Ulvi Yaman – Halil Duranay: Bir bibliyoman mısınız yoksa iyi bir okur musunuz? Bu e-postayı aldıysanız zaten sizi iyi bir okur olarak kabul etmişiz demektir:) Bu iki kavramı nasıl tanımlarsınız?
C.Hakkı Zariç: Bir okur olduğumu kabul edebilirim ama iyi bir okur muyum emin değilim. Zaten işimin büyük bir parçasını okumak oluşturduğu için sürekli bir şeyler okurken buluyorum kendimi. Bibliyoman değilim, bir tutkuyla peşine düştüğüm kitap çok azdır. Düzenli olarak kitapçılara uğrarım ama orada da nedense dergi rafları daha çok ilgimi çekiyor. Biriktirme alışkanlığım yok, sadece ihtiyacım olan kitaplarla iletişim kurup onlar alıyorum.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Sahip olduğunuz kitaplar sizin için bir kitaplık mı yoksa bir kütüphane mi? Ayrımı nerede koyuyorsunuz? Yaklaşık kaç adet kitabınız var?
C.Hakkı Zariç: Kitaplık sanki kitapların dizildiği raflar gibi geliyor bana, 7-8 bin kitaplık bir kütüphanem var.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Okumaya ve kitaplara ilginizi gerçek anlamda etkileyen biri ya da birileri oldu mu?
C.Hakkı Zariç: Çocukluktan başlayan bir duygu, ilçe ve okul kütüphanelerinden geliyor daha çok. Zamanla kendi kitaplarını alma, raflara koyma, okuyup çoğaltmakla kendini yeniden üretti bende.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Her kitabın yolculuğu ilginçtir. Kütüphanenize geliş hikayesi sizin açınızdan ilginç enteresan bir kitabınız var mı?
C.Hakkı Zariç: Birden çok var, ama biri daha özel duruyor benim için. Rilke’nin Duino Ağıtları kitabı. İyi Şeyler Yayıncılık, Can Alkol çevirisiyle özel bir edisyonda basmıştı kitabı, büyük boydan çok öte bir boyut. 90’lı yıllarda Gebze Cezaevi’nde okuyarak hayran kalmıştım, 2010 yılından sonra aynı kitabı bana armağan etti arkadaşım Ayhan Varol. Özel bir kutuda, özel kağıtlarla sayfaları birbirinden ayrıştırılmış halde saklıyorum. Okumak istediğimde fotokopisinin sayfalarını aralıyorum.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitap alırken hangi kriterlere göre hareket ediyorsunuz? Konu mu, yazar mı, yayınevi mi, baskı kalitesi mi, çeviriyse çevirmenin ismi mi sizi o kitabı edinmeye yöneltir?
C.Hakkı Zariç: Ne yazarsa yazsın okuyacağım yazarlar var elbet. Bir süre sonra “artık yeter” diyerek okumayı bıraktığım ve bir daha ne yazarsa yazsın okumayı düşünmediğim yazarlar da var. Yayınevleri çok ilgimi çekmiyor ama aynı kitabı farklı çevirmenler çevirmişse, o zaman iş değişiyor. Bildiğim, güvendiğim çevirmenleri tercih ediyorum. Ama her şey bir tarafa, öncelikle okuyacağım bir kitabı almak istiyorum. Yanıldığım da oluyor tabi, bu durumda okumayı bırakıp kitaba ve kendime zaman tanıyorum.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kıskandığınız, görüp, duyup, ziyaret edip imrendiğiniz kütüphaneler var mı? En etkileyici bulduğunuz kütüphaneler kimlerin? Kütüphanenizde olmayan ama bir gün mutlaka olsun istediğiniz kitaplar var mı?
C.Hakkı Zariç: Her kütüphane bir zenginlik, bir ayrıcalık. Bazı özel üniversitelerin kütüphaneleri gördüğümde kitaba önem vermediklerine tanık olup üzülmüştüm. Öylesine oluşturulmuş kütüphanelerdi. Çalıştığım yerde ve evde olmayınca Kadıköy’de Şehremaneti Kütüphanesi’ni kullanıyorum. Kütüphanemde olup olmamasından bağımsız kitaplar var, çocukluğumdan beri okumak istediğim ama bir türlü zaman ve fırsat bulamadığım için okuyamadığım kitaplar bunlar. Elbet bir gün kavuşacağız…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Henüz kütüphanenizde olmayan ve belki hiçbir zaman olamayacak ama bir gün mutlaka olsun diye hayalini kurduğunuz kitaplar var mı?
C.Hakkı Zariç: Böyle dertlerim olmadı pek, evet ben kitapları seçerek alıyorum ama bazı kitaplar da beni seçiyor…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Elbette her kitap değerlidir ama kütüphanenizde “yangında ilk kurtarılacak kitaplar” hangileri? Neden?”
C.Hakkı Zariç: Kendimce ayırdığım ve açıkçası yatak odamda başucuma koyduğum kitaplar var, yaklaşık 50-100 kitap. Kendimce nedenlerim var ama bunu açıklayarak kütüphanemdeki diğer kitapları gücendirmek istemiyorum.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Arzu nesnesi olarak baktığınız kitaplarınız hangileri?
C.Hakkı Zariç: Yok.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitap verme konusunda cömert biri misiniz? Zaman zaman kütüphanenizi hafifletmek için ayıklama yapıyor musunuz? Kriterleriniz neler?
C.Hakkı Zariç: Cömert olduğum söylenemez, arkadaşlarıma okumaları için verdiğim kitapların geri gelmesini isterim. Birinden okumak için aldığım kitabı mutlaka iade ederim. Zaman zaman taşradaki okul kütüphanelerine kitaplar gönderdim. Sahaf arkadaşlarım için ayıkladıklarımı verdim ama artık bunlar da geride kaldı. Yıllar sonra ihtiyacım olduğunda elimin altında olmasını istiyorum. Bilgiye ulaşmak için hala kütüphaneleri kullanıyorum çünkü…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Hiç kitap çaldınız mı?
C.Hakkı Zariç: Askerdeyken yaptım bunu. Salih Bolat ve Lale Müldür kitapları çaldım…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitaplarınızı hangi dizine göre yerleştiriyorsunuz? Yayınevi? Yazar? Konu vb.
C.Hakkı Zariç: İçeriklerine göre ayıklayıp yazar adına göre dizerim.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Siz göçtükten sonra kütüphaneniz için şimdiden hazırladığınız bir plan var mı?
C.Hakkı Zariç: Evet.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitap okuma ritüelleriniz var mıdır? Her yerde okurum, akşamları okurum, okurken müzik dinlerim vb.
C.Hakkı Zariç: En çok trende okumayı severim ki günde yaklaşık iki saat yaparım bunu. Evde oturarak okuyamam, uzanmak isterim. Okurken müzik dinlediğim çok nadirdir. Boş zamanlarımda kitap okumam, boş zamanlarımda boş kalmak ve aylaklık etmek isterim.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitap okurken altını çizer veya sayfa kenarlarına not alır mısınız? Kartoteks kullanır veya bir deftere not alır mısınız?
C.Hakkı Zariç: İş için okuduğum kitaplarda zaman zaman sayfa kenarına not aldığım, altını çizdiğim satırlar olmuştur. Ama burada da yenilikleri takip edip e kitap okuyorum. E kitap altını çizmek, sayfa kenarı katlamak, not almak için da ideal. Ama kütüphanemdeki kitapların hiçbirinin altını çizmedim. Eğer kütüphanemde altı çizili kitap varsa ya sahaftan almışımdır ya da bir arkadaşım okuyup geri getirmiştir. Defterlerim var, notlar alırım. Not almayı severim ama sonra notları da unuturum…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitap okurken kaldığınız yeri işaretlemek için ayraç mı kullanırsınız yoksa sayfa ucunu katlar mısınız?
C.Hakkı Zariç: Sayfa ucu katlamam, hiç katlamadım. Zaman zaman ayraç kullandığım olur ama genellikle kaldığım yerden devam ederim.
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kitabın size ait olduğunu gösteren özel işaretler, belirticiler kullanır mısınız? Size özel bir Exlibris’iniz var mı?
C.Hakkı Zariç: Bir süre aldığım kitaba o anki duygularımı içeren notlar yazdım, aldığım anda yazdım bu notları, biri hediye almışsa onun adını not ettim kitaba, tarih ve yer adlarını belirttim. Ama sonra ipin ucu kaçtı. Nerede hangi kitabı aldığımı anımsamaya çalıştığımı fark edince bunu da bıraktım. Exlibris için bir arkadaşım çalışacağını söylemişti ama işte zaman ve işler, bekliyoruz bakalım…
Ulvi Yaman – Halil Duranay: Kütüphanenizde kitap dışında sizin için özel bir anlam taşıyan obje veya objeler var mı? Neler ve neden?
C.Hakkı Zariç: Aydın Çubukçu, Ahmet Erhan ve Ruşen Hakkı’nın çerçeveli fotoğrafları var. Marx bir yerden bana bakıyor. Öt yandan Puşkin ve Dante’nin küçük heykelleri var. Çok yukarıda bir yerde ve göz ucumda Ritsos’un ahşaba işlenmiş yüzü gülümsüyor ben çalışırken. Elinde fener tutan bir madenci heykelciği var.