Boşkent; Harç Bitti!

0
291

Türkiye’nin konut ihtiyacı var değil mi? Bir konut açığımız olduğunun inkâr edilemez bir gerçek olduğunu düşünüyoruz aslında. Bu aslında propagandanın sonucu.

Geçtiğimiz günlerde hükümet “İlk evim, ilk iş yerim” kampanyası yaptı. Bu kampanya ile 7,2 milyon başvuru alındı ve bunların 4,5 milyonu şartları sağladı. 1 milyon arsa da satışa çıkartılacak. İktidar dışındaki siyaset bunu tartışamadı. Karşı argümanı pek üretemedi. Buna çalışan da pek olmadı. Bu aslında Türkiye Cumhuriyeti’nde devletin sahip olduğu arazilerin satılarak hükümete ek gelir sağlama projesi gibi görünüyordu.

Nedense bunun nasıl bir sosyal ve ekolojik yıkım projesi olduğunu tartışmıyoruz.

Ardından ikinci bir haber geldi. Sosyal medyada ve medyada düşük faizle (%0.69 ile 1.20.) konut kredisi kampanyası beklendiği haberleri çıktı. Kredi için telaffuz edilen rakamlar 3, 5 ve hatta 10 milyon TL. Ev almak için kim 10 milyon TL kredi alır? Tabii ki düşük faizli kredi çekmek isteyen!

Ama durum tam olarak böyle değil aslında. Başlayalım; Türkiye’nin konut ihtiyacı olduğu ve konut açığı koca bir palavra ve bu kampanyalar konut sahipliği için değil, sermaye transferi için ve başka şeyler için.

Boşkent 2022’de de büyüdü!

Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul değil mi? İkincisi de Ankara, yani başkent. Yanlış. İkinci büyük kenti Boşkent. TÜİK her yıl “yapı kullanım izin belgesi” ve “ilk el konut satışı” sayısını verir. Bu ikisinin arasındaki fark bize konut stokunu verir. Ayrıca vatandaşlık için satılan evlerin de önemli bir kısmı Türkiye’de oturmak için değil, daha çok vatandaşlığı satın almak içindir. Yabancılara satışlar da potansiyel bir boş konuttur. En fazla tatilde gelirler. Türkiye’ye göç etmek zorunda kalanlar yoksul olduğu için kirada oturur.

Dolayısıyla eldeki konut stoku bize Boşkent’i verirken, vatandaşlık için satılanlar ise bir sayfiye yeri gibi çok az kullanılan, kısmen ya da genelde boş olan evleri verir.

2021 sonunda boş konut sayısının 1 milyon 629 bin olduğunu tahmin ediyoruz. Peki 2022’de ne oldu? 2022 yılı ekonomik yıkım yılı idi değil mi? Millette para yok zaten. Parası olan da ev sahibi. Bu halde boşa kim ev yapar diye düşünebiliriz. Bu sözlerime rağmen 2022’de yapı kullanım izini alan binalarda 102 bin 880 tanesi boşa çıkmış. Böylece Boşkent’teki boş konut sayısı 1 milyon 732’bini aşmış. Her evde 3,5 kişinin oturduğunu kabul edersek Boşkent 2022’de Türkiye’nin ikinci büyük kenti olmuş, Başkent’i arkada bırakmış, 6 milyon nüfusu barındıracak büyük bir kentimiz olmuş.

Boşkent ve Başkent’in Nüfus Karşılaştırması
Yabancılara Satılan konut Sayısı ve İlk El Satış Oranı

Boşyurt

2022’de acayip bir şey daha olmuş. Boş ev sayısının daha çok artmasını yabancılara satılanlar önlemiş. Yılın ilk dokuz ayında önceki yıl kadar konut yabancılara satılmış. Böylece 2021’de ilk el satışların %12,7’si kadar rekor bir yabancıya satış oranı varken, bu oran 2022’de %17,8 gibi inanılmaz bir orana ulaşmış.

2013-2022 arası 5 milyon 367 bin evin ilk satışı yapılmış. Bu satışların içinde yabancılara satılan 334 bin konut da var. Bunlar büyük oranda boş. Böylece elimizde 1 milyon 732 bin boş konut ve 334 bin de büyük oranda veya yılın genelinde boş olan, barınma içinde değil, onun dışında gerekçelerle alınan evler var. Bu da yaklaşık 2 milyondan fazla boş ev demek.

Türkiye’nin en büyük ilçesi bir milyona yaklaşan nüfusu ile Esenyurt. Vatandaşlık için satılan bu evlerin alacağı nüfus Esenyurt’tan büyük. Hatta Türkiye’nin ilk 15 kenti arasına girer. Bir Hatay kadar diyebiliriz

Özetle, elimizde Türkiye’nin ikinci büyük kenti olarak Boşkent ve 14 büyük kenti olarak Boşyurt  ilçeleri var.

Bir Sermaye Transferi Silahı olarak KONUT!

