Altay Öktem

0
227

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Bir bibliyoman mısınız yoksa iyi bir okur musunuz? Bu e-postayı aldıysanız zaten sizi iyi bir okur olarak kabul etmişiz demektir 🙂 Bu iki kavramı nasıl tanımlarsınız?

Altay Öktem: Bibliyoman olmamak için çaba harcayan iyi bir okur olduğumu söyleyebilirim. Kitap dahil, herhangi bir şeyi takıntı haline getirmenin, her türlü obsesif davranış biçiminin insanın hayat kalitesini düşürdüğünü, düşünce dahil olmak üzere, özgürlüklerinin çoğunu kısıtladığını düşünüyorum. Açıkçası, kitaplar hayatımın tam merkezinde yer alıyor ama hiç biri bir fetiş nesnesi değil benim için.  

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Sahip olduğunuz kitaplar sizin için bir kitaplık mı yoksa bir kütüphane mi? Ayrımı nerede koyuyorsunuz? Yaklaşık kaç adet kitabınız var?

Altay Öktem: Kitaplıkla kütüphane arasındaki anlam farkını önemsemeden, alışkanlık olarak, kütüphane diye adlandırıyorum. Benim için asıl önemlisi, kitapların evin başka alanlarını ele geçirmeye kalkmamaları. Bunun için özel bir çaba harcıyorum ama çoğu zaman başarılı olamıyorum. Her yere sızıyorlar. Sayıyı çoğaltmamaya çalışsam da, üç -dört bin civarında kitap olduğunu sanıyorum ve gün geçtikçe çoğalıyorlar.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Okumaya ve kitaplara ilginizi gerçek anlamda etkileyen biri ya da birileri oldu mu?

Altay Öktem: Kimse olmadı. Sadece, küçük yaşlarda içine düştüğüm boğucu bir ortam, kitap okumaya çok düşkün olmadığım halde, beni aralıksız okumaya sürükledi. Yetmişlerin sonunda, Kuleli Askeri Lisesi’ne girmiştim. Militarist yapıya uyum sağlayamadığım için, kendime, kitaplardan yola çıkarak oluşturduğum bir hayal dünyası kurdum. Okulun, klasikler başta olmak üzere, dünya ve Türk edebiyatının önemli yapıtlarını içeren geniş bir kütüphanesi vardı. Zaman içinde, sadece bana kalan vakitlerde değil, ders esnasında bile aralıksız kitap okumaya başladım. Sonra okumak, bu yaşıma dek süregelen güçlü bir alışkanlığa dönüştü.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Her kitabın yolculuğu ilginçtir. Kütüphanenize geliş hikayesi sizin açınızdan ilginç, enteresan bir kitabınız var mı?

Altay Öktem: Geliş hikâyesi ilginç olan, hafızamda yer etmiş bir kitap yok. Ancak, uzun yıllardır elimi sürmediğim bir kitabı elime aldığımda, aniden anılarımın canlandığına çok şahit oldum. Bir anda o kitabı satın aldığım gün, kitabı okurken hissettiklerim ya da kitap üzerine konuştuğum, tartıştığım kişiler zihnimde saklandıkları yerden çıkıyorlar. O zaman kitabı okumaya devam edemiyorum, anılara dalıp gidiyorum.  

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitap alırken hangi kriterlere göre hareket ediyorsunuz? Konu mu, yazar mı, yayınevi mi, baskı kalitesi mi, çeviriyse çevirmenin ismi mi sizi o kitabı edinmeye yöneltir?

Altay Öktem: Aslında hepsi. Belli türlerde yayınlanan kitapları, elimden geldiğince eksiksiz okumaya çalışıyorum. Bazı yazarlar için de aynı şey geçerli. Yayınevi de önemli bir kriter. Kimi yayınevlerinin kitaplarını gözüm kapalı alırken kimi yayınevlerinin kitaplarını, ince eleyip sık dokuyarak alırım. Yayınladıkları kitaplar, baskı kalitesi, çevirilerin niteliği, olumlu ya da olumsuz bir önyargı oluşturuyor zaman içinde. Bu tarz önyargıların değerli olduğunu düşünüyorum. Çevirmenlere de dikkat ediyorum elbette. Bazı çevirmenler var ki, çevirdikleri her kitabı, ilgi alanıma çok girmese bile almaya çalışıyorum.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kıskandığınız kütüphaneler var mı?

Altay Öktem: Kıskandığım kütüphane yok. Daha kapsamlı, daha geniş ya da daha değerli kitapların bulunduğu bir kütüphane hayali kurmadım hiç. Kitaplar yararlandığım, olmazsa olmaz olarak gördüğüm ancak bana kattıkları değer oranında benim de değer verdiğim nesneler sadece. 

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Henüz kütüphanenizde olmayan ve belki hiçbir zaman olamayacak ama bir gün mutlaka olsun diye hayalini kurduğunuz kitaplar var mı?

Altay Öktem: Abdül AlHazret’in Necronomicon adlı kitabının orijinalinin kütüphanemde olmasını isterdim. Tabii, gerçekten varsa böyle bir kitap.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Elbette her kitap değerlidir ama kütüphanenizde “yangında ilk kurtarılacak kitaplar” hangileri? Neden?

Altay Öktem: Şiir kitaplarının ilk baskıları. Özellikle eski dönemlerde basılmış, şiirimizin önemli ustalarının kitaplarının ilk baskıları.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Arzu nesnesi olarak baktığınız kitaplarınız hangileri?

Altay Öktem: Yeni aldığım, özellikle de okumak için can attığım her kitap, okuyana kadar arzu nesnesidir benim için. Bazen kitaptan ayrılamadığım için çok önemli işlerimi ertelediğim bile oluyor.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitap verme konusunda cömert biri misiniz? Zaman zaman kütüphanenizi hafifletmek için ayıklama yapıyor musunuz? Kriterleriniz neler?

Altay Öktem: Yalnızca, belli bir konuda araştırma yapıyorsam, o konudaki kitapları ve ileride okumak için ayırdığım kitapları çok yakın olduğum kişilere bile vermem. Onun dışında, kitap verme konusunda cömertimdir. Kütüphanemi hafifletmek de en zevk aldığım şeylerden biri ancak işe ne kadar kararlı başlarsam başlayayım, elden çıkarmam gerektiğini düşündüğüm halde kıyamadığım birçok kitap oluyor. Sonuçta, ayıkladığım beş on kitap da kütüphaneyi rahatlatmıyor. Küçücük bir boş alan bile yaratmıyor.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Hiç kitap çaldınız mı?

Altay Öktem: Gençliğimde bir kez kitap çalmaya yeltendim, beceremedim. Tezgahtar kibarca montumun içindeki kitabı vermemi istedi, hiçbir tepki göstermeden, verdiğim kitabı alıp rafa koydu. Öylesine utanmıştım ki… Bir daha hiç denemedim bunu.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitaplarınızı hangi dizine göre yerleştiriyorsunuz? Yayınevi? Yazar? Konu vb.

Altay Öktem: Konuya göre dizmeye çalışıyorum. Şiir, roman, öykü, felsefe, tarih gibi.. Bir de, ilgi alanlarım çeşitli olduğu için, yeraltı edebiyatı, gotik, bilimkurgu gibi bölümler de var kütüphanemde. Buna rağmen karıştıkları, birbirlerinin yerini işgal ettikleri oluyor. O zaman kâbus. Kütüphanede kitap aramak, hayatımdaki en zorlayıcı işlerden biri.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Siz göçtükten sonra kütüphaneniz için şimdiden hazırladığınız bir plan var mı?

Altay Öktem: Yok. Hiç düşünmediğim bir konu bu. Herhangi bir yere bağışlanabilir ya da bir sahafa verilebilir. Kitaplara gereğinden fazla önem atfetmediğim, sahibinin kimliğinin bir parçası olarak görmediğim için, benden sonra dağıtılması, atılması, satılması pek bir şey değiştirmez. İmzalı kitapların bir önemi olabilir belki, ama onlara ayrı bir raf ayırmadığım için, hangileri imzalı, arasam şu anda ben bile bulamam.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitap okuma ritüelleriniz var mıdır? Her yerde okurum, akşamları okurum, okurken müzik dinlerim vb.

Altay Öktem: Her yerde okurum. Evde, otobüste, bankta, gürültülü ya da sessiz bir ortamda, fark etmez. Gece ya da gündüz olması da okuma pratiği açısından bir şey değiştirmiyor. Sadece kuramsal kitapları ve şiiri sessiz bir ortamda okumam gerekir. Müzik bile dinleyemem okurken.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitap okurken altını çizer veya sayfa kenarlarına not alır mısınız? Kartoteks kullanır veya bir deftere not alır mısınız?

Altay Öktem: Evet, altını çizer, sayfa kenarlarına not alırım. Defter çok nadir kullanıyorum. İlgimi çeken, herhangi bir yazımda kaynak olarak kullanabileceğimi düşündüğüm bölümler varsa, onları deftere yazmayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyorum ama bu konuda pek başarılı olduğumu söyleyemem. Çok az not var defterlerimde. Genellikle kitap üzerinde notlar alırım, özel işaretler koyarım ancak lazım olduğunda, hangi konu için hangi kitabı işaretlediğimi unuttuğumdan, bulmak için çok fazla kitap karıştırdığım, çok zaman harcadığım olur.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitap okurken kaldığınız yeri işaretlemek için ayraç mı kullanırsınız yoksa sayfa ucunu katlar mısınız?

Altay Öktem: Mümkün olduğunca ayraç kullanırım ancak o anda yanımda ayraç yoksa, kalkıp ayraç bulmaya çalışmam, sayfayı kıvırırım.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kitabın size ait olduğunu gösteren özel işaretler, belirticiler kullanır mısınız? Size özel bir Exlibris’iniz var mı?

Altay Öktem: Exlibris’im yok. Kitaplara karşı yoğun bir sahiplenme duygusu hissetmediğimden, bana ait olduğunu gösteren özel bir işaret de kullanmıyorum.  Okumaya ilk başladığım yıllarda, kitabın ön sayfasına nereden aldığımı ve aldığım tarihi yazardım. Kısa sürede bıraktım. Beş on kitabın varsa bu anlamlı olabilir. Binlerce kitaba bu tür ayrıntıları yazmak gereksiz geldi sonra.

Ulvi Yaman / Halil Duranay: Kütüphanenizde kitap dışında sizin için özel bir anlam taşıyan obje veya objeler var mı? Neler ve neden?

Altay Öktem: Benim için önemli olan bazı nesneleri kütüphaneme koyuyorum. Mesela kurşunkaleme yok meraklıyım ve genelde notlarımı kurşunkalemle alırım. Yurtdışından aldığım dev bir kurşunkalemi kütüphanemde, kitaplarımın arasında tutuyorum ve nadiren kullanıyorum. Hem kuzgunu hem de The Crow filmini saplantılı biçimde sevdiğim için, Crow’u simgeleyen figür de kütüphanemde duruyor. Tarihi bir kama, Almanya’daki bir bit pazarında bulduğum, 1800’lü yıllara ait bir piştov da kitaplara çok yakıştığını düşündüğüm için, kütüphanemde yer alıyor. Kütüphanem cam kapaklı olduğu için, dış kapağına da bazı objeleri asabiliyorum. Cadılar, periler ve diğer felaket tellalları mesela…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz