Akkuyu’da Yeni Çernobil İstemiyoruz!

0
271

Akkuyu Nükleer Santralının sahibi, yönetsel olarak da patronu Rus şirketi Akkuyu Nükleer A.Ş., Temmuz sonunda “işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına aykırı davranılması” gerekçesi ile santral inşaatının taşeronu Titan-2 İC İçtaş firmasının işine son verdi. Yerine Türkiye’de kurulmuş Rus şirketi TSM Enerji İnşaat Sanayi Ltd. ile sözleşme imzaladı. 

Ne var ki, bu devir teslimin mürekkebi kurumadan şantiyede ölümlü iş kazası yaşandı.

Rus şirketinin iddiası doğru mu? Eğer doğru ise işlem başlatılması gerekmiyor mu? Peki bu kaza ile ilgili herhangi bir işlem var mı? Ortada sadece basın haberi var. Çünkü Akkuyu Nükleer Santral inşaatını denetleyecek bir kamu yok!!

Akkuyu’da nükleer santral projesinin her aşamasının denetiminden sorumlu olan Nükleer Düzenleme Kurumunun (NDK) şantiye sahasına bundan sonra izinsiz girip giremeyeceği bile şüphelidir.

Akkuyu Nükleer Santralı Rusya’ya aittir ve sözleşmeyle sabit olan bu durum Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı (ETKB) tarafından da itiraf edilmiştir. Türkiye kendi topraklarında inşaatı devam eden bir nükleer santral projesinde Rusya’nın izni olmaksızın kendi vatandaşlarının güvenlik içerisinde çalışma koşullarını sağlama olanağından yoksundur, izin alınsa bile nükleer enerji alanında denetim yapacak kurumumuz var mı yok mu o bile belli değil. 

Peki bu noktaya nasıl geldik?

Hemen cevabını verelim; 

  1. aceleyle,
  2. kanunları çiğneyerek,
  3. mevzuat atlatarak ve hepsinden önemlisi 
  4. en yetkin kurumun kapısına kilit vurarak.

Yeni rejimin ilk İşi nükleer KHK

Akkuyu Nükleer santral projesi için 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir dönüm noktasıdır. Çünkü seçimlerden hemen sonra daha Cumhurbaşkanı yemin töreni yapılmadan, 2 Temmuz 2018 tarihinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun (TAEK) görev, yetki ve sorumlulukları 702 Sayılı KHK ile kurulan Nükleer Düzenleme Kurumuna (NDK) devredildi.

Ancak 702 Sayılı NDK KHK’sı yayınlandıktan altı ay sonra “yetkilendirme, denetim, ceza hükümleri ve idari yaptırımlar ile koordinasyon” konularında eksiklikler olduğu ortaya çıktı. Bu eksiklikler 7164 sayılı torba kanun içerisine sokularak giderilmeye çalışıldı. 7164 sayılı kanun içerisinde NDK’ya ilişkin maddeler TBMM genel kurulunda yeterince konuşulmadı. O maddeler tam 22 dakikada geçti!

Korkunç değil mi? KHK ile nükleeri düzenleyen tek adam, koca bir delik çıkınca meclise havale edilen değişiklik ve kimsenin sorgulamadığı ve 22 dakika geçen düzenleme. Bu bile aslında nükleer siyasi bir kaza !

NDK’nın eksik ve yetersiz hali ortadayken TAEK 2020 Mart Ayına kadar zombi olarak kaldı. Bu arada Akkuyu Nükleer Santralı birinci ünitesinde iki kez temel çatlağı oluştu. İlk çatlağın tarihi ise ilk NDK KHK’sından 2 ay önce. Yani önce temel çatladı sonra düzenleme geldi.

Ama bir başka skandal daha vardı. O arada en birikimli kurum olan TAEK’in kapatılması. 

Önce temel çatlağı, sonra mevzuat çatlağı ve denetlenemeyen bir proje ile nükleer siyasi kaza büyüdü.

