Göçebe Kültür Yeniden… Hobo’lardan Technomad’lara…

0
144

“Yol zamanın bir fonksiyonu değildir.

Hız yolun zamana bölünmüş halidir.

Ivme ve sürtünme katsayısı bizi ilgilendirmez.

Yolda olmak bir hıza sahip olmayı gerektirir,

Aksi durum yolda durmaktır.

Durmak sıkıcıdır.

Yolda durmak yolda olmak anlamına gelmez,

Yolda durmak yolda durmak anlamına gelir.

Yolun bittiği yerde durulmaz

Ya önce durulur ya durulmaz.

Bazen yolun kenarından renksiz duru sular akar.

O sularda balık da vardır.

Yolun yardığı tepelerin biri yeşil toprak biri bej olabilir,

Su aktığı yerin rengine bürünmez,

Ama sana öyle gelebilir,

Ayrıca yol bitmez,

O labirentin duvarıdır.”[1]

Savaş sonrası Amerika’daki ekonomik krizi takiben ortaya çıkan ve edebiyattan sanata, çalışma biçiminden müziğe kültürel anlamda yeni, alışagelmedik ve farklı bir yaşam dinamiğini ortaya çıkaran “Hobo” kültürü, bugün farkında olmasak da hala birçok alanda etkilerini göstermeye devam ediyor. “Hobo” kavramını sömürge döneminin göçebeliğe dayalı zanaatçı kalfalık geleneği ile yine Amerika’ya özgü göçebe yaşam tarzıyla sentezi olarak nitelemek mümkün. 19. Yüzyılda Amerika’da tarım ekonomisinin endüstriyel sisteme dönüşümü sırasında, teknolojik ilerlemeler ve geniş ölçekli girişimlerle bir geçiş dönemi yaşanmaktaydı.  Nüfusun arttığı, kentsel gelişmelerin yaşandığı, batıya doğru coğrafi sınırların açıldığı 1870 ila 1920 yılları arasındaki bu dönem Hobo’ların sayıca en yoğun oldukları döneme denk geliyor. Genişleyen demiryolları ağları iki açıdan önem taşımaktaydı, Hobo’lar hem demiryollarının oluşumunda çalıştılar, iş buldular hem de kendi inşa ettikleri bu yolda hareket kabiliyeti yakaladılar. Demiryollarının yanı sıra, gelişmeye paralel olarak inşaat, maden ve kerestecilik gibi iş kolları da “göçebe” ve geçici iş gücüne ihtiyaç duymaktaydı. Toplumun bir kesimi tarafından güvensizlikle karşılansalar, aylak, avare olarak tanımlansalar da gerçekte Hobo, günlük yaşam standartlarını sağlamak için geçici de olsa çalışmak zorundaydı ve bundan kaçmıyordu.

 “Aylak vakit öldürür ve oturur. Avare vakit öldürür ve yürür. Ama bir hobo hareket eder ve çalışır ve temizdir.”[2]

Yük trenlerine kaçak olarak binerek yolculuk eden, demiryolu çalışanlarının çoğundan destek gören, fakat en önemlisi tartışılmaz ve yazılı olmayan bir kural olarak, kurdukları “network” ile birbirlerine destek olan bu insanlar, farkında olmadan bir yaşam kültürünü de ortaya koydular. Bir Hobo asla bir “serseri” olarak tanımlanmaz, Hobo çalışmaktan kaçmaz, ancak çalışmak onun için geçici, günlük hayatını ve bu yaşam tarzını sürdürebilmesi için bir araçtır, asla amaç olmamıştır. “Bir hobo çalışır ve dolanır, bir avare hayal eder ve dolanır ve bir aylak içer ve dolanır.”[3] Göçebe yaşam tarzını kök salmakla değiştirmek istemez. Gerçek bir Hobo için varılacak nihai bir nokta hiçbir zaman olmamıştır, amaç daima yolda olmaktır. Hobo’lar gerek molalarda, gerek çalıştıkları geçici işlerde gerekse yük treni bekledikleri/değiştirdikleri tren yollarının üzerindeki su depolarında diğer Hobo’lar ile buluşarak deneyimlerini paylaştıkları molalarda sözlü bir hikaye/anlatı ve müzik kültürü geliştirdiler. “Hobo Jugnle” adı verilen bu konaklama yerlerini bir çeşit okul olarak da tanımlamak mümkün. Yaratılan, kimi zaman abartılan, süslenen bu hikâye kültürü bir yandan kendilerini var etmeye çalışmanın bir sonucu diğer yandan ise “sosyal paylaşım” ihtiyacının bir yansımasıydı. Kamp yaptıkları yerlerde kendilerinden sonra gelecek olan Hobo için kimi zaman kuru odun, kimi zaman kibrit, kimi zaman ise giyecek ve yiyecek bıraktılar, gittikleri her yerde kendilerinin de aynı malzemeleri bulabileceklerinden emin olarak. Bir “altkültür” olarak Hobo’luk aynı zamanda ihtiyaçlar doğrultusunda “hoboglyphs” adı verilenkendi işaret dilini de geliştirecekti. Birbirlerini tehlikeden korumak, uyarmak, yiyecek, barınacak yer, su ihtiyaçları için oluşturdukları işaret diliyle birbirlerine notlar bıraktılar.

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan Hobo’lar ve kültürü, ironik olarak teknolojinin daha da gelişmesiyle ortadan kalkmaya başladı. Otomobilin ortaya çıkışı, karayollarının önem kazanması, demiryolu ağlarının daralması, dizel lokomotifin ortaya çıkışı (buharlı trenler su almak için daha çok durup-kalkıyor, yokuşlarda Hobo’ların trenlere binmesine ve/veya atlamasına olanak sağlıyordu) ve refah ekonomisi sayıları bir zamanlar bir milyonun üzerine çıkan Hobo’ların yok olmasına neden olacaktı. Bugün baktığımızda Hobo yapısı gelişmekte olan Amerika’nın bir dönem birçok iş kolunda göçebe işçiler olarak önemli bir açığını kapattığını ve ilerlemenin yapı taşları olduklarını söylemek mümkün.

Hoboluk ve göçebelik aynı zamanda gittiği yere uyum sağlayabilme yetisi, yeni yetenek ve beceriler geliştirebilme kabiliyeti, farklı iş sahalarını deneme, öğrenme ile birleşik bir iş kültürünü gelişitrerek süreci farklılaştırmıştır. “…yeni bir tür, yeni ihtiyaçları karşılayan düzensiz ve kısa süreli işleri ardı ardına kabul etmeye hazır bağımsız göçemen işçiler…”[4]

Hobo kültürüne yabancı olsanız da yukarıdaki paragraflardaki birçok kavram, kültürel yapı, günümüzün yeni kuşağının yaşam ve çalışma şekliyle benzerlikler taşımakta. Gelişen teknoloji, ağ ekonomisi ve ağ sosyolojisi, mobil aygıtların yaygınlık kazanması ve gün geçtikçe gelişmenin “mobil” üzerine yapılandırılması, bulut teknolojileri, global iş yapma biçimleri, proje bazlı işlerin artması, uzaktan iş yönetim aygıtları ve iş kolları, freelance elemanlarla çalışma alışkanlıklarının gelişmesi ile yeni bir “Nomad” (Göçebe) kültürünü doğurmaya çoktan başladı bile.

“Tüm bir modernite boyunca hayata geçirilen kapatılma her yanından zayıflık işaretleri vermektedir. Buna nelerin yol açtığının da çok önemi yoktur: Hippiler, aylaklar, şairler, mihenk taşlarına sahip olmayan gençler ve hatta programlanmış tatil akımlarına yakalanan turistler… Kesin olan bir şey o da “dolaşım”ın yeniden başladığıdır. Düzensiz, hatta kasırgamsı bu dolaşım hiçbir şeyi ve hiç kimseyi olduğu gibi bırakmıyor. Zincirleri ve oluşturulmuş sınırları yerle bir ediyor ve bunu hiçbir alanı ayırmaksızın yapıyor: siyasi, ideolojik, profesyonel, duygusal, kültürel ya da kültsel engeller yıkılıyor. Hiçbir şey bu akışı durduramaz. Hareket ya da kaynaşma tüm kafaları istila ediyor.”[5]

Bir kuşağın daha yeni alıştığı “e” ön eki, artık yerini “m”ye bıraktı bile. Mobile teknolojiler mekân algısını ortadan kaldırıyor. Artık bir yerde olmak için orada olmaya gerek yok. Her an her yerdeyiz ve/veya hiçbir yerde. Her yerdeyken erişilebiliriz, her yerden erişebiliriz. Mobil teknolojilerin ürettiği mobil kültür coğrafya kavramını değiştirdiği gibi aynı paralellikte zaman kavramını da yeniden tanımlıyor. Etkileşim için yer ve zaman kavramları artık ortadan kalkmış durumda. Bir zamanların keskin çizgilerle ayrılmış “sanal” ve “gerçek” kavramları da mobilite ile tekrardan iç içe geçmeye başladı. “Mobil” ağ ile gerçeklik arasında sağlam bir köprü oluşturuyor. İş yapma alışkanlıklarını, eğlenme biçimlerini sosyal yaşamı derinden farklılaştırıyor. Toplumsal birliktelik/işbirliği ve koordinasyona imkân sağlayan mobil teknolojisi, “ağ”ı ve “network”ümüzü yanımızda taşımamızı ve iletişimimizin sürekliliğini sağlıyor. Göçebelik yeniden tanımlanıyor. “Wireless Hacker”lar, “Bluejacking” şimdilik göçebe kültürün yaramaz çocuklarının elinde olsa da mobilite herkes için “free network” ihtiyacını çoktan dayatmaya başladı bile.

“Ölümlülerin sahip olduğu ortak melekeden çok daha gelişkin bir kavrama melekesine sahip,

ulus-ötesi ve göçebe yeni bir insan ırkının ortaya çıktığını ilan ediyorum.”[6]

Yeni kuşak “netizen”ler artık sistemin klişe yapıları içerisinde iş ve kariyer sahibi olmak yerine “göçebe” bir hayat tarzını tercih ediyorlar. “Hobo Jungle”lar artık net üzerinde, sosyal ağlarda iletişim kurarak, deneyimlerini paylaşarak, yine sosyal ağlar üzerinde tıpkı Hobo’ların bir zamanlar yaptığı gibi kendi dillerini, kendi yaşam biçimlerini, kendi jargonlarını oluşturup, kendi işaretlerini bırakarak farklı “komün”ler oluşturmaktalar. “Digital Nomad” ve/veya “Technomad” olarak adlandırılan bu kuşağın öncüleri çoktan “dünya vatandaşı” olmayı başardılar bile.

“Değişiklik arayan adama huzursuzluk virüsü bulaştığında

ve ilerideki yol geniş, düz ve tatlı göründüğünde

kurbanın öncelikle yola çıkmak için kendisine iyi ve geçerli bir sebep bulması gerekir.

Ki bu bir serseri için hiç de zor değildir.”[7]

“Nomadic”ler eş zamanlı olarak hem gerçek dünyada hem de internet üzerinde yaşıyorlar. Cybercafe’lerde, kendilerine ait web sitelerinde, forumlarında bu yaşam tarzını seçenler için her rota için navigasyon, bu rotayı takip etmiş olanların deneyimleri, faydalı bilgiler, iş olanakları, konaklama olanakları vb.yi bulmaları artık mümkün. Evde çalışmakla başlayan bu süreç, şimdi artık kafelere, kütüphanelere, yollara taşmış durumda. Şimdilik “freelance” yazarlar, fotoğrafçılar, “affiliate” pazarlamacılar, web tasarımcıları, program geliştiriciler, yazılımcılar, tasarımcılar gibi bilgi ekonomisi çalışanlarıyla sınırlı gibi görünse de gün geçtikçe kapsama alanını genişletmekte. Mobil Bohemler (Mobo) olarak da tanımlanan bu öncü gruplara her geçen gün hızla farklı iş kollarından yeni bireyler katılmakta. Birbirini destekleyen iki paralel eksende gelişen bu yapıyla gerek teknolojiyi kullanarak net üzerinden ve mekandan bağımsız iş yapmak, gerekse gidilen her mekândaki geçici işleri net üzerinden bulabilmenin getirdiği rahatlık yakın gelecekte sayılarının global ölçekte çok büyük rakamlara ulaşacağının göstergesi. Her geçen gün ucuzlayan teknoloji, yeni kuşağın internet kullanma alışkanlıklarının daha fazla olması, temel teknoloji bilgi çıtasının her geçen gün artması bu yaşam tarzını destekleyen diğer unsurlar.

Yola çıkmaya hazır mısınız?

“Yolculukla ilgili nefret ettiğim tek şey, eve dönüyor olmak”[8]


[1] Kaan Çaydamlı, “Başyazı”

[2] Irwin Godfrey’in “Amerikalı Avare ve Yeraltı Argosu Kitabından” ‘deneyimli bir hobo’nun sözleri, Underground Poetix, Sayı 10

[3] Ben L. Reitman, Underground Poetix, Sayı 10

[4] Allsop, Underground Poetix, Sayı 10

[5] Michel Maffasoli, Göçebelik Üzerine-İnisiyatik Başıboşluk

[6] Frederich Nietzche, Güç İstenci

[7] John Steinbeck, Travels With Charley: In Search of America

[8] Wade T. Wilson

Önceki İçerikA’dan Z’ye Memleket: Yumuşak mı Ge? Eğitim mi Yani?
Sonraki İçerikErdoğan’ın Sözünü Kullandı, Erdoğan’a Hakaretten Ceza Aldı
1966, İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi, Basın-Yayın Yüksek Okulu,Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Radyo ve Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptı ve doktora çalışmasına devam etti, tez aşamasında ayrıldı. 1984-1989 yılları arasında, bir yandan okurken bir yandan Toros Mühendislik şirketinde İthalat ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. , yine aynı yıllar arasında UNESCO’ya bağlı, kar amacı gütmeyen uluslararası programlara sahip “The Experiment In International Living in Turkey”de Program Koordinatörlüğü görevini yürüttü. 1991 yılında Şeker Sigorta’da Reorganizasyon, Pazarlama ve Reklam Müdürü olarak mesleki kariyerine başladı. 1993 yılında Oyak Sigorta’da Reklam Müdürü olarak görev aldı. Dream Design Factory’de 7 yıl Genel Koordinatörlük, (dDf'teki son 3 yılında dDf’nin yan kuruluşu olan dda, Dream Design Advertising’de Müşteri İlişkileri Direktörlüğü) Capital Events’de 2 yıl Genel Koordinatörlük görevlerinde bulundu. 2003 yılında X-event’in kurucu ortaklarından biri olarak, şirketinin genel koordinatörlük görevini üstlendi. 2005-14 yılları arasında Farkyeri Reklam Ajansının Kurucu Ortakları arasında yer aldı. Ulusal ve uluslararası müşteriler için yüzlerce başarılı projeyi hayata geçirdi.Reklamcılık ve Etkinlik Yönetimi alanlarında bir çok ödül aldı. İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği Genel Koordinatör olarak görev yaptı. Çeşitli kitap projelerine katkıda bulundu, çeşitli dergi ve gazetelerde yazı, araştırma ve makaleleri yayınlandı. Halen bir çok ajans ve markaya danışmanlık vermektedir. TTNet'in "Yaratıcıya Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek" projesinin eğitmenlerinden oldu. 2006-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi, Reklamcılık Bölümü’nde, “Etkinlik Yönetimi” dersleri verdi. Fenerbahçe Kulübü, Yüksek Divan Kurulu Üyesidir Specialties: Advertising, Event Management and Marketing, Special Project

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz