Ülkemizde engelli yurttaşların büyük bir kısmı en temel insan haklarından biri olan eğitim hakkına eşit şekilde erişemiyor. Bir diploması, mesleği olmayan engelli insanlar istihdam edilemiyor ve ekonomik özgürlüğünü kazanamıyor ve öznesi olduğu bir yaşam kuramıyor.
Halihazırda örgün eğitim hakkından mahrum kalmış yüz binlerce engelli yurttaş, devletin verdiği asgari ücretin neredeyse 3 te 1’ine denk gelen 851 liralık maaşla geçinmeye çalışıyor ki bu en yüksek rakam. Engel oranı düştükçe maaş da düşüyor.
Devlete göre engelsiz, özel sektöre göre engelli %39 ve altında raporu olan bir grup engelli yurttaş var ki onların durumu en fena olanı. Pratikte yaşamsal engeli olan birçok insan, sağlık raporu %40’ın altında olduğundan devletin sağladığı hiçbir haktan faydalanamıyor. Bu insanlar engelli “kotasını” “dolduramadıkları” için özel sektör tarafından da tercih edilmiyor. Bir şekilde üniversiteyi bitirmeyi başaran engelli gençlerin tek umudu ise devlet memuru olabilmek.
Son yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavına (E-KPSS) giren ve kazanan binlerce lisans ve yüksek lisans mezunu, atamalarının yapılması için sosyal medyada gündem çalışması yapıyor. Ancak atama bekleyen yaklaşık 90 bin engelli gencin en iyimser ihtimalle %5-6’sının işe gireceğini düşündüğümüzde atanamayan on binlerce insanın ne olacağı sorusu ortada öylece duruyor. Engelli yurttaşlar toplumun tüm kesimlerinden daha büyük bir işsizlik ve daha derin bir yoksulluk yaşıyorlar.
Diğer yandan şehirlerin, sokakların, toplu taşıma araçlarının kısaca kamuya açık alanların erişilebilirlik durumu engelli yurttaşların hayata aktif katılımını doğrudan olumsuz etkileyen en önemli unsurlar arasında. Tüm bu içinden çıkılması pek de kolay olmayan sorunların en kabul edilemez olanı ise toplumun her fırsatta yere göğe sığdıramadığı hatta yolda durdurup dua dileyecek kadar kutsadığı engelli insanlara uyguladığı sistematik ayrımcılık. Basit bir internet araması yaparak toplumumuzun %70’inin engelli komşu dahi istemediği haberlerine ulaşabiliriz.
Sözün özü biz engelliler “külüne muhtaç olunmayan komşularız” desek yeridir.