Eskilerin “nev’i şahsına münhasır” dedikleri, kendine özgü bir duruşu, tarzı olan, göz kamaştırıcı bir sanat kariyerine sahip adamlardan biri Doğan Duru. Soğuk, mesafeli ve hırçın imajı kendi deyimiyle “tamamen tipinden” kaynaklansa da dışarıya sızan ısı ve ışık, içerilerde bir yerlerde hayli tutkulu, devrimci ruhlu bir adamın olduğunu fısıldıyor bize. Şarkılarından ve paylaşımlarından anlayabildiğimiz huzursuz, bir o kadar fütursuz ama dupduru bir adam… Fazlasıyla ciddi görünümlü ama sanki azıcık yaklaşılmasına izin verse çok eğlenceli bir adam olduğu hissini de veriyor… Ama tabii yaklaştırırsa, yaklaşabilirseniz… Popüler olma derdi yok fakat sözünü olabildiğince fazla insana duyurma isteğini de gizlemiyor. Çünkü söyleyecek sözü, dünyayla kavgası var.
1996’da kardeşi Güneş Duru, Berke Hatipoğlu ve İlke Hatipoğlu ile birlikte kurduğu Redd, 2014’te Hatipoğlu kardeşlerin ayrılmasıyla birlikte yoluna Berke Özgümüş’le devam etti. Ülkede ve dünyada olup bitenlere kayıtsız kalamamaları Redd’i, üyelerini ve müziğini politik bir hatta taşıyor. Van depreminden Hrant Dink anmasına, tutuklu gazetecilerle dayanışmaya, pek çok konuda inisiyatif almaktan, açık tutum sergilemekten kaçınmıyor Redd. Çoğu sanatçı belirgin bir politik duruş sergilemekten, en azından adının belirli bir siyasi parti ile birlikte anılmasından kaçınırken Doğan Duru Türkiye İşçi Partisi üyeliğini paylaşmaktan geri durmuyor. Bunu da örgütlü mücadeleye olan inancına bağlıyor ve herkesi örgütlü demokratik mücadeleye davet ediyor.
Kendisiyle yapılmış söyleşilerden öğrendiğim kadarıyla müziği bir yaşam biçimine dönüştürmesi, kendi deyimiyle “gecikmiş biçimde”, ancak 18 yaşından sonra gerçekleşmiş Doğan Duru’nun. “Gecikmeseydi” ne olurdu bilinmez ama o “gecikmiş haliyle” İstanbul Devlet Konservatuarı Opera Bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra aldığı özel bir davetle İtalya’ya gitmiş ve 2002’ye kadar İtalya’da sürdürmüş opera serüvenini. Özgür ruhu, 2002 de girdiği İstanbul Operasındaki yapıya uzun süre katlanabilmesine imkân tanımamış. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde Sanat Eleştirisi, Müzik ve Sahne Sanatları Bölümünde de bir yüksek lisans tamamladıktan sonra bir dönem Sabancı Üniversitesi’nde şan dersleri vermiş. Anlaşılacağı üzere akademik açlığı ile de farklı bir müzisyen tiplemesi çiziyor Doğan Duru.
Yıllar önce politik bir kampanya için sevgili Metin Karaşahin ve Ezel Akay’ın bir araya getirdiği küçük bir çalışma grubunda tanıdığım Güneş ve Doğan Duru’yu o günden beri dikkatle izliyorum. Müzikle ilgim “fazlasıyla sıradan bir dinleyici” vasatlığında olduğundan, Doğan Duru ile sohbetim de elbette haddimi aşacağım müzik odaklı bir sohbet olmayacak.
Hadi alın çayınızı kahvenizi, gelin yamacımıza… Biz Doğan Duru ile sohbete başlıyoruz… Ve biliyorsunuz, Reportare metinlerindeki kırmızı linkler sohbette yeni kapılar açar… 🙂
Sinan Dirlik, 21 Mayıs 2021
Fotoğraflar: Doğan Duru Arşivi