Yarı emeklilik hayatımı Kıbrıs ve İstanbul arasında geçirmeye başladığımdan bu yana hem soldan hem de sağdan direksiyon araba kullanıyorum. Tanıyanlar, eş, dost o kadar çok soru sordu ki bu yazıda biraz sağdan direksiyon biraz da Kıbrıs trafiğinden bahsedeyim istedim.
Bir İngiliz Mirası
Bildiğiniz üzere sağdan direksiyon/soldan trafik sadece Kıbrıs’a özel bir durum değil. Başta İngiltere ve onun geçmişte sömürgesi olan ülkelerde hala soldan trafik ve sağdan direksiyonlu otomobiller kullanılıyor. (İstisnai olarak Japonya’da da trafik soldan akıyor.) Dünya üzerindeki yolların yüzde 28’i nde trafik soldan akıyor. Yine nüfusunun yüzde 34’ü de soldan akan trafikte araçlarını sürüyorlar.
Trafiğin soldan olmasıyla ilgili rivayet ise muhtelif. Slahların sağ elle tutulmasından, Papa’nın 1300 yılında Roma’ya gelecek olan hacıların yolda karmaşa yaratmaması için soldan ilerlemelerini söylemesine, at arabalarında kırbacın sağ elle tutulmasına dek uzanan bir çok teori var. Meraklısı “google” üzerinden ulaşabilir. Konuyu uzatmadan benim gibi sol direksiyon/sağdan trafiğe alışık olup ilk kez sağdan direksiyon otomobil kullanacaklar için deneyimlerimi paylaşayım;
Sol Kol da Artık İşlevsel
Öncelikle uzun bir süre arabanın kapısını karıştıracaksın şoför koltuğu yerine ön yolcu koltuğunun olduğu kapıyı açacaksın ama bir süre sonra geçiyor. Geçmese de çok önemli değil, nasıl olsa direksiyonu yerinde göremeyince yer değiştirmek zorunda kalıyorsun.
Otomatik vites kullanacaksan işin biraz daha kolay. Ama düz vites kullanacaksan vites konumları soldan direksiyon otomobillerle aynı yerde. Sol elle vites değiştirmek ve birinci, ikinci viteslerin sürücü koltuğuna göre uzak tarafta olması ilk başlarda biraz sıkıntı yaratacak. İlk seferlerde 5. Vitesle otomobili kaldırmaya çalışırsan çok da canını sıkma. Camı açıp kapıya yasladığın ve zamanla işlevsiz kalmaya başlayan sol koluna artık çok iş düşüyor. Otomatik vites kullanıyorsan da bir süre sol kolunu nereye koyacağını şaşırıp sudan çıkmış balık gibi kalıyorsun.
Gaz, debriyaj ve fren pedalları ise aynı yerde olduğundan ve aynı ayakları kullandığından bir sıkıntı yaratmıyor. Keza ön camdaki dikiz aynasına sol gözle bakmaya da kısa sürede alışıyorsun.
Geri gitmek istediğinde sağ kolunu arkaya atmaya çalışıp sağdaki cama dirseğini vurma işi de birkaç denemeden sonra düzeliyor.
Yine aynı şekilde silecek ve selektör kolları ters pozisyonda olduğundan sinyal yerine ön camı yıkamak olası.
İlk kullanmaya başladığında sol tarafta kalan kaldırım ve kaldırım kenarına park etmiş arabalarla mesafeyi ayarlamak biraz zor oluyor. Alışkanlıklar nedeniyle, sola çok yanaşabildiğinden, dikkatli olmakta fayda var. Yanınızda biri oturuyorsa sürekli çığlık attığı için kısa sürede alışılabiliyor. Vites değiştirirken de sağ elle direksiyon hakimiyetinde de biraz zorlanabilirsin.
Yılların alışkanlığıyla sürüş yaparken otomobilin müzik tuşlarına dokunmak, torpidoya ulaşmak, sigara içmek, telefon kullanmak gibi hareketleri otomatikleştiren sağ elin şimdi sadece direksiyonu tutmak zorunda.
Bu nedenle alışana kadar sol elle yapman gereken bu aktivitelere biraz ara vermekte fayda var.
Bunları hallettikten sonra eğer gidiş/geliş veya bölünmüş bir yolda gidiyorsan öndeki araçları takip ettiğin için çok bir sıkıntı olmuyor.
Hızlı şeridin sağ şerit olduğunu anlamak ilk başlarda zor olsa da daha az bir zaman alıyor.
Asıl sıkıntı bir sokağa döndüğünde, en tehlikeli bölüm burası, döndüğün zaman yolun ne tarafında kalman gerektiğini ilk başta anlayamıyorsun.
Ben bunu, bir yola saptığımda şoför tarafı yolun ortasında kalacak, sürücü yanı koltuğu ve camı, kaldırıma yakın kalacak şekilde ayarlamaya çalıştım. (Motosiklet kullanıyorsanız ön cama sol tarafı gösteren küçük bir ok “sticker” yapıştırmakta fayda var)
Çemberlere Dikkat!
İkinci en büyük sıkıntılı durum ise göbek, kavşak, Kıbrıslıların çember dediği “roundabout” lar… Problemli gibi görünse de çözümü oldukça kolay. Sağdan gelen herkese yol ver, çünkü yol onların hakkı. Aynı şekilde dönel kavşağa senden önce girmiş herkesi beklemek ve yol vermek zorundasın.
Kısa bir süre kullandıktan sonra insan çok kolay alışıyor ki çok da dert edecek bir şey yok aslında. Hatta insan beyni zaman içerisinde her iki duruma da çok kolay adapte olabiliyor.
Sürekli Kıbrıs/Türkiye arasında gidip geldiğim için hem sol hem sağ direksiyon otomobil kullanmakta artık bir sıkıntı yaşamıyorum.
Kıbrıs’ta Sürücü Olmak
Biraz da yolu düşecekler için Kıbrıs’ta trafik konusunda bilgi vereyim;
- Her şeyden önce Türkiye’ye göre herkes kurallara çok daha fazla uyuyor. Kıbrıs yüzden oldukça güvenli ve medeni.
- Yaya kaldırımı olsun veya olmasın mutlaka yayalara yol vermeyi unutma. Yol onların hakkı ve buna alışıklar. Aynı şekilde gidiş/geliş bir yolda yolun ters tarafına döneceksen sinyal verip durduğunda arkadaki araçlar gayet medenice bekliyor dönebilmeni, karşıdan gelenler de çoğunlukla yavaşlayarak yol veriyorlar.
- Çok acil bir durum olmadığı sürece kornaya basma, arkadan selektör yapıp durma, burada kimse bunları kullanmıyor. En yoğun trafikte bile korna sesi duymadığın ülkelerden birisi burası.
- Dönel kavşaklara geldiğinde veya yol ayrımı olan yerlerde mutlaka döneceğin taraftaki şerikte kal. Herkes öyle yapıyor. Zor durumda kalabilir hatta kaza yapabilirsin.
- Çok ender durumlar dışında devlet radarla gizli gizli tuzak kurmuyor. Tüm Kıbrıs’ta kamera sistemli radarlar var. Tüm radarlar öncesinde de mutlaka uyarı işaretleri var. Hem kamera olduğunu gösteren hem de kaç km. ile gitmen gerektiğini gösteren işaretlere uyarsan ceza da yemezsin.
- Özellikle şehir içlerinde düzenli olarak kontrol var. Ceza yazıldığı için park edilmez yerlere park etmemeye çalış. Yerde sarı çift çizgi varsa kesinlikle park etme. Alışık olmadığın yerlerdeysen mutlaka otoparka bırakmaya çalış.
- Ve bir Akdeniz ülkesi olmasının getirdiği rahatlığı görüp aldanıp asla alkollü araç kullanma.
Meraklısı için not: Turist olarak geldiysen TC ehliyetleri geçerli ve araç kiralayabiliyorsun. Uzun süreli ikametlerde mutlaka Kıbrıs Ehliyeti almak gerekiyor.