri gidecekti. Ancak pazarlama stratejisinin doğru olmaması, yüksek fiyatı ve standart kamyonet işlevlerini yerine getirememesi nedeniyle bu araç da beklenen ilgiyi görmedi. 1992 yılında Roy S. Roberts genel müdür olarak geldiğinde GMC’nin mühendisleri dikkatlerini Sonoma ile aynı şasiyi paylaşan Jimmy kamyonete odaklamışlardı. Syclone’un tüm mekanik aksamı neredeyse birebir olarak bu araca aktarıldı ve nihai ürüne Typhoon adı verildi.

3.822 pound ağırlığındaki Typhoon, 3.599 pound ağırlığındaki Syclone’dan daha ağırdı ve bu ağırlık farkı Syclone’un Typhoon’dan biraz daha hızlı olduğu anlamına geliyordu. Bununla beraber Typhoon dört yolcu kapasitesine sahip olarak tasarlanmıştı. Performansı olağanüstüydü. 0’dan 60 mil/saat’e 5,3 saniyede çıkabiliyordu ve yasal kısıtlamalar nedeniyle son sürati  194 mil/saat ile sınırlandırılmıştı. GMC Typhoon en iyi performansını 30 mph’den 50 mph’ye hızlandığında gösteriyor ve en üst viteste hızlanma süreleri o zamana kadar kaydedilen en hızlılar arasındaydı – sadece 2,9 saniye.

Typhoon, renk konfigürasyonları açısından da Syclone’dan farklıydı . Siyah/siyah en yaygın olanı olmaya devam ederken, Typhoon boya renkleri arasında Metalik Orman Yeşili, Radar Mavisi, Metalik Ahududu, Frost While, Metalik Kraliyet Mavisi, Aspen Mavisi, Parlak Deniz Mavisi, Elma Kırmızısı ve Garnet Kırmızısı vardı.

O yıllar için böyle bir kamyonet üretmek için geçerli bir sebep olmasa da her spor otomobilin taşıdığı gizemli tasarım ve hıza Typhoon da sahipti ve bu devrim niteliğindeki beygir gücüne araca ilk sahip olanlar arasında Clint Eastwood, JFK Junior ve Bob Seger de vardı.  Tanıtımlarında “Lüks, Güvenlik ve Performans”a vurgu yapan Typhoon otomotiv dünyası için gerçek bir şoktu ancak fiyat (o dönem için Mustang ve Camaro’dan daha pahalıydı), şirket politikası ve performans gerekçeleriyle alçaltılmış şasinin araziye uygun olmaması (GMC Typhoon, “Arazide sürüş şasi ve aktarma organlarında ciddi hasara yol açabilir” uyarı etiketiyle üretilen tek kamyonetti.)  gibi nedenlerle iki yıl gibi kısa bir sürede üretimi durdurulacaktı.

90’lı yılların başlarında SUV’lar bugün olduğu gibi popüler bir araç türü olmadığı için Typhoon’a erken doğum demek yanlış olmaz sanırım. Günümüzde yüksek performanslı lüks bir SUV’un ardındaki fikir son derece kabul edilebilir, hatta normal görünüyor. Ancak 1991 yılında, ilk Typhoon yapıldığında bu fikir oldukça mantıksızdı. O yıllarda kamyonetler ve benzerleri öncelikle yalnızca çiftlik işleri ve diğer tamir, tadilat, hafif yük taşıma gibi pratik amaçlar için kullanılıyordu. Şehirli tüketicilerin henüz ilgi odağında değillerdi.

Bugün “SyTy” (Syclone/Typhoon) hayranları için hala tutkulu bir tartışma konusu ve koleksiyonerler için bir arzu nesnesi olma durumunu günden güne artan fiyatlarıyla sürdürüyor.

Siz siz olun eğer kırmızı ışıkta durduğunuzda yanınızda alçak şasili, tonton bir çiftin kullandığı, arkasında hobi bahçelerinden topladığı sebze, meyve, çiçek kasalarının bulunduğu eski bir kamyonet görürseniz akıllıca davranın ve gaz pedalıyla çok oynamayın…

Önceki İçerikAhlat Ağacı Senaristinden Eleştirmenlere Tehdit Mesajı
Sonraki İçerikSessiz Sedasız…
1966, İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi, Basın-Yayın Yüksek Okulu,Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Radyo ve Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptı ve doktora çalışmasına devam etti, tez aşamasında ayrıldı. 1984-1989 yılları arasında, bir yandan okurken bir yandan Toros Mühendislik şirketinde İthalat ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. , yine aynı yıllar arasında UNESCO’ya bağlı, kar amacı gütmeyen uluslararası programlara sahip “The Experiment In International Living in Turkey”de Program Koordinatörlüğü görevini yürüttü. 1991 yılında Şeker Sigorta’da Reorganizasyon, Pazarlama ve Reklam Müdürü olarak mesleki kariyerine başladı. 1993 yılında Oyak Sigorta’da Reklam Müdürü olarak görev aldı. Dream Design Factory’de 7 yıl Genel Koordinatörlük, (dDf'teki son 3 yılında dDf’nin yan kuruluşu olan dda, Dream Design Advertising’de Müşteri İlişkileri Direktörlüğü) Capital Events’de 2 yıl Genel Koordinatörlük görevlerinde bulundu. 2003 yılında X-event’in kurucu ortaklarından biri olarak, şirketinin genel koordinatörlük görevini üstlendi. 2005-14 yılları arasında Farkyeri Reklam Ajansının Kurucu Ortakları arasında yer aldı. Ulusal ve uluslararası müşteriler için yüzlerce başarılı projeyi hayata geçirdi.Reklamcılık ve Etkinlik Yönetimi alanlarında bir çok ödül aldı. İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği Genel Koordinatör olarak görev yaptı. Çeşitli kitap projelerine katkıda bulundu, çeşitli dergi ve gazetelerde yazı, araştırma ve makaleleri yayınlandı. Halen bir çok ajans ve markaya danışmanlık vermektedir. TTNet'in "Yaratıcıya Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek" projesinin eğitmenlerinden oldu. 2006-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi, Reklamcılık Bölümü’nde, “Etkinlik Yönetimi” dersleri verdi. Fenerbahçe Kulübü, Yüksek Divan Kurulu Üyesidir Specialties: Advertising, Event Management and Marketing, Special Project

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz