Mayıs ayının ikinci haftasına giriyoruz ve doğada baharla birlikte gelen müthiş bir uyanış var, ağaçlar çiçeğe boğuluyor, otlar yeşeriyor, tatlı bahar rüzgarları ile denizler sular coşuyor. Doğada değişim için hiç bir canlı bir kahraman beklemiyor.
Gezegenin ekseninde hafifçe öne doğru eğilip kuzey yarımkürenin azıcık daha fazla güneşe yaklaşması ile çiçekler, böcekler, göçmen kuşlar, kış uykusundan uyanan tüm canlılar uyanıveriyor işte birer birer. Sonbaharda nasıl renk renk yeşil farklı tonlarda sarılara bürünüyorsa, bahar ile birlikte kurumuş dallara hayat yürüyor sadece yeşilin değil tüm renklerin coşkusuna tanık oluyoruz.
Doğada durum -insanlığın bütün kötü etkilerine, iklim krizine rağmen- hala böyle ama hem insanlık hem ülkemiz açısından çok karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Covid-19 Salgının tetiklediği küresel ekonomik krize giderek uzayan Rusya Ukrayna savaşının etkisi de eklendikçe tün dünyada fakirliğin eskisinden de görünür olduğu, eşitsizliğin tavan yaptığı bir döneme giriyoruz. Enerji ihtiyacımız ağır, üstelik yok olmaya yüz tuttuğunu sandığımız gıda krizi de iyiden iyiye kapıya yanaştı.
Dünya Sovyetler Birliği’nin yıkılışı ardından girdiği tek kutuplu “küreselleşmiş” kapitalizm döneminin sonuna koşar adım ilerlerken kapitalizm dev yaralarını yara bantları ile tedavi arayışındayken bu kendi kendini tüketen sisteme karşı doğru cevabı bir türlü bir araya getirip, doğum sancısını çektiğimiz yeni çağın ateşini bir türlü yakamıyoruz, uyanışımız başlamıyor.
Reportare’nin bu haftaki sayısında – dergi formatında 10. zafer haftamızdayız- işte tüm yukarıda bahsettiklerime ve hatta daha fazlasına değiniyoruz yine. Üstelik içeriğimizin önemli bir kısmı gerçekten başka yerde bulunmaz cinsten. Bu sayıyı biz yine her zaman olduğu gibi keyifle, birbirimizden öğrenerek hazırladık. Umarım sizler de bizim aldığımız kadar keyif alırsınız.
8 Mayıs 2022 İstanbul
Tamer Durak
Fotoğraf: Tamer Durak Arşivi