Sinan: Türkiye’nin aynı anda bütün dünyayla kavgalı olduğu bir dönem hatırlamıyorum kendi hayatımda.
Nesrin Nas: Çekişmelerimiz oldu tabii zaman zaman… Çıkarlarımızın çatıştığı dönemler…
Sinan: Ama aynı anda herkesle?
Nesrin Nas: E yok tabii… Üstelik hiçbir zaman bir yere gidip de 3 gün sonra çıkmak zorunda kalmadık. Şimdi 17 saniye sınırımızı ihlal etti diye Rus uçağını düşürmenin açıklamasını yapabilir misiniz bana? Tamam, “egemenlik hakları” diyeceksiniz. “Egemenlik hakları konusunda son derece titizim kardeşim. Benim evimin bahçesinden izinsiz adım attığın anda kurşunu alnına yersin!” diyebilirsiniz. Ama ben bunu söyledikten, yaptıktan sonra da orada durabilmem lazım. Bunu söyledikten sonra Başbakan “emri ben verdim” dedi, Cumhurbaşkanı “Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk, bilsek daha farklı davranırdık” dedi. Bir de çok korktukları belli ki, hemen NATO’ya koştular. Arkasında duramadıklarına göre, o adımı atarken, hesap kitap yapmadılar. Gerçi ben o adımı niye attıklarını tahmin ediyorum ama arkasını çok iyi hesaplayamadıklarını düşünüyorum. Benim tahminim şu: Suriye işine o kadar battılar ki! Bir şekilde Rusya’yla NATO’yu karşı karşıya getirerek bu krizden kazançlı çıkmayı umdular. Beklemedikleri şey, Rusya ile Amerika’nın sonunda neredeyse hemen her konuda anlaşacaklarıydı. İki tarafın, Suriye ve ırak üzerinde, o bölgedeki stratejilerini okusalardı, eninde sonunda onların anlaşacaklarını da ön görebileceklerdi. Dediğim gibi ellerinde adam gibi uzman da kalmadı.
Sinan: 2 bucuk milyon mülteciyle baş başasınız şu anda! Ve Avrupa “aman buraya gönderme bunları” diye apar topar “fake” bir müzakere açıyor. Buna ne diyorsunuz peki?
Nesrin Nas: Açamayacaklar onu söyleyeyim size. Avrupa Birliğindeki liderler çok telaşlı olabilirler. Aylan’ın sahile vuran cesedinden sonra Avrupa kamuoyu bu konuda çok hassas hale gelince birden bire sınırlar açıldı. Ama sınırlar açılınca böyle bir şey beklemiyorlardı. Bazen sayılara baktığınız zaman çok küçük gelebiliyor… Mesela Yunanistan’da 100 bin mülteci var. Baktığınızda bizdeki 2 buçuk milyon mülteci ile kıyasladığınızda, bu az bir sayı gibi gelebilir. Ama unutmayın ki Yunanistan’ın nüfusu 10 milyon! Bu, toplam nüfusun %10’una tekabül eden bir mülteci akını demek! Yunanistan bunun altından kalkamaz. Tüm Avrupa’ya baktığınız zaman bu yükü kaldırabilecek iki tane ülke var. Biri Almanya, diğeri Fransa’dır. Kısmen de İngiltere’dir. Bunu kaldırabilecek nüfus çoğunluğu olarak başka ülke yok. Bu nedenle ne Danimarka’ya, ne Hollanda’ya laf söyleyebiliriz. Hepsi 5-6 milyonluk ülkeler. Bu baskı tabi Avrupa’yı telaşlandırıverdi. O telaşla paniklediler. Siyasetçi her zaman en kısa yoldan gitmeye çalışır. Siyasetçinin vizyonu kendi seçim süresiyle sınırlıdır. “O tarihe kadar ben ne yapabilirim”e bakar ve ondan sonrasını çok fazla masaya koymaz. Bu durumda da en doğru yol olarak mültecileri Türkiye’de tutmak olarak göründü. Bu, bizimkilerin de aradığı bir fırsattı. Çünkü “Bu tarafta dayak yiyorum, en azından Avrupa’ya yeniden sığınırım” diye düşündüler. Ama zannediyorum Avrupa kamuoyunun Türkiye’yle ilgili algısı tamamen Putin tarafında… Avrupa’da siyasetçiler Putin’in söylediklerine pek kulak asmıyor gibi görünüyor ama sokaktaki insan alıyor bunu. Avrupa’da hükümetlerin, siyasi partilerin üzerinde kamuoyu baskısı vardır. Günün sonunda kamuoyu o baskıyı hissettirir siyasetçiye. Zaten dikkat ederseniz ortak fotoğrafa sokmadılar bizi. O çok açık bir mesajdı. Sadece göçmen politikasıyla ilgili olarak mutabık kalan ülkelerle görüştü Başbakan ve döndü ülkeye. Konsey toplantısına dahil edilmedi. “Bizim sınırımız bu, seni burada tutarız” demekti bu. Sinan Bey, bunları söylemekten çok hoşlanmıyorum. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak ne kendi hükümetime, ne kendi ülkeme böyle davranılmasından mutlu değilim. Yaşananlar beni son derece üzüyor, rahatsız ediyor. Ama böyle davranılmaması için de, içerdekileri uyarmak zorundayız. O da bizim yapmamız gereken şey. Aksi halde bu davranışlar artarak, daha da kötü hale gelecek. Yani Türk vatandaşlarına kapıların kapatıldığını bile göreceğiz bu gidişle… Turistik girişlere bile…
Sinan: Var mı böyle bir olasılık?
Nesrin Nas: Kontrolden çıkarsa bu olabilir. Eskisi kadar rahat vizeler alınmayabilir. Kendi içindeki Schengen geçişlerini bile tartıştıkları noktada bunun olmayacağını kim garanti edebilir? Avrupa kendi içerisinde bu hale gelmişse, bu önlemleri size karşı da almalarına şaşırabilir misiniz?