Yaş Elli Beş, Yolun Neresi Eder?

0
193

“Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün” der Cahit Sıtkı Tarancı, peki hayat kaç ortalı bir defter?

Ya yanlış yapıp karaladığımız sayfalar ya yırtıp kopardığımız sayfalar çıktığında?

Ya boş bıraktığımız sayfaları hesaba kattığımızda?

Ya sıkıntıdan karaladığımız kenar süslerini hesaptan düştüğümüzde?

Yaş elli beş, yolun neresi ediyor?

Hesap karışsa da farklı bileşenlerle bakınca gerçek olan şu ki her halükârda sona daha yakın olduğu kesin. Kişiden kişiye değişse ve kesin bir yaş sınırı olmasa da belli bir noktada hayatın yaşlılık serüvenine ilk adımı atıyorsunuz. Gri bir alan burası ne yaşlısın ne değisin, ince bir çizgi, bir ayağın bir tarafta diğeri öbür tarafta… Gelinen bu nokta kimi zaman moral bozucu olsa da hayata eğlenceli bir taraftan bakıyorsan oldukça komik de…

Üstelik bu tanımlanamamış alanda olup, durumu işine geldiği gibi kullanmak da işin en keyifli bölümünü oluşturuyor.

Hadi o zaman bu gri alana hazır mısınız? Geldiniz mi? Eşikte misiniz? Anlamak için bir test yapalım:

Yaşlılığa giriş testi;

Kulaklarınızda ve burunlarınızda vahşi ve hızlı büyüyen kıllar isyan bayrağı açarak özgürlüklerini ilan etmeye başladıysa ve traş makinesi yerine yapı marketlerden çim biçme makinesi bakmaya başladıysanız,

Sohbetleri dönüp dolaştırıp anılarınıza getiriyor ve karşınızdakiler esnemeye başlasalar bile görmezden geliyorsanız,

Karşınızdakiler bir şey anlatırken siz esneyip duruyorsanız ve bunu artık kendinizde bir hak olarak görmeye başladıysanız,

Online form doldururken doğum tarihinizi bulmak için aşağıya doğru kaydırırken hayatınız film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyorsa ve bu film uzun metrajlıysa,

Unutkanlık başladıysa,

Unutkanlığı dert etmeyip keyfini çıkarmaya başladıysanız unutkanlık güzel bir şey. İşinize geldiğinde unutmuş gibi yapıp, yaşlılık gibi sağlam bir bahanenin arkasına saklanmak ise muhteşem ötesi!

Çocuklar müzik dinlerken “şunu biraz kısar mısın rica etsem” demeye başladıysanız,

Televizyonda film seyretmeye kalktığınızda çocuklar “baba biraz kıssana şunun sesini” demeye başladıya,

Testisleriniz ile yerçekimini kanıtlayabiliyorsanız,

Ölümü daha çok düşünmeye başladıysanız,

Çabuk yoruluyorsanız, işinize gelince yorulmuş gibi yapabilmenin tadına vardıysanız,

Öğlenleri şekerleme yapmaya başladıysanız,

Çok fazla cenaze haberi almaya başladıysanız,

Apartmanda gürültü yapanlara ilk müdahale ekibine katıldıysanız,

Yakın gözlüğü takmaya başladıysanız,

Kendi kendinize konuşmaya başladıysanız ve bu konuşma monolog şeklinde bir söylenme haliyse,

“Şunu biraz kısar mısın” dediğinizde çocuklar müziğin sesini kısmazsa hemen sinirleniyorsanız,

Ota, boka gözünüz dolmaya başladıysa,

Yakın gözlüğünüzü bulamıyorsanız,

Amca, teyze diye çağrılmaya başladıysanız ve buna sinirleniyorsanız,

Bu yazının başlığını görünce merak edip hemen okumaya başladıysanız,

“Gençler”, “çocuklar” diye söze başlıyorsanız,

Nasihat vermeye başladıysanız,

Eskiden buralar hep dutluksa,

Her şeyden şikayet etmeye başladıysanız ve bunu yüksek sesle yapmaktan kendinizi alıkoyamıyorsanız,

İlaç dolabındaki ilaç sayıları artmaya başladıysa, daha da kötüsü bir sepet veya torba ile oturma odasında koltuğun yanında durmaya başladıysa,

Dikkat etmeseniz de yediğinize içtiğinize dikkat etmeye çalışıyor gibi yapıyorsanız,

Sigara içmenize daha çok karışıyorlarsa,

Doktora gittiğinizde doktor bir soru sorunca sizin yerinize yanınızdakiler cevap vermeye başladıysa,

Eskiden hevesle yaptığınız şeylere üşeniyorsanız,

Çorap ve ayakkabılarınızı oturarak giymeye başladıysanız,

Daha sık tuvalete gidiyorsanız,

Hırka artık günlük kıyafetiniz olduysa,

Yaşlandığınızı dile getirmeye başladıysanız,

Bir kafede cep telefonunuza burnunuz ekrana değecek şekilde yakın gözlüklerinizle bakarken sevimli gözüküyorsanız,

Çocuklar dışarı çıkarken “sırtına bir şey al, hava esiyor” demeye başladıysanız,

Yaşlılıkla ilgili yazı yazmaya başladıysanız,

Çocuklar dışarı çıkarken “sırtına bir şey al hava esiyor” dediğinizde Ağustos ayı ve dışarısı 43 derece ise,

Eskiden seyrettiğiniz futbolcular artık teknik direktör olduysa,

AKP’den önce iktidarda olan bir parti döneminde yaşadıysanız,

Kulaklarınız artık iyi duymuyorsa, duysanız da duymazlıktan gelebilmenin keyfini çıkarmaya başladıysanız,

Kalabalık bir grup içinde insanlar sohbet ederken oturduğunuz yerde rahatça uyumaya başladıysanız,

Arabayı park ettikten sonra etrafında bir tur dolanıp bakıyorsanız,

Akşam geç vakit uzağa park ettiğiniz arabayı alıp evin önünde boşalan yere park ediyorsanız,

Kimin evi asansörlü, kimin evine kaç merdivenle çıkılıyor hatırlamaya başladıysanız,

Telefonda veya bir sohbette artık bağıra bağıra konuşmaya başladıysanız,

“Emekli maaşı” lafını geçince duymayan kulaklarınız duymaya başlıyor, “Emekli maaşı” yazısı görünce görmeyen gözleriniz görmeye başlıyorsa,

Sık sık hava durumuna bakıyorsanız, günlük konuşmalarınız arasına hava durumuyla ilgili cümleler eklemeye başladıysanız,

Google geçmişinizde hastalıklar ile ilgili aramalar yoğunluktaysa,

Alıngan olduysanız, kapris yapmanın keyfine vardıysanız,

Evde daha çok vakit geçirmeye başladıysanız,

Yaslanmanın yaşlanmak belirtisi olduğunun farkındaysanız, bir yerde beklerken mutlaka bir yere yaslanıyorsanız,

Evde tansiyon aleti varsa ve annenizin veya babanızın değilse,

Cep telefonunu baş parmak yerine işaret parmağıyla kullanıyorsanız,

Aracınızda sürücü koltuğunun üzerinde yastık varsa,

Oy vermeye karga bokunu yemeden gitmeye başladıysanız,

Bitkilerle konuşmaya başladıysanız,

Bitkiler de sizle konuşmaya başladıysa,

Gözünüz toprağa bakmaya başladıysa, mezar yeri değil şehirden uzakta arsa…

Uzun uzun duvara bakıyorsanız,

Soda tüketiminiz arttıysa

Oturduğunuz yerden kalkarken ellerinizi dizinize koymaya başladıysanız,

Bir yere oturduğunuzda garson gelince siparişten önce “önce bir soluklanayım” diyorsanız,

Virginia Woolf’un da dediği gibi “artık istediğiniz gibi yaşayabiliyorsanız”

Kendinizi bilge zannedip aslında boş ve çok konuşuyorsanız,

Duvar da uzun uzun size bakıyorsa,

Kaçta yatarsanız yatın, sabahın köründe uyanıyorsanız,

Her konuda nicelik yerine nitelik daha çok önem kazanmaya başladıysa,

Yeni bir dövme yaptırmak istediğinizde önce yatırım maliyet hesabı yapıp, birkaç sene için değmez diyerek vazgeçiyorsanız,

Kulübe hoş geldiniz…

Aklınızın bir köşesinde olsun, herhangi bir şeye hala heyecan duyuyorsanız, heyacanınızı kaybetmediğiniz sürece hala gençsiniz; yukarıdaki emareleri boş verin, boktan olanlarıyla zaten yaşamayı öğreneceksiniz, bazılarını avantaja çevireceksiniz, kimisi çok eğlenceli gelecek eğer kendinizle dalga geçmeyi seviyorsanız…

Ve asla unutmayın: Ne kadar yaşadığınız önemli değil, nasıl yaşadığınız önemli olan…