Sinan Dirlik: Özellikle 360 üzerinden yürüttüğünüz çalışmalar var. Çocuk odaklı çok önemli çalışmalar yürüttüğünüzü biliyorum. Biraz onlardan söz edelim.
Serkan Denli: Teşekkür ediyorum, 360 tan bahsettiğiniz için. 360’ın şöyle bir önemi var bizim açımızdan. Bu alanlarda yaratmış olduğumuz uzmanlığı bir anlamda paylaşmak istedik. Özellikle bu alanlarda çalışmak isteyen, aktif olmak isteyen, gönüllü olmak isteyen, alanda olup kendini geliştirmek isteyen insanlar için bir portal açtık. İsteyen herkesin ücretsiz biçimde faydalanabileceği bir portal bu. Aynı zamanda dijital kütüphanemiz de var bu portal içerisinde. Siz de bahsettiniz, özellikle çocuk odaklı çalışmalar bizim için en önemli çalışmaların başında geliyor. Çünkü en kırılgan topluluklar çocuklar. 23 Nisan vesilesiyle çocukların çocukluklarını yaşama hakkını savunmaya herkesi davet ediyoruz. Bizim yürüttüğümüz çalışmaların başında hem mevsimlik tarımda hem de şehirde eğitime erişemeyen çocukları eğitime eriştirmek geliyor. Bu çalışmaları yürütürken destek mekanizmalarımız da var. Hijyen malzemeleri, kırtasiye malzemeleri ki bu konuda partnerlerimizden bir tanesi de UNICEF. UNICEF ile yürüttüğümüz çalışmalarla bu alandaki desteği sağlamayı hedefliyoruz. Çocukların “iyi olma halini” sağlamaya çalışıyoruz.
Sinan Dirlik: Çocuğun “iyi olma hali” ne demek?
Serkan Denli: Çocuğun öznel olarak iyi olma hali, yaşam kalitesi, memnuniyetini ön plana alan, yapabildiklerini artırmayı hedefleyen bir yaklaşımdan söz ediyoruz. Aslında gerçekten çocuğun çocuk olmasını hedefleyen bir yaklaşım. Sağlık, eğitim, maddi durum, çevresel koşullar gibi alanlarda çocuğun iyi olmasını, ilişkiler kurabilmesini hedefliyor ve çocuğun refahına bütünsel olarak yaklaşıyoruz. Yaptığımız bütün çalışmaları uzman ekiplerle yürütüyoruz. Çocuklara yönelik hazırladığımız bütün programları uzman ekiplerle birlikte hazırlıyoruz. Bütün amaç çocukların gelişimlerini ve iyi olma hallerini destekleyici çalışmalar. Çünkü bu çocukların en temel hakları. Ne yazık ki veriler, eğitim başta olmak üzere çocukların temel haklarına erişimlerinin artan oranda gerilediğini gösteriyor.
Sinan Dirlik: Bizi konfor alanımızdan çıkartmaya çalıştığınızı hissediyorum. Çünkü genel kanımız, işte bir devlet var ve çocuklar başta olmak üzere tüm insanların temel sorunlarını devlet karşılamakla yükümlü zaten. Siz devletten rol mü çalıyorsunuz sivil toplum kuruluşları olarak?
Serkan Denli: ?)) Tam olarak öyle değil. Temelde sağlanan hizmetlerle bu hizmetlere erişemeyen grupların eşleşmesini sağlamaya çalışıyoruz. Sivil toplum olarak bizim buradaki rolümüz elbette resmi süreçlerden çok daha farklı. Bizler daha topluluk temelli, hassas gruplarla çalışarak, bizim gibi sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışarak, yerelde, sahada çalışmalar yürüterek ihtiyaçları belirliyoruz. Sivil toplum olarak bizim de bir rolümüz var. Tıpkı kamunun, diğer paydaşlarımızın rolü gibi… Bu rol çerçevesinde biz de kamu kurumlarıyla koordineli bir şekilde çalışıyoruz. En önemli konu şu: İhtiyaçlar çok daha yerel aslında. Dolayısıyla ihtiyaçları belirlerken de, tasarlarken de oradaki gruplarla birlikte çalışmak, sahada olmak, sahada insanlara dokunmak çok önemli. Politika yapıcılara, karar vericilere bu anlamda çeşitli öneriler getirerek buralardaki süreçlerin iyileşmesi için, aslında daha iyi bir dünya için hep beraber çalışıyoruz. Burada herkese düşen bir rol var. İlla bir sivil toplum çatısı altında çalışmanıza da gerek yok. Bireysel olarak da bu alanda çeşitli roller alabilirsiniz ve almalısınız da aslında. Hepimizin desteğe ihtiyacı var. Gönüllü olarak çalışabilirsiniz, profesyonel olarak çalışabilirsiniz ya da sahaya bizzat gelip çalışabilirsiniz. Akademi alanında da birlikte çalıştığımız kurumlar var mesela. Üniversitelerle çalışıyoruz ya da bireysel olarak bu alanda çalışmak isteyen akademisyenlerle çalışıyoruz. Yani olabildiğince herkesi kucaklayan bir noktadan ilerliyoruz.
Sinan Dirlik: Evet bunu soracaktım ben de, mecbursunuz, bir takım iş birlikleri yapmak zorundasınız. Bir yanda politika yapıcılar dediğiniz kamu, yerel örgütler, diğer sivil toplum kuruluşları… Kimlerle ne tür işbirlikleri yapıyorsunuz?
Serkan Denli: Çalıştığımız alanlarda hemen hemen tüm gruplarla ortak çalışma yürütüyoruz. Çünkü koordinasyonun ve iş birliğinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu beraber hareket edilmesi gereken bir mesele. Büyük bir mesele. Burada tek tek kurumların yapacağı şeyler var tabii ama ortak hareket edebilmek çok önemli. Bulunduğumuz tüm illerde il temsilciliklerimiz üzerinden çalıştığımız alana göre değişiyor tabii, afetle ilgili bir çalışma yapacaksak AFAD ve bu alandaki çeşitli sivil toplum örgütleri, eğitimle ilgili bir çalışma yapacaksak il milli eğitim müdürlükleri ile kaymakamlıklarla valiliklerle, onların koordinasyon mekanizmalarıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bunun dışında halihazırda BM kurumları sahada aktif olarak çalışıyor ve onların da koordinasyon mekanizmaları var, özellikle sivil toplum yapılarını koordine eden bir mekanizma var BM bünyesinde, onların mekanizmalarına dahil oluyoruz. Onlarla istişarede bulunuyoruz. Çünkü onlar hem alandaki koordinasyonu sağlıyorlar, hem fon akışını sağlıyorlar. Orada tabii alanlarına göre, UNICEF mesela ağırlıklı olarak çocuk alanında UNHCR göç meselesinde çalışmalar yürütüyor. Bütün paydaşlar bu sürecin içerisinde. Üniversitelerle iş birliği yapıyoruz, özel sektörle hem afet sırasındaki yardım çalışmalarında, afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarında özel sektörle de entegre biçimde, koorineli biçimde iş birliği yapıyoruz. Burada herkese bir rol var, herkesin katkısına ihtiyaç var. Biz de hayata destek olarak bu çatıyı kurmaya çalışıyoruz. Kendi aramızda da sivil toplumun koordine olabilmesi için çeşitli ağlar ve platformlar da oluşturuyoruz, bunlara öncülük de ediyoruz. Mesela afet alanında çalışma yürüten örgütlerin bir araya geldiği, ortak hareket ettiği bir Afet Platformu var. Ya da özellikle mülteci alanında çalışan insani yardım alanındaki yerel örgütlerin biraz daha güçlenmesine dair çalışmalar yürüttüğümüz bir yerelleşme çalışma grubumuz var. Yani kendi içimizde de bu inisiyatifleri oluşturmaya çalışıyoruz.
Sinan Dirlik: Çalışma alanlarınız arasında bir de “Kapasite geliştirme” başlığı var. Bundan kastınız nedir?
Serkan Denli: Hem kendi iç kapasitemizi geliştirmeyi hem de dış kapasite dediğimiz, özellikle bu 360 gibi portallar üzerinden bu alandaki uzmanlıklarımızı dış kurumlarla paylaşmayı hedefleyen bir çalışmadır bu. Biz nispeten daha büyükçe bir sivil toplum örgütüyüz, 10 ilde çalışıyoruz, 300 kişiyiz. Daha çok yerel küçük sivil toplum örgütlerini desteklemeye, eğitimlerle, birebir mentorluk çalışmalarıyla hem fon destekleriyle bir kapasite geliştirme bölümümüz de var. Aynı zamanda afetten etkilenen toplulukların geliştirilmesi, onların kapasitelerinin geliştirilmesi için de çalışmalar yürütüyoruz. Afetler kısmını biraz hızlı geçtik ama biz 2020-21 dönemine bakınca bolca da afet yaşadık. Pandeminin dışında biliyorsunuz büyük orman yangınları, depremler, seller yaşandı. Hayata Destek, bütün bu çalışmaların içerisinde bilfiil yer aldı. Elazığ depreminde, İzmir depreminde, Giresun selinde ve daha bir çok afet bölgesinde bizzat yer aldı. Oralarda hem platform aracılığıyla hem yerel kuruluşlarla ortak çalışmalar yürüttü. Halihazırda bu alanlarda yürüttüğümüz çalışmalar mevcut.