1970-71 yılları arasında Ford tarafından üretilen Torino’nun devamı ve güncellemesi olan “Gran Torino”yu otomobille çok ilgisi olmayanlar bile “Starsky&Hutch” dizisi, “Hızlı ve Öfkeli” ve 2008 yılı yapımı, Clint Eastwood’un yönettiği ve oynadığı ustalık eseri “Gran Torino” filminden hatırlayacaklardır.
Amerikan “Muscle Car” kategorisinde “Gran Torino”yu rakiplerinden oldukça sade, yontulmamış bir estetiğe sahip iri gövdesiyle hemen ayırt etmek mümkündür. Her açıdan Amerikalıyım, Detroit’liyim, güçlüyüm, Amerikan “Old School” bir otomobil denilince ilk ben akla gelirim diye bağırmaktadır. Her zaman gündelik kullanım için değil yüksek performans için tercih edilen bir otomobilden bahsediyoruz.
1972 yılında Torino temel seri olarak hayatını sürdürmeye devam etse de Torino 500’ün adı “Gran Torino” olarak değiştirildi. 1975-76 Torino’lar “Spelling-Goldberg Productions”ın popüler Tv dizisi “Starsky &Hutch”ta kullanılana dek çok da ilgi çekmemişti. Yapımcıların ana karakterlerin kullanacağı gösterişli, güçlü bir otomobile ihtiyaçları vardı ve bu ihtiyacı parlak, kırmızı, iki kapılı bir “Gran Torino” ile çözdüler. Torino’nun sade görüntüsünü abartmak için beyaz şerit, özel jantlar, öne eğim vermek için hava yastıkları ve kalın arka lastikler eklendi. Diziyle birlikte otomobil o kadar beğenildi ki Ford diziye özel 1000 adet özel “Gran Torino” üreterek piyasaya sundu. Artık çok nadir bulunabilen bu araçlar koleksiyonerler için bir hazine değeri taşımaktadır.
2008 yılı yapımı “Gran Torino” filminde Cilint Eastwood’un canlandırdığı Walt karakterine otomobil olarak bir “Gran Torino” seçilmesi tesadüf değil. Filmde Walt’ın hiç kullanmadığı ama günlük bakımlarını yapıp özenle temizlediği, garajda yepyeni duran 1972 “Gran Torino”su erkeklik ve Amerikalı olma gururunun bir simgesidir ve aynı zamanda güçlü motoru ve kaslı tasarımıyla Walt’ın güçlü duruşuna gönderme yapılır. Zamanında bir Ford işçisi olarak montaj bantında üretiminde yer aldığı araba aynı zamanda Amerikan estetiğinin ve beygir gücüyle güçlü olmanın simgesi olarak verilmekte. Japon ve Avrupa otomobillerinin piyasayı domine etmesi sonucunda Detroit otomotiv endüstrisinin yara alması, fabrikaların kapanması, sanayisizleşmenin getirdiği işsizlik sonucu Walt’un oturduğu mahallenin ve çevresinin demografik yapısını değiştirirken, Walt ve Walt gibi diğer işçi sınıfı sakinlerinin alışageldikleri ve kendilerini özdeşleştirdikleri, gurur duydukları eski Amerikan kültürünün son objesi olarak “Gran Torino”ya ve benzer kültürel ikonlara sahip çıkarak tutunmaya çalıştıklarının bir göstergesi. Bu yönleriyle filmde “Gran Torino” Walt’ın vatanseverliğine ve eski moda inançlara sahip olmasına vurguda bulunurken modern dünyaya uyum sağlamayı reddetmesinin de bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Walt’ın Asyalı komşusu Thao’ya kız arkadaşı Youa ile buluşacağı zaman “Gran Torino”yu ödünç olarak vermesi otomobili “erkekliğe” geçişin önemli bir simgesi haline getirmektedir.
Filmde simgesel olarak yer alan “Gran Torino” değişen sosyal yaşam ve “modernleşme” ile birlikte Walt’ın alışık olduğu ve kaybettiğini düşündüğü klasik aile yapısı ve kültürüne de vurgu yapmaktadır. Walt’ın en değerli varlığı olan “Gran Torino”nun miras olarak oğullarına veya torunlarına geçmesi gerekmekteyken, Walt’ın yalnızlığı seçerek, bu birbirinden kopuk, maddiyat temelli yeni dünyada torunu Ashley Walt’un ölümünden sonra arabasına sahip olmak istediğini söylerken ki duyarsızlığı ve otomobili sahip olduğu değerleri anlamadan, yadsıyarak sadece bir gösteriş aracı olarak görmesinden dolayı, Wayt otomobilini Asyalı komşusunun çocuğu Thao’ya bırakacaktır.
“Gran Torino”nun en karakteristik özelliği ön tarafındaki “yumurta sepeti” şeklindeki oval radyatör ızgarasıdır. Bu ızgaranın her iki yanında yer farların krom çerçeveleri, krom kaplı tamponları, önden arkaya uzanan özel şeritleri, özel jantları, tamponda yer alan “Gran Torino” amblemi onu normal Torino’lardan ayıran en önemli özellikleridir. Orta segment Torino 500, Gran Torino olurken, Torino Brougham, Gran Torino için isteğe bağlı bir paket haline getirildi ve Torino GT, Gran Torino Sport oldu.
O zamanlar Torino serisi, Ford serisinde Mustang’in üzerinde yer alıyordu. NASCAR’da da adından oldukça söz ettirecek ve 60’ların sonunda piyasaya çıkan Dodge Charger serisini silip süpürecekti. Torino dokuz yıl boyunca 27 yarış galibiyeti ve 26 pol pozisyonu elde etti. Dikkat çekici bir şekilde, ’68 ve ’69’da Ford Torino’lar genel seride birinci sırayı aldı ve iki yıl üst üste NASCAR şampiyonu unvanını kazandı.
Başlangıçtı Ford’un Fairlane modelinin yerini alması için üst düzey bir otomobil olarak tasarlanan Torino, 1968’de gösterişli bir spor sedan olarak tanıtıldı, ancak Ford, Torino’nun ekonomik versiyonu olarak Fairlane modelini birkaç yıl daha piyasada tutacaktı. Torino yeni tasarlanmış tekerleklerle, gösterişli kaplamaların eşlik ettiği güçlü bir Cobra V8 motora sahipti ve bir anda oldukça popüler oldu. Fairline’nın üretimi durdurulduktan sonra Torino lüks ve gücü birleştiren yegane araç olarak artık piyasayı domine ediyordu. Torino GT farklı estetik özelliklere sahip, üst düzey bir Torino modeli olarak lanse edildi. Zaman içerisinde hem genişlik hem uzunluk olarak büyüdü, yere yaklaştı. Opsiyonel motor olarak Cobra Jet, Super Cobra Jet ve 429 Thunder Jet’ler aracı çok daha güçlü hale getiriyordu. 1970 yılında Ford Torino GT Amerika’nın otomobil endüstrisinde en prestijli ödüllerinden biri olan “ Motor Trend Car of the Year” ödülünü kazandı. Bu ödül; tasarımda yenilik, mühendislik mükemmelliği, güvenlik, performans, yakıt verimliliği ve tüketicilere değer sağlayan araçlara verilmekteydi ve bu bağlamda Torino’nun olağanüstü ve benzersiz bir otomobil olduğunu kanıtladı.
1972’de Torino, GT modelinin yerine Gran Torino Sport’un değiştirilmesiyle bir başka büyük değişiklik daha gördü. Torino, yeni bir ön görünümle bir kez daha yeniden tasarlandı, önceki versiyonlarda mevcut olan Cabrio seçeneğini ortadan kaldırdı ve lüks iç kaplamaların tanıtımını yaptı. Aynı sıralarda, emisyonları düşürme baskısı ve tüketicilerin daha güvenli ve daha pratik otomobillere yönelik baskısı, Ford’un çarpışma koruması için gövdeye daha fazla metal pompalamasına ve emisyonları sınırlayacak şekilde motorda değişiklik yapmasına neden oldu. Bu, ’72 Gran Torino Sport’u önceki modellere göre daha ağır ve motorunu biraz daha az güçlü hale getirdi. Buna rağmen Gran Torino Sport o dönemde piyasadaki en yüksek güçlü otomobillerden biri olmayı sürdürdü. Gran Torino Sport yalnızca 1972-73 yılları arasında üretilmesine rağmen efsane olmayı başarabildi ve klasik otomobil tutkunlarının gözdesi haline geldi.
Filmde yer alan 1972 “Gran Torino”nun 351 kübik inçlik Kobra Jet motoru 266 beygir üretebiliyor. Agresif tasarımı, sağlam motor seçenekleri ve Amerikan otomotiv tarihindeki önemli rolüyle beğenilen “Gran Torino”, Amerikan gururunu, işçiliğini ve dayanıklılığının ikonu haline gelmiştir.
Not: Filmin gösterime girmesinden sonra Clint Eastwood otomobili satın almış ve daha sonra Warner Bross müzesine hediye etmişti. Monett, Missouri’den Dave Beckett, “Gran Torino” filmini izlerken filmde gösterilen aracın kendi ilk otomobili , 1972 Gran Torino Sport olduğunu fark etti. Arabanın geçmişini doğrulamak için önceki sahibi Jim Craig ile temasa geçti. Beckett’in sahibi olduğu dönemde arabanın tavanı yeşil vinil olmasına rağmen Craig onu siyah tavanla restore etmişti. Warner Bros Stüdyolarını ziyarete giden Beckett’in yanında götürdüğü ve yıllardır sakladığı yedek anahtar ise şaşırtıcı şekilde hala çalışıyordu.