Hayatımızın büyük bir bölümü galiba hayatın anlamını aramakla geçiyor. Ne kadarımız buluyor ya da bulduğundan memnun bilmiyorum. Belki de hayatın anlamı aradığımız yerde değildir.
Bir yol işte hayat dediğin…
Sen gidiyorsun, o duruyor. Aynı yerden bir daha geçemiyorsun. Başladığın gibi bitiremiyorsun.
Kazaların oluyor, bazen sen birine çarpıyorsun, bazen bir başkası sana. Bazen sen kırıyorsun, bazen kırılıyorsun. Sanıyorsun ki kökünden bittin oysa kırıla kırıla, yana yakıla büyüyorsun.
Yol değiştikçe sen de değişiyorsun. “Asla” dediklerin “olabilir”e dönüyor. Bir ışık gördün mü hızlanıyorsun, oysa her vakit aydınlık olmuyor, karanlıkta ürperiyorsun.
Dolambacına kanıyorsun bazen. Bazen bir yeri son düzlük sanıyorsun. Tam “oh” deyip sevinmişken dik yokuşu görüyorsun. “Ha gayret”lerle, “of”larla yürüyorsun.
Bazen yavaşlıyor, bazen hızlanıyorsun. Aceleni yanında taşıyorsun. Kaygın hep azığın. Mola veriyor ama kalbini hiç soluklandırmıyorsun. Dinlenirken bile yola düşmeyi planlıyorsun. Çok beğendiğinden daha güzelini bulmayı umuyor, durmuyorsun. Pişman oluyor, “keşke”ler biriktiriyorsun.
Bir yol işte hayat dediğimiz…
Ummadığın zamanda birinin yoluna çıkıyorsun. Ummadığın zamanda biri yoluna çıkıyor. Bazen yolu değiştiriyorsun, bazen yolu birlikte bitirmek istiyorsun. Bazen uğurluyor, bazen uğurlanıyorsun.
Umut biriktirip, hayal kırıklıkları topluyorsun…
Kalbin ağrıyor bazen, aklın çatlıyor…
“Daha” diye diye “en” isteye isteye ha babam yürüyorsun. Bazen kimin “daha”sını neyin “en”ini istediğini bile bilmiyorsun. Eline verilen “lazım”lardan oluşan rehberden ne kadