Örgütlenemeyenler…

0
363

Geçtiğimiz hafta Reportare Youtube kanalında Alper Sesli’nin hazırladığı Aklıma Takılanlar programının konuğu akademisyen Yörük Kurtalan oldu. Sivil toplum üzerine şahane bir sohbetti ve zaman adeta su gibi akıp geçti. Merak edenler için yayının linkini buraya bırakıyorum.  Sevgili Yörük hocayla on yılı aşkın zamandır tanışırız. Dünya Bankası Yaratıcı Kalkınma Fikirleri yarışmasında tanıştık. Yarışmanın kazananlarından biri olarak ödülü Yörük hocadan almıştım. Bilgi Üniversitesinde katıldığım Türkiye’de Gençlik Çalışmaları eğitimiyle bu tanışıklık devam etti. Engelli olan ve olmayan gençleri aynı çalışmaya dahil etme fikrini kafama sokan hocamdır sevgili Yörük. Türkiye’de gençlik alanına katkısı son derece kıymetlidir.

 Yörük hocayı dinlerken bir kez daha engellilerle doğrudan çalışan sivil toplum örgütlerini düşünmeden edemedim. Türkiye’de dezavantajlı tüm kesimler ucundan kıyısından olsa da haklar etrafında örgütlendi. Bugün LGBTİ+ yurttaşlar, kadınlar, hayvan hakları savunucuları, çevreciler hemen herkes “adalet istiyoruz” diye haykırıyor ve tabiri caizse kendi alanlarını çatır çatır savunuyor. 

“Engelli dernekleri” ise küreselleşen dünya karşısında kendini yenileme çabasına asla girmeyen, devlete ve iktidarlara her zaman şirin görünmeyi ilke edinmiş yapısını bozmadan devam ediyor. Şöyle hafızamızı yoklarsak yakın ve uzak geçmişte engelli derneklerinin hakların savunulduğu kitlesel eylemlerde olmadığını hatırlarız. Türkiye’de engelli derneklerinin ezici çoğunluğu “engelli kardeşlerimize” tekerlekli sandalye dağıtarak, pikniğe götürerek “yardım” ederek faaliyetlerini sürdürüyor. Halen mavi kapak kampanyası düzenleyen dernekler var. Engellilik alanı sömürüye çok uygun bir alan ve dernek başkanları bunun fazlasıyla farkında. Her seçimde milletvekili “aday adayı” olan ve hiçbir zaman aday gösterilmeyen onlarca “sakat” dernek başkanı var. Tabii engelli dernek başkanı deyip geçmemek lazım. Yerel düzeyde çok havalı bir ünvandır. Sıradan kulların görüşemeyeceği valisinden, belediye başkanına, milletvekiline hatta bakanına varana kadar yan yana fotoğraf çektirebilirsiniz eğer “uslu” bir engelli dernek başkanıysanız. İşte bu uslu olma halinin bir tarafı da “örgütlenmemektir”. 

Elbette örgütlenmemek de bir hak fakat engelli yurttaşlara dayatılan yaşam koşullarını düşününce bu hak, haksızlığa dönüşüyor.  Hayatın her alanında sistematik ayrımcılığa uğrayan, ötekileştirilen engelli yurttaşlar haklar etrafında örgütlenemiyor. Kurulan federasyonlar, konfederasyonlar, sivil toplum ağları, platformlar, kent konseylerindeki engelli meclisleri devlet üzerinde hiçbir baskı unsuru oluşturmadı bugüne kadar çünkü böyle bir dertleri yok. Devletin ve toplumun bize verdiği değerden hiç rahatsız olmuyorlar. Sistemin “makbul” engellisi olmak, bunun maddi, manevi rantını yemek cazip geliyor. Ülkedeki siyasi koşulları düşünürsek yakın zamanda engelli derneklerinin haklar etrafında insanca, onurlu bir yaşam mücadelesi vereceğini düşünmek iyimserlik olur. Ve fakat şuna tüm kalbimle inanıyorum; teknoloji dünyayı değiştiriyor, elimizdeki araçlar da değişiyor.

 Sosyal medyada engelli yurttaşlar er ya da geç örgütlenecek. İçindeki isyanı dışa vurmak için fırsat kollayan engelli gençler, mutlaka birbirini bulacak. Uğradıkları haksızlıklardan cesaret alarak örgütlenecekler. Buna tüm kalbimle inanıyorum.