Şimdi bu bilgilerle süreci okuyalım. Türkiye’de özelleşmeler ile çok ciddi sermaye transferi yapılırken, üstüne müşteri garantili fahiş ödemeli projelerle gelecek de özelleşti. Bunun faturası halka çıkmaya başlarken 2020’de pandemi hükümetin imdadına yetişti ve iktidar kamusal hizmetlerden hızla çekildi ve bu maliyetlerden kurtuldu. Aylarca evde kalan ve çalışamayan bir kesim ekonomik olarak çöktü. Ardından geçen yıl dünyada post-pandemi fırsatçılığı ile artan ürün ve enerji fiyatları bizde özelleşme ve kamunun sosyal devletten çekilmiş olması ile katmerli yaşandı. Ekonomik olarak çöken kitle büyüdü ve çökme sınırına gelen yeni bir kitle daha oluştu. Şimdi o kitleyi düşünelim. Örneğin 2020’de 200 bin TL’ye satabileceği, bir apartmanın girişinde oturan bir emekli çifti düşünelim. Bugün o ev 800 bin TL civarında. Aşırı yüksek. Ama pandemi ile işten çıkartılan kızları ve kuryelik yapan oğullarının yaşadığı kaza ile ekonomik yükleri arttı. 2020 yılında borçları yokken ve 200 bin TL’lik evleride geçinebiliyorken, şimdi borçları var ve geliri giderini asla karşılamıyor. Bu durumda 800 bin TL’lik evini satmak son çaresi. Hele bir de kredi verilmesi ile beraber ev fiyatlarının artması ile o ev 900 bin hatta bir milyon TL olursa satmaz mı? Borçlarını kapatır ve kalanlar en azından birkaç yıl kirasını öder. Ya da bunu satıp virane bir eve taşınabilir.

Hikâye aslında bu. “İlk evim” kampanyası ile konut şişkinliğini arttırmak, “ucuz konut kredisi” ile yoksulların mülküne konmak gibi bir plan var. 

Harç Bitiyor, Karacak mıyız?

Kamu rant paylaşımı yapmaz, rant hırsızlıktır” – Murat Karayalçın-

Meselenin bir de diğer tarafı var. Yüksek krediyi düşük faizle alan bir girişimci bu evi kapatıp müteahhitle ve belediye ile anlaşıp imar artışı alarak parasına para katabilir. Böylece halk kaybeder, emlakçı-müteahhit-belediye kazanır.

2002’den bu yana inşaatı biten ve kullanım izni alan konut sayısı 11 milyon. Yani ülke nüfusunun yarıya yakını yeni evlerde oturması lazım. Bu biten konutların toplam alanı 2,1 milyar metrekare. Neredeyse bütün Bartın kadar konut alanı eklenmiş ülkede.

Ama inşaat için yapılan başvuru ise 13,6 milyon adet görünüyor. Arada çok büyük bir fark var. Demek ki bitmeyen ya da hala inşaatı süren 2,5 milyondan fazla konut var. Ama acayip bir şey oldu, 2022’de inşaat izni verilen konut sayısı ilk defa biten konut sayısının altında indi. Sanki harç bitti.

2022 aslında inşaat rantını besleyememe krizinin habercisi. O yüzden daha çok konut projesi (ilk evim) daha çok sermaye transferi modeli (zenginle konut kredisi) ile sermaye transferini canlandırmak, özelleştirme, post-pandemi fırsatçılığı ve zamlar ile yoksullaşan halkın bir miktar daha malına çökmek  isteniyor. İktidara Boşkent de yetmiyor, Boşyurt’da kesmiyor.

İnşaat İzni alınan ve teslim edilen Konut Sayısı

Harç Biter ve İktidar Gider…

Şimdi sorun şu, her imar artışı yoksulları hayattan kopartmak ve yarattığı rant ile bir hırsızlık olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Bunu besleyen herkes iktidarın parçasıdır. Tartışmasız. Peki biz ne yapacağız? 2,1 milyona varan boş ev, özelleştirilen kamu arazileri, yoksulluğun suistimali ile böyle sessiz mi kalacağız? Bu kredi ile tetiklenecek yoksullaşmayı yine anlatamayacak mıyız? Bu sorun cevabı çözüm politikasında.

Tabi ki boş konutlar, kullanılmayan konutlar rayiç bedeli üstünden kamulaştırılacak. Çare yok. Sıfır enerjili, sıfır karbonlu olmayan bütün inşaatlar iptal edilecek, yeni izinler verilmeyecek. Asıl önemlisi, kentsel dönüşüm suç sayılacak, sosyal konut projesi dışında hiçbir proje kabul edilmeyecek. Sokaklar hafriyat kamyonlarına, Alman, Brezilyalı, İtalyan çimento şirketlerinin beton mikserlerine yasaklanacak. Çocuklar ip atlayacak, gençler dans edecek, yaşlılar sohbet edecek. Kenti halka geri vereceğiz.

Peki bu hayal mi? Hayır gerçek bu. Hollanda’da her üç evin biri sosyal konut, her dört kiralık evin üçü sosyal konut. Bu kadar gerçek.

Hayal kuralım, sorgulayalım ki propagandaya yenilmeyelim. Türkiye’nin konut ihtiyacı yok, paylaşmaya, dayanışmaya ihtiyacı var. Bu yüzden boşkent için, Başyurt için harcı karmayalım artık.

Bu harç biter ve o iktidar gider.

Görsel : Ben Allan, unsplash.com