30 Eylül 1955 tarihinde saat 17.45 civarında California State Route 46 ile California State Route 41 kavşağında trajik bir kaza yaşanacaktı. Kısa hayatına yalnızca üç film sığdırabilmiş, ilk başrol filmiyle Oscar’a aday gösterilmiş ve çok genç yaşta (24) bir kazada hayatını kaybetmesine rağmen dünya sinema tarihinin en ikonik oyuncusu ve efsanesi olmayı başarabilmiş James Dean karşıdan gelen bir Ford Tudor ile kafa kafaya çarpışacak ve hayatını kaybedecekti.
Willard Motley’in 1950 yılında yayınlanan ve piyasaya çıkar çıkmaz ilk üç haftada 47.000 adet satılan “Knock On Any Door” romanının kahramanı Nick Romano’nun kitapta geçen ““Live fast, die young, and leave a good-looking corpse.” (Hızlı yaşa, genç öl ve ardında yakışıklı bir ceset bırak) sözleri (bizim gençliğimizde Türkçe’ye “Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun” olarak çevrilmişti) daha sonraları bu trajik kazada ölen James Dean ile özdeşleşecekti.
Büyük bir otomobil ve motosiklet tutkunu olan, profesyonel yarışlara katılan James Dean sinema kariyerine başladığında önce 650 cc 1955 Triumph Tiger T110, daha sonra kullanılmış spor 1953 MG TD almış, ardından bunu 1955 model bir Porsche Speedster ile takas etmişti. Bir süre sonrada da motosikletini 1955 model Triumph TR5 Trophy ile takas edecekti. Porsche Speedster ile yarışlara katılan Dean, yine 1955 yılında otomobilini biriktirdiği maaş çeklerini ekleyerek 6.900 dolara bu trajik kazada kullandığı 1955 Porsche Spyder ile takas etti. Hollywood’da yıldızı parlarken stüdyo tarafından yarışması yasaklanmış olan Dean, sözleşmesine aldırmadan tüm asiliğiyle West Coast’ta yarışırken asi ruhuna en uygun araç o dönem için Spyder olsa gerek.
O yıllarda “cool” olmanın ve otomobil, yarış, hız, asilikle özdeşleşmenin sembolü Steve McQueen’di. Porsche tutkusu söz konusu olduğunda potaya Paul Newman’ı da eklemek lazım. Ancak söz konusu “asi”lik olduğunda efsaneyi Spyder ile Dean’in trajik bir kazayla buluşması son noktayı koyacaktı.
Dokuz yaşındayken annesini kaybeden, ilgisiz, duygusuz babasının iletişim kuramadığı Dean, çocukluğunu Güney California’daki teyzesinin ailesiyle birlikte geçirir. Asi, huzursuz, yanlış anlaşılmış, yaralı, terk edilmiş, melankolik karakteri filmlere de yansıyacak ve incelikli bir soğukkanlılığın altında yatan kırılgan ve duygusal karakteri Kore Savaşı ve Rock’n Roll arasına sıkışmış Amerikan –ve dolayısıyla dünya gençliğinin empati kuracağı bir rol modele dönüşecektir.
Porsche tarafından yarış otomobili olarak 1953-56 yılları arasında üretilen Spyder’ın gerek tasarımı gerekse o yıllara göre sahip olduğu hız -ki James Dean’i çeken en önemli özellikler olsa gerek, o dönem için devrim niteliğindeydi. Fabrika üretimi olarak piyasaya sürülen ilk yarış arabalarından biri olarak da tarihi bir önemi vardı. Otomobili aldıktan sonra tasarımcı Dean Jeffries’e otomobilin ön ve arka kaputlarına 130 rakamını ve lakabı olan “Little Basterd” yazısını yazdırmış, döşemelerini ekose kumaşla kaplatmıştı.
Los Angeles’da yarışlar öncesi otomobiliyle dolaşan Dean’e oyuncu ve arkadaşı olan Sir Alec Guiness ilk uyarıyı yapacak ve bu otomobille çok fazla yaşamayacağını söyleyecekti. Ursula Andress başta olmak üzere bir çok arkadaşı bu otomobile binmeyi reddedecek, Warner Bross stüdyolarında otomobili kullanırken gören yönetmen George Stevans kendisine bu aracı kullanmamasını söyleyecekti. Dean’in karakterini göz önüne aldığımızda bu uyarıya gülüp geçtiğini çok rahatlıkla söylemek mümkün.
Yalnızca 90 adet üretilen otomobil 1,5 litre (1498cc), hava soğutmalı, merkezi boxer motorlu, boru ve alüminyum şasili, yalnızca 550 kg ağırlığa sahip ve 4 vitesli Spyder yalnızca son yılında 5 şanzımanlı olarak üretilmişti ve Dean’in aracı 55 numaralı araçtı.
Yıllar içerisinde Dean oynayabildiği üç adet filmle ve Spyder ise yalnızca 90 adet üretimiyle aynı kaderi paylaşacaktı. Her ikisinin de kaderi efsane olmak için kesişmişti. Kazadan sonra Dean’in aracının laneti devam etti, meraklısı google’den bakabilir. Kazayla birlikte efsaneleşen otomobil, yıllar içinde en çok replikası yapılan araçlar arasında ilk sıralarda yer alacaktı.
Dean, popüler kültürde yalnızca bir aktör ve otomobillerle olan ilişkisiyle değil, popüler kültürün her alanında taklit edilen, öykünülen bir figür olarak karşımıza çıkmakta. Elvis Presley başta olmak üzere bir çok Rock’n Roll yıldızının ilham kaynağı oldu. Müzik endüstrisi her zaman Dean’i Rock’n Roll ile özdeşleştirdi ve “Music Connection” dergisi onu ilk Rock’n Roll yıldızı olarak tanımlayacak kadar ileriye gitti.
Humpery Bogart, Dean’ın ölümünden sonra yaptığı bir açıklamada; “Dean tam zamanında öldü ve arkasında bir efsane bıraktı, yaşasaydı böyle olmayacaktı” diyerek aslında acımasız da olsa oldukça gerçekçi bir yorum yapacaktı. Günümüze gelene dek bu tahta göz dikmiş bir çok aktör (Johnny Depp, Nicolas Cage, Robert De Niro, Leonardo DiCaprio söyleşilerinde sektöre Dean’e özenerek girdiklerini belirtmişlerdir) ve otomobil olsa da hem Dean hem de Spyder tahtlarını henüz bırakmadılar.
Günümüze dek bir çok otomobil gerek isim gerekse tasarım olarak 550 Spyder’ı taklit etse de hiçbir zaman bu kadar kült olamadılar… Asiliğin simgesi artık sonsuza dek James Dean ve Spyder olarak anılacak…