Türkiye’de Toplumsal Şiddet Artışının Düşündürdükleri

0
415

Gazetecilerin sabahları yaptıkları ilk iş gündem taraması yapmaktır; ülkede ve dünyada neler olmuş, siyasetteki gelişmeler nedir, haberlere neler yansımış diye genel bir tarama yaparlar. Benim de yaptığım ilk iş budur her sabah; inanın maruz kaldığım negatif haberler o kadar fazla ki ruhum daralıyor.

Darp, cinayet, şiddet, trafik kazası, iş cinayetleri, erkek şiddeti, mülteci sorunu gün geçtikçe artıyor ve her gün istisnasız pek çok vaka karşımıza çıkıyor. İSİG raporuna göre sadece Temmuz ayında en az 182 işçi hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazası yoktur; para babaları daha çok gelir elde etsinler diye görmezden gelinen ihmaller sonucunda meydana gelen cinayetleri vardır.

Her sabah yeni bir zam haberine uyanıyoruz ve halk artık temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz halde. Marketler yüzü asık insanlarla dolu. İstanbul Planlama Ajansı’nın araştırmasına göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre yüzde 63,86 arttı. İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 35 bin 380 lira olarak hesaplandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bu yılsonu için enflasyon tahminini yüzde 22,3’ten yüzde 58’e, 2024 için yüzde 8,8’den yüzde 33’e yükseltti. 2025 yılsonu tahminini ise yüzde 15 olarak belirledi. Banka gıda enflasyonunun bu yılsonunda yüzde 61,5 olacağını öngörüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “kötü gidişin” ancak Mart 2024’ten sonra düzelebileceğini söylüyor.

Doğruluk Payı’na göre, Türkiye’de intihar kelimesinin aranma sıklığına bakıldığında 2004’ten bu yana yükseliş trendinde olduğu görülüyor. Özellikle belli dönemlerde öne çıkan intihar haberleri 2014’ten bu yana kelimenin aranmasını birçok kez tepe noktasına ulaştırmış durumda. İntihar sebebi olarak tespit edilebilen nedenler arasında hastalık ve geçim zorluğu ilk sırada yer alıyor. İntiharın erkeklerde kadınlardan daha sık rastlanan bir olgu olmasının yanında, cinsiyetlere göre sebeplerin oranlarının da farklılaştığını gözlemek mümkün. Örneğin geçim zorluğu erkeklerin intihar sebepleri arasında daha önemli bir yer kaplarken, sebebi bilinen kadın intiharları arasında aile geçimsizliği, geçim zorluğundan daha üst sırada.

İntiharlar yıllara ve eğitim durumuna göre incelendiğinde önemli bir sonuç daha ortaya çıkıyor; son yıllarda yükseköğretim mezunlarının intihar oralarında önemli bir artış yaşandığı gözlemleniyor. 2016 yılında kadın intiharları arasında yükseköğretim mezunlarının oranı %8,6 iken, 2022’de bu oran %12,7’ye, ulaşmış. Erkeklerde ise bu oran %13’ten %16,2’ye ulaşmış. 2000’li yıllardan itibaren 4 seviyesine yükselen kaba intihar hızının 2022’ye dek sürekli bir artış trendine girdiğini söylemek mümkün. Özellikle 2017-2021 aralığında yaşanan 1,04 puanlık artış dikkat çekici. Güncel durumda Türkiye, son 50 yılın en yüksek kaba intihar hızına ulaşmış durumda.

Cinayetten hüküm giyenlerin sayısı 2019 yılında, 2009 yılına göre yüzde 532 arttı. Öldürme fiilinden hapse girenlerin yüzde 98’i, cinsel saldırı suçu işleyenlerin yüzde 99,3’ünü erkekler oluşturuyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2023 Mayıs Veri Raporuna göre Mayıs ayında Türkiye’de 40 kadın cinayeti işlendi, 22 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Raporda, 40 kadından 7’sinin kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle katledildiği görülüyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), son paylaştığı verilerde 2023’ün ilk 3 ayında yurt dışına gitmek isteyen doktor sayısının zirveye ulaştığını açıkladı. TTB, yurt dışında doktorluk yapmak için TTB’den iyi hal belgesine başvuranların sayısının yılın ilk 3 ayında 700’ü bulduğunu duyurdu. Türkiye’den ayrılan doktor sayısı 10 yıl öncesine göre 50 kat arttı. Beyin Göçü Araştırmasına göre 12 bin akademisyen daha iyi şartlara erişmek için Türkiye’yi terk etti.

Son günlerde karşımıza sürekli cinayetlerin, taşlı sopalı kavgaların, taciz iddiasıyla halk tarafından linç edilenlerin, yol kenarında cesedi bulunanların, ev sahibini öldüren kiracıların, kiracısını öldüren ev sahiplerinin, trafikte kavga edenlerin, sokak hayvanlarına karşı şiddettin ve alacak verecek yüzünden işlenen cinayetlerin haberleri çıkıyor. Ekonomik krizin artmasıyla insanların alım gücü azaldıkça bu gibi vakalar daha da artıyor.

İnsanlar gerçekten çok gerginler, öfke patlamaları yaşanıyor ve kimseye bir şey söylenmiyor. Umut Vakfı’na göre, Türkiye’de yaklaşık 36 milyon ruhsatsız silah var. Her gün maalesef en az 10 kişi ölüyor, 20 kişi yaralanıyor. 10 yıl önce cinayet vakalarında yüzde 50 silah kullanılırken, şu anda yüzde 85’inde silah kullanılıyor. 2023 vakalarına göre 211 günde toplam bin 938 vaka var. Bunların içinde bin 200 kişi silahla cinayeti işlemiş. Bunun yaklaşık yüzde 20’si pompalı tüfek veya keleş denilen otomatik silahlarla, geri kalanı da tabancayla işlenmiş.

Türkiye’de toplumsal bir patlamaya doğru hızlı bir gidiş var ve yıllar içinde farklı alanlarda oluşan toplumsal kutuplaşma da bunu körüklüyor. Yargı ve adalet sistemine karşı güvenin kaybolmasıyla birlikte herkes kendi adaletini sağlamanın peşinde artık. Mafya mensupları, adi suçlular, katiller ve tecavüzcüler bir iki yıl yatıp çıkacaklarına güvenerek her türlü suçu pervasızca işliyorlar. Siyasi odakları mafyayla aynı kareye girmesi, azılı suç örgütü liderlerinin “af” ile serbest bırakılması, ekonomik darboğazın halkı birbiriyle alacak verecek yüzünden karşı karşıya getirmesi, mültecilerle yerli halkın sürekli olarak gerginlik yaşaması gibi pek çok olgunun yarattığı şiddet eğilimi endişe verici bir artış trendinde. Maalesef bu durumun düzeleceğine dair ortada hiçbir işaret yok. Ne diyeyim; sakin olup sürekli arkamızı kollamamız icap ediyor artık…