Kafa Dalışı

0
418

Geçtiğimiz 2 hafta hidroyidler ve deniz tavşanlarından bahsederken ucundan kenarından mikro biyolojiye girdik, hafiften bir ders ortamı oluştu, o yüzden bu hafta biraz rahatlayalım, beraberce güzel bir “kafa dalışı” yapalım. Kafa dalışı nedir? derseniz, sadece gezmek dolaşmak amaçlı ne eğitim ne fotoğraf yada video çekmek gibi amaçların olmadığı, dalış lideri dahil ekipteki herkesin sadece keyif almak amaçlı – tabii ki tüm güvenli dalış kurallarına uyarak- yaptığı dalışa verdiğimiz isim kafa dalışı.

Dalış öyle çok çok aksiyonlu bir spor olmasa da dalış öncesinde gereken kalori ve sıvı ihtiyacını gidermiş olmak önemli, o yüzden sabah iyi bir kahvaltı şart, ancak su altında üzerimizde oluşan basıncı unutmamalı, hem tıka basa yememeli, hem de midede bağırsaklarda gaz oluşturacak gıdalardan da uzak durmalı. Dalışta kuru hava solunduğundan her dalışta yaklaşık 1,5 litre su kaybederiz bu yüzden dalış öncesi yeterince sıvı almakta da fayda var.

Dalış öncesi her dalgıç kendi malzemesini kendi hazırlamalı ve buddyler birbirinin malzemesini kontrol etmeli. Dalış malzemesi hazırlamak ilk bakışta karmaşık gözükse de hataya yer vermemek adına her bağlantı noktası adece bir tek karşılığa uyduğundan malzemeyi toplamak ve kontrol etmek aslında çok basit. Akılda tutulması gereken en önemli kural içinde basınçlı hava bulunan tüpleri hiç bir zaman dik veya düşecek şekilde sahipsiz bırakmamak. Dalış malzemesi elektronik aksamlar dışında pek narin değildir ama hayatımızı emanet ettiğimiz cihazlara kendimizi sever gibi bakmamız gerekir, çünkü sualtında yaşanacak malzemenin bakımsızlığı kaynaklı bir sorun gereksiz acı verir, istenmeyen sonuçlara giden yolu açar.

SCUBA malzemesi ilk icat edildiğinden bugüne büyük değişim geçirse de temel olarak  tüp içindeki paslanmayı önlemek adına nemi filtre edilmiş normal havanın depolandığı basınçlı hava kaynağı, yani tüp, bu tüpün içindeki havayı dalınan derinlikteki basınca eşitleyen bir regülatör seti ve yüzerliliği sağlamak için bir yüzerlilik yeleği ve ağırlık kemeri ya da ağırlık sisteminden oluşur. SCUBA ünitesini kurmak çok basit olsa da her seferinde sanki ilk kez kuruyormuşçasına dikkat etmek ve tüpte yeterli hava olduğunu, tüm ekipmanın sorunsuz çalıştığını, hava kaçırmadığını kontrol etmek gerekir. İşte bu yüzden dalış öncesi ve suya girdikten sonra buddylerin birbirini kontrol etmesi yani buddy check güvenli dalışın olmazsa olmazıdır.

Dalış noktasına gelinip tekne demirledikten sonra dalış brifinginde konuşulduğu şekilde -evet her dalış öncesi bir dalış brifingi yapılır- önce dalış lideri ve güvenlik dalgıcı ardından buddy grupları suya girer. Teknede platformdan atlanıyorsa suya “Giant Stride Entry” adı verilen yani ileriye bakarak geniş bir adım açıp kendimizi atlamadan-atmadan suya sakince bırakarak suya gireriz. Suya girdikten sonra buddy grupları eşleşir, suda buddy-checkler ve yüzerlilik kontrolleri yapılır, herkes dalışa hazır olunca grup bir daire oluşturur, son okeyleşmenin ardından dalış lideri iniş işaretini verince bir yandan BC yani yüzerlilik yeleklerindeki hava boşaltılarak sakin ve yavaşça mavi derinliklere doğru inilir.

Dalışa başlanan noktalar, okyanusun ortasında ya da açık suda bir batığa veya derin bir noktaya yapılmadığı durumlar dışında genellikle 4-10 metre arası derinlikte sığlıklardır, bu yüzden ekip 3-4 metreye inince tekrar bir kontrol yapılır, herkesin konforu, keyfi yerinde mi kontrol edilir ve herkesten güzel bir ok hareketi aldıktan sonra dalış lideri brifingde söz verdiği canlıları ve sualtı yapılarını dalgıçlara göstermek için hem yönüne hem de etrafına dikkat kesilir. Dalış lideri yüzeyde de aşağıda da örnek bir dalıcıdır, üstelik hızını, hareketlerini dalış grubundaki en zayıf, en acemi dalgıca göre ayarlamalıdır.

Ben dalış öncesi hazırlık kısmını ve suya giriş anını yogada konsantrasyon öncesi yapılan esneme ve gevşetme hareketleri gibi buluyorum. Serin derin maviliğin içine sızıp dolaşmaya etrafa bakmaya başlama kısmı ise işte o yoğun konsantrasyon yeryüzünün dertlerinden sıyrılma anıdır.

Sualtına inince uzanıp derinlere giden mavilik hep daha aşağılara çeker sizi, açık denizde kalınca sirenleri duyan denizciler gibi aşağı çağrıldığınızı hissedersiniz ama iyi dalgıç limitlerini bilir ve bu çılgın mavi çağrıya gözlerini kapatmasa da kulaklarını tıkar. Sualtında regülatör egzozundan çıkan nefeslerin çıkardığı fokurdama sesi dışında bir ses kalmayınca mesela kocaman bir orfoz üstünde oturduğu koca süngerden diğer bir süngere yüzerken, papağan balıkları kaya üstünde yemlenirken, onların üzerinden sürü halinde geçen gümüş renkli siyah lekeli karagözlerin salınmasını seyretmek, bu sırada kovuğundan dışarı süzülen mavi renkli ama sırtı sarı beneklerle bezeli 1,5- 2 metre uzunluğunda müren ile göz göze gelmenin keyfini ne kadar uğraşsam da betimlemek gerçekten çok zor.

Kafa dalışı dediğimiz dalış çoğu zaman 18 metreden sığa planlanır, çünkü başta da dediğim gibi hedef dalıştan en üst düzey keyfi alıp en az efor sarfetmektir.

Dalış sonunda tekrar teknenin yakınlarında 5 metre sığda dalış grubu toplanır ve 5 metrede 3 dakika emniyet beklemesi yaptıktan sonra dalış kabarcıkları takip ederek yüzeye çıkarak bitirilir.

Güzel keyifli bir kafa dalışının ardından herkes aynı şeyi  hisseder mi? bilmiyorum ama ben kendimi hep yenilenmiş, karasal dünyanın her derdi ile boğuşmaya hazır ve güvende hissederim.


Önceki İçerikMükemmel Üçleme…
Sonraki İçerikKafa Dalışı…
Cağaloğlu Anadolu Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Tamer Durak 1992'den beri gazetecilik yapıyor. ATV, NTV, CNNTürk, SkyTürk, 24 gibi bir çok televizyon kanalında ve Medyascope.tv'de çeşitli görevlerde çalışan Durak Reportare'de hem röportajlar yapıyor hem de özellikle sualtı ve çevre konularında yazıyor. Tamer Durak gazeteciliğin yanısıra aletli dalış ve mağaracılık ile de ilgileniyor.