Nükleer santral gibi kaza oranı yüksek, Çernobil ve Fukuşima örnekleri ortadayken iki kez yaşanan temel çatlağı gibi vahim bir olay bile ancak içeriden sızan bilgi ile bir yıl sonra öğrenilebildi. Bu hatanın sorumluları ne oldu, sorumlu şirket hakkında nasıl işlem yapıldı, bu hatayı yapanlar başka ne tür hatalar yaptılar, bunları hala bilmiyoruz. Akkuyu Nükleer A.Ş. ‘nin fesih gerekçeleri sadece yerli taşeron İçtaş’ın değil NDK’nın da işlevsizliğininin ve yetersizliğinin ilanıdır. Akkuyu’nun en başından beri denetimsiz ilerlediğinin itirafıdır.

Kronoloji: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Nükleer Mevzuatımız

Akkuyu inşaat sahasına milletvekillerinin bile giremediği, olan bitenden kamunun haber alma olanağının olmadığı, mali ve teknik kamusal denetimin ortadan kalktığı bir proje süreci yaşıyoruz.

Akkuyu Nükleer Santrali’nde siyasi çatlak

Akkuyu Nükleer Santralı, Türkiye’nin mevcut kurumsal yapılarının, kurum kültür ve değerlerinin teker teker yıkıldığı, tüm kamu kurumlarının itaat atamaları ile AKP rejimi tarafından teslim alındığı, kamusal denetim mekanizmalarının felç edildiği bir dönemim ürünü olarak varlığını sürdürüyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nin tarihi bir anlamda AKP iktidarının ve içinde bulunduğumuz rejimin bir özetidir. 

Grafik : Akkuyu’da Siyasi Çatlak Süreci

Bu fesih sadece iki şirket arasında ticari bir fesih değildir, bu fesih Rusya’nın zaten sahibi olduğu Akkuyu Nükleer Santral Projesinde AKP iktidarına karşı ani ve beklenmeyen bir darbedir. Daha önce iki kez temeli çatlayan nükleer santralda Rusya AKP ilişkilerinde de ciddi bir kriz ve siyasi çatlaktır. Bu çatlağın sadece Rusya AKP arasında sınırlı kalmadığı AKP içerisindeki iktidar blokları arasında da derin bir krize yol açtığı anlaşılıyor. 

Bütün bu gelişmeler Akkuyu projesinin tamamen politik bir proje olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Fesih işleminden bu yana AKP iktidarının gerek şantiye sahasında gerekse devlet başkanları düzeyinde girişimlerine rağmen Rusya’nın zaten santralın sahibi olduğu Akkuyu Nükleer Santrali’nde sorunların aşılamadığı itiraf edilmiştir.

Akkuyuda yeni Çernobil istemiyoruz!

Akkuyu’da denetimsiz, mevzuatı eklektik, hukuksuz ve mühendislik hizmetleri tartışmalı bir proje bütün hızıyla sürüyor. Denetimsizlik öyle bir boyuta geldi ki kaçak işçi çalıştırıldığı iddialarının yanı sıra; 5 Ağustos günü beş ayrı iş kazası yaşanan şantiyede 10 Ağustos tarihinde de iş güvenliği ihmalleri nedeniyle yaşanan iş kazasında, Abdi Adıgüzel hayatını kaybetti

Rusya ve AKP iktidarının ne olursa olsun 2023 seçimlerine yetişsin diye özensiz, dikkatsiz ve her türlü denetimden kaçırarak sürdürdüğü nükleer santral projesi ile Akkuyu’da yeni bir Çernobil inşa ediliyor. Bu proje şimdi durdurulmazsa bundan sonraki kazaların sonuçları çok daha kötü olacaktır.

Temel çatlakları, trafo yangını, işçi ölümleri, iş kazaları gibi gözle görülür büyük ihmaller bile bizden gizlenebiliyorsa, renksiz, kokusuz, kütlesiz ve engel tanımadan herşeyin içine sızabilen radyoaktif maruziyeti ancak hastalandığımızda ya da ölürken mi öğreneceğiz. 

Kim ne derse desin, kim radyasyona karşı ne kadar cesur olursa olsun biz Akkuyu’da yeni bir Çernobil istemiyoruz. 

Görsel: Romain Chollet/unsplash.com