Bir İmaj Büyücüsü: Özlem Çakır

0
491

Ulvi Yaman: Türkiye’den ve yurt dışından en çok beğendiğiniz ‘stil’ sahibi insanlar kimler?

Özlem Çakır: Hemen ilk aklıma gelenler olarak dünyadan Jane Fonda, Helen Miller,  Dua Lipa, Cate Blancett, Harry Styles, Carine Roitfeld, David Gandy , Ryan Reynolds, Türkiye’den ise Ece sükan, Biricik Suden , Candan Erçetin, Derin Mermerci’yi sayabilirim.

Ulvi Yaman: Türkiye’den ve yurt dışından; “şu isimlerle çalışmak isterdim, benim dokunuşumla çok daha iyi olurdu ve görmek isterdim’ dediğiniz isimler kimler?

Özlem Çakır: İsim vermek yerine şöyle bir şey söyleyeyim. Tabi sürekli kamuya mal olmuş, göz önünde olan, sürekli gördüğümüz bazı insanlar var, onların isimlerini söyleyerek burada bir algı zedelemesine neden olmak istemem. Ancak bir bütün olarak aldığımızda sadece kılık kıyafet olarak değil , bir bütün olarak kişisel markasını iyi yönetirse Türkiye’den de çok fazla dünya markası çıkabileceğine inanıyorum. Özellikle de sporun çok önemli bir alan olduğunu düşünüyorum, bunun yanı sıra sanat tabi ki çok çok önemli, bilim de öyle. Spor alanında çok çalışmak isterdim, Türkiye’den dünya markası olabilecek yetenekli gençlerle çalışmak gerçekten çok isterim. Bütün olarak markasını yönetmekten bahsediyorum sadece kılık kıyafet değil. Bunun dışında sanat alanında tabi ki. Siyasilerle çalışmak çok zor, kalıplaşmış bir çok noktaları var, onları değiştirmek gerekten çok zor ama genç siyasetçiler çıkarsa, çok genç onlarla da çalışmak isterim açıkçası. Destek verebileceğimi düşünüyorum çünkü yaşlar biraz ilerledikçe hakikaten oturmuş bir algı da oluyor onları değiştirmek çok zor. Ve tabi egolar devreye giriyor, çevresindeki kişiler dahil oluyor de o yüzden siyasetçilerle çalışmayı çok da tercih etmiyorum, doğru enerji aldığım bir alan olmadığını da söyleyebilirim.

Ulvi Yaman: Bu mesleği yapıyor olmak üzerinizde bir baskı oluşturmuyor mu? Her zaman bakımlı ve şık olmak gibi bir baskı var mı üzerinizde? Zor olmuyor mu hayat?

Özlem Çakır: Bana hiç zor değil çünkü şöyle, ben size Amerikan Kız Lisesinden mezun olurken, biliyorsunuz hep andaçlar çıkar, benim mezun olduğum senenin andaçını getirsem orada arkadaşlarımın benimle ilgili yazdığı yazıları okusanız bunun zor olmadığını anlarsınız. Bu galiba yetiştirilme tarzı ile ilgili, benim babam çok şık, giyimine kuşamına çok dikkat eden birisiydi, rahmetli. Akşam yatana kadar ailece akşam yemeğinde, sofrada dahi takım elbiseyle otururdu, boynunda hep bir fuları olurdu, dışarı çıkarken eldivenleri, fötr şapkası ve çok şık pardesüleri olurdu. Devlet memuruydu, en üst düzeyden devlet memurluğundan emekli olmuş birisiydi. Emekliliğinde dahi takım elbisesiz sokağa çıkmadığını görürdük, böyle bir disiplin. Annem de çok dikkat ederdi bu konulara, o da çok bakımlı ve çok hoş bir hanım. Halen de öyle, bakımına çok özen gösteren birisi. Dolayısıyla belki bunu görerek büyümenin bizlere kattığı bir şey, kardeşim de ben de çok küçük yaştan itibaren bu konulara çok önem verdiğimiz, böyle bir ailede yetiştiğimiz için gerçekten hiç zor olmadı, hiç zor gelmiyor. Öte yandan çok da seviyorum, estetik benim için çok önemli, çok dikkat ediyorum, gerek beslenme olsun gerek “Anti Aging” konuları olsun, spor, stil sahibi olmak, doğru renkleri giymek ve her zaman saçımın, makyajımın  düzgün olması, bakımlı olmak… Bu bir disiplin ama bana zor gelmeyen çok da keyif aldığım bir disiplin. Tabi yıllarca topuklu ayakkabılarla eğitim verdiğim için son dönemde topuklu ayakkabılara biraz ara verdik tabi, daha rahat edebileceğimiz ayakkabılar giyiyoruz ama topuklu ayakkabıları da özlemiyorum değilim, bunu da söylemek isterim.