Sualtı yazılarında bu haftaya kadar hep dalışın nasıl yapıldığından, sualtında gördüğümüz canlılardan, doğal güzelliklerden, batıklardan, çevre kirliliğinden bahsettim. Her yazıda mümkün olduğunca temel dalıcı felsefesi olan “sadece kabarcıklarını bırak, sadece fotoğraf çek” mottosuna değindim, işte bugün size biraz sualtı görüntüleme tekniklerinden bahsetmek istiyorum çünkü, özellikle bu dijital çağda sualtına inip güzellikleri görmek yetmiyor bizlere ve o anları, gördüğümüz sualtı canlılarını, doğayı, dalışta eğlendiğimiz anları belgelemek, hatıra olarak kaydetmek neredeyse zorunlu bir ihtiyaç.
Hayatımıza sinsice sızan cep telefonları fotoğraf çekmeye başladığından beri karada yaşamın eskiye göre çok daha baskın bir şekilde ayrılmaz parçası fotoğraf çekimi,video çekimi, cep telefonlarına sosyal mecraların eklenmesi ile yeri doldurulamaz bir aktivite haline geldi.
Sualtı görüntüleme deyince tabii ki sualtında çekim yapmak karadakinden çok daha zor çünkü, birincisi sualtındayız yani su ile arası iyi olmayan elektronik malzemeleri kullanmak için yalıtım gerekiyor, ikincisi basınç bu yalıtım üzerinde önemli bir etken, üçüncüsü su hava gibi değil, sualtında görüşün başka, fotoğrafçıyı ya da kameramanı zorlayan şartları var, ışık az. Gerçi dijital çağ ile birlikte ekipmanlar eskisine göre çok daha hafifledi, akıllandı ve becerileri gelişti. Bugün piyasada 15-20 metre derinliğe kadar huzur içinde kullanabileceğimiz bir çok fiyatı uygun (tamam paramızın döviz karşısında erimesi ile yeterince uygun değil) temel becerileri olan kendinizi geliştirebileceğiniz görüntüleme cihazları, kameralar mevcut. Görüntüleme cihazları diyorum çünkü günümüz kameraları hem fotoğraf çekme hem de video çekme işini bir arada halledebiliyor, hatta eskiden hayal edemeyeceğimiz ekstra becerileri var. Dalışta çektiğiniz bir deniz kaplumbağasını dalışınız biter bitmez telefonunuza kablosuz bağlantı ile aktarıp ondan bir Instagram hikayesi yapmanız, parmağı şıklatmak kadar kolay.
15-20 metreye kadar huzurla çekim yapabileceğiniz eskinin şipşak kompakt fotoğraf makinelerinin muadili (artık piyasada bulunmayan kullan at Kodak sualtı kameraları vardı mesela) kameralar başlangıç seviyesinde eliniz alışana kadar sualtından güzel hatıralarla ayrılmanızı sağlayabiliyor ve fiyatları da görece uygun. Eğer iyi bir görüntüleme seti kurmak isterseniz, bu işe daha ciddiyetle eğileyim derseniz sıfır kilometre B segmenti bir araba parasını ekipmana yatırdığınızda hala 1-2 eksiğiniz olabilir bugünkü şartlarda. Tabii bu masrafa girmeden önce benim size tavsiye edebileceğim 4 kompakt kamera var: Olympus TG serisi, FUJI’nin XP140 serisi, Ricoh’un WG70 modeli, ve herkesin artık aşina olduğu GoPro ile muadilleri.
Bu cihazların yanı sıra mevcut kameranıza veya cep telefonunuza uygun kaplar yani housingler de alabilirsiniz, su ışığı havaya göre çok daha fazla soğurduğu için de sualtı çekimlerinde yapay ışığa flaş ya da fenerlere daha çok ihtiyaç duyarız, sualtı fener ve ışıklandırma sistemleri de dolar bazında ucuz olsa bile Türk Lirası bazında bayağı bir yekün tutuyor maalesef. Üstelik tuzlu su ekipmanlarımıza her şekilde uzun vadede zarar verdiği için bu ekipmanları her kullandığımızda ciddi bir bakım yapmak, dalış öncesi su sızdırmadığımızdan emin olmak gerekir.
