Kaptan Cousteau’nun sualtını tanıttığı en meşhur ve en güzel eserlerinden biri “Le Monde Du Silence” yani dilimizdeki adı ile “Sessiz Dünya” sayesinde binlerce insan aletli dalışa yöneldi. Aletli dalışta bugün biraz fazla para harcayarak biraz da bunun üzerine eğitim alarak su altında konuşmak mümkün ama SCUBA icat edildiğinde sualtında konuşmak mümkün değildi. İşte bu sualtı dünyasını “sessiz” kıldı.
Sportif aletli dalış tek başına yapılan bir spor değil en azından bir buddy ile dalmak gerekiyor ve hatta çoğu zaman bu dalışlar 4 ila 8 kişilik gruplar halinde dalınıyor. Peki yeryüzünde konuşarak anlaşan -tamam konuşsak da dünyanın mevcut haline bakınca aslında beceremediğimiz aşikar- iletişim kuran bizler sualtında grup halinde dolaşırken konuşmadan nasıl anlaşırız? Sualtında iletişim kurmak ve en azından suya girişimiz çıkışımız konusunda anlaşmak için, kimin ne kadar havasının kaldığını bilmek için, gördüğümüz bir sualtı canlısını buddymize veyahut gruptakilere göstermek için, bir problem yaşadığımızı göstermek için 3 şey kullanıyoruz, işaretler, bakışlar, kurşun kalem ve plastik kartlar.
Sualtında iletişim deyince aslında tüm bu iletişim suyun yüzeyinde başlıyor. Her dalış öncesi eğer gruptakiler birbirini tanımıyor ya da ilk kez birlikte dalıyorsa temel dalış işaretlerinin üzerinden dalış brifingi sırasında bir kez daha geçiliyor. Dalış işaretleri deyince ilk şunu söylemek lazım tüm dünyada havacılık sektöründe kullanıldığı için yayılmış olan başparmağı havaya kaldırıp diğer 4 parmağı yumruk yaparak verilen “OK” işareti dalışta yukarı çıkalım, yükselelim demektir.
Aynı işaretin tam tersi, başparmağı aşağı eğdiğimizde de aşağı gidelim diyoruzdur. Dalış işaretlerinde çoğu işaret hem soru hem cevaptır çoğu zaman, buddymizin gözlerinin içine bakarak başparmağımız ve işaret parmağımızı birleştirerek diğer üç parmağı da paralel ve dik tutarak verdiğimiz “OK” işareti hem soru hem cevaptır, yani “Ben iyiyim sen de iyi misin?” demektir mesela.
Ok işaretleşmesi aslında deneyimli bir dalgıç veya eğitmen için dalışa yeni başlayan birileri ile işaretleşirken bir çok anlam yüklüdür. İyi bir eğitmen sualtında size “OK” dediğinde işaret keskin ve nettir hatta ok işareti verilirken suyun oluşturduğu akımı yüzünüzde hissedersiniz. “OK işareti veren kişiler arasında göz teması çok önemlidir, çünkü dalış sırasında sorun yaşayan biri çoğu zaman sadece göz teması kurarak buradayım yanındayım dediğiniz için sorununu çözmek adına cesaretlenecektir. Çoğu zaman bir dalgıcın verdiği “OK” işaretinin şeklinden, hızından o dalgıcın paniğe yakın olup olmadığını kendini konforlu ve rahat hissedip hissetmediğini anlayabilirsiniz.
Daha önce de konuşmuştuk, sualtında bir durum probleme dönüştüyse buna çözüm üretmek yüzeydekine göre daha zordur bu yüzden biz dalgıçlar sorunu oluşmadan çözmeyi severiz, bu yüzden yüzeyde eh işte dediğimiz durumlarda kullandığımız elimizi sağa sola sallamak su altında problem var demektir. Bu işareti yaptıktan sonra da problemin nerede olduğunu göstermemiz gerekir tabii. Su altında kullanılan daha bir çok işaret var tabii ve bu işaretlerin çoğu tüm dünyada aynı şekilde kullanılıyor ancak bazen bölgelere ve gruplara özgü farklılıklarda olabilir. Örneğin buddyler zaman içinde kendilerine özgü işaretler de geliştirebilir.
Az önce dedim ya sualtında iletişimin en önemli unsurlarından biri göz temasıdır. İşte sırf bu yüzden deneyimli dalgıçlar ve iyi eğitmenler çoğu zaman insanlarla konuşurken gözlerinde güneş gözlüğü varsa çıkartır direkt teması tercih ederler.
Sualtında iletişimi kısıtlayan tek şey konuşamamak değildir, suda görüş mesafesi yüzeye göre azdır bazen bulanık sularda 1 metre uzağınızdakini bile göremediğiniz olur işte böyle zamanlarda ışıkla yani fenerle de işaretleşildiği olur.
Sualtında işaretleri en verimli kullanabilmenin yolu yüzeyde iyi bir dalış planı yapmak ve dalış planını en net şekilde paylaşarak olur. Planladığınız dalışı daldığınızda ve plana kurallara uyduğunuzda oluşabilecek bütün problemlere karşı hazır olursunuz.
Sualtında iletişim becerileri gelişen bir insan bu becerileri su. Üstüne de taşır, sualtında zor şartlar altında anlaşmayı öğrenenler yüzeyde daha sıkı ve daha iyi arkadaş olurlar. Kendimden örnek verecek olursam çok uzun yıllardır buddym olan Murat Utku ile dalış dışında da bir araya geldiğimizde hiç konumadan anlaşma lüksümüzü de uzun uzun kullanırız. Sualtı fotoğraf yarışmalarında buddysi olduğum Aziz Saltık ile de hem sualtında hem su üstünde “sessiz iletişimimiz” çok kuvvetlidir.
Sualtında sorunsuz iletişim kurabilen insanlar bunu hayatının her alanına taşır, insanların hareketlerinden tepkilerinden daha hızlı ve kolay analiz yaparlar, insanların davranışlarına verdikleri tepkiler de daha sakin, daha yumuşak ve çok daha net olur.
Kısacası aletli dalış ile sualtında konuşmadan anlaşma becerisi kazanınca yüzeydeki iletişim problemlerini çözmekte kolaylaşır.