Gelelim sualtında gördüğümüz o muhteşem canlıların imrendirici görüntülerini almak için bilmemiz gereken ipuçlarına: Düşünün yüzeyin 20 metre altında hem dengenizi, yüzerliğinizi sağlayacaksınız, hem bir yandan nefes alıp vereceksiniz, hem mesela gördüğünüz (hadi ürkütmezsek sakin sakin bize bakabilecek bir canlıdan başlayalım) morlara, sarılara, mavilere bulanmış bir müreni kovuğundan kafasını çıkarmış size bakarken ışığı da ayarlayıp görüntüleyeceksiniz. Üstelik havanız eninde sonunda sınırlı, yanınızda buddyniz var (Görüntüleme yapan dalıcının buddysi olmak üzerine ayrı bir yazı sözü şimdiden vereyim) 20 metre derinlikte geçirebileceğiniz süre de sınırlı. Bu durumda doğru ve hızlı kararlar vermeniz ve çok sakin olmanız gerekir çünkü hızlı verilecek bir nefes regülatörün egzozundan (evet egzozu var) gürültülü bir şekilde yüzeye yükselirse modeliniz size poz vermekten vazgeçip şimşek hızıyla kaçabilir.
İşte bunların olmaması için, güzel sualtı görselleri çekebilmeniz için buyrun size Divernet dergisinde John Bantin’in “The Ten Commandments of Underwater Photography” “Sualtı Fotoğrafçılığının 10 Emri “ isimli makalesinden derlediğim 10 ipucu:
1. Yakınlaşın
Sualtında sıradan objeleri fotoğraflamak istediğiniz anda sizinle objeler arasındaki su miktarı size görüntü netliği, flashın beyaz ışığının kamera ile objektifin uzaklığı boyunca suyun ışığı yutması ve kameraya geri yansıtması gibi problemler getirecek. Suyun yoğunluğunun yol açacağı problemleri çözmek ve objenize daha fazla yaklaşabilmek geniş açı lensler kullanabilirsiniz. Sualtında geniş açı objektifler daha geniş ve büyük fotoğraflar çekmekten çok orta boy objelerin olabildiğince net çekilebilmesi için kullanılır.
2. Kendi Işığınızı taşıyın
Suda ışık seçilerek yutulur. Sadece derinlere indikçe kararmakla kalmaz, güneşin sadece monokrom mavi ışınları suyun bir kaç metre altına inebilir. Buda su altına kendi ışık kaynağınızı indirmenizi ve özellikle fotoğraf için sualtı flaşı taşımanızı gerektirir.
3. Küçükten başlayın
Makro veya yakın plan çekimler sualtında fotoğrafa başlamanın en kolay yoludur. Yakın plan setleri ekipmanınızla hazır olarak suya girmenize izin verir. Flaşınız bile önceden hazırlanabilir ki böylece çektiğiniz fotoğrafların istediğiniz sonuçlarda olması kesinleşebilir. Doğru kareyi bulmak ve doğru anda doğru enstantene hızını kullanmak bu tip fotoğrafları çekmek için yeterlidir. Sadece bu yüzden birçok yeni sualtı fotoğrafçısı işe makro çekimlerle başlar
4. Hazırlayın ve tasarlayın
Birçok dalıcının kamerayı av tüfeği gibi kullandığını farkettiniz mi? Objelerini kameranın vizörünün tam ortasına nişanlayıp daha sonra çektikleri fotoğrafların kocaman boşluklardan oluştuğunu görünce şaşırırlar. Kameranın vizörü resim yapılan bir çerçeve olarak düşünülmelidir. Karenizin içini doldurun ve tasarladığınız resmi çekin. Sadece “öldürmek “ için deklanşöre basmayın.
5. Sallanmayın, Titremeyin
Kameranın titremesi halen istenen sonuçların alınmamasında en önemli etkenlerden biridir. Akıcı bir ortamın içinde olduğunuzdan her şeyin çok düzgün ve sakin olduğu yanlışına düşersiniz. Gerçekte çoğu zaman hareket eden objeniz değil sizsinizdir. Modern görüşlü fotoğrafçılar mercanlara tutunarak kendilerini hareketsiz kılmaz. Hızlı bir enstantane kullanmak (örneğin saniyenin kısacık bir anı 1/250) nefesinizi kontrol ederken iyi bir sonuç almanızı sağlar. Bu söylemesi yapmasından kolay bir durumdur. Bir çok kameranın flaşı bu hızda senkronize çalışmaz. Ve sualtında olaylar hızlı gelişir. Mümkünse geniş zaman kullanın, yavaş ve sakin hareketlerle çalışın.
6. Geri saçınımdan kaçının
Flaş en iyi nereye yerleştirilebilir? “Nemli” ortamda çalıştığınızı unutmayın. Siste uzun farları açık bir arabayla yol almak önünüzü görmeyi zorlaştırır. Sis lambaları olabildiğince sürcünün göz seviyesinin altında yer alır sizde flaşınızı böyle konumlayın. Sisin hava içinde milyonlarca küçük su damlasıyla oluştuğu gibi daldığınız suda da aynı şekilde milyonlarca damla gizlidir. Flaşı kameranın objektif açısından uzağa yerleştirerek ışığın geri dönmesini ve geri saçınım olarak tanımlanan kötü efektin oluşmasını engellersiniz. Makineye dahil “built in” flaşlar sadece normal atmosfer ortamında kullanmak için uygundur su altında flaşınızı uzun monte kol üzerinde veya kol uzaklığında bir yere monte ederek kullamalısınız. Ancak flaşın kadrajın içine girmemesine dikkat edin. Modern kameraların flaş sistemleri senkronize çalıştığı için doğru enstantane ve diyaframı ayarlamak çocuk oyuncağı sayılabilir.
7. Buddy’nizi sömürün
Buddyniz model, ışık tutucu, veya vahşi yaşam insanı olarak adlandırılabilir. Kendi istekleriyle fotoğrafçının isteklerini yerine getiren buddylere sahip olan fotoğrafçılar çok şanslıdır. İnsansız fotoğraflar dalıcı olmayanlar için pek bir şey ifade etmez.,
8. Seçici Olun
Çoğu zaman kendimizi ortamın şartları ve bu şartların getirdiği sınırlamalar içinde bulsakta çalışmalarımızı sualtı ve dalış şartlarının en uygun olduğu durumlarda yapmalıyız. Sualtı kameramanı Peter Scoones bile bir keresinde bana kendisi için ideal dalış ortamının cin netliğinde temiz, akıntısız çok sayıda canlı hareketinin bulunduğu ve yüzeyden sadece 3-5 metre derinde olduğunu söylemişti.
9. Önceden Hazırlanın
Sualtı korumaları içindeki Modern DSLR ve kompakt kameralar otomatik netleme özelliğine sahipler. Yinede bu objektifler hızlı hareket eden deniz canlılarını yakalamakta yeterince hızlı olmayabilir. Kameranızı önceden netleyin ve her an resim çekmek için hazırlıklı olun. Tüm teknik ayar kararlarını yüzeyde verin ve uygulayın.
10. Olabildiğince çok fotoğraf çekin
Sualtında geçirilen her dakikayı hesapladığınızda dalış pahalı bir spor olabilir ancak deneyimin karşılığı hesaplanamaz. Dalış sayınızı arttırın ve çok fazla fotoğraf çekin. Eninde sonunda bir dalışta en düşük harcama film veya dijital kart için yapacağınız harcamadır.
Son olarak eğer bir dalış teknesi veya kulübünde bir grup dalıcı ile birlikte dalıyorsanız dalış öncesinde görüntü alacağınızı bu yüzden ekibin en sonunda kalabileceğinizi mutlaka belirtin ve dalış buddynizi siz fotoğraf veya video çekerken çile çekmeye razı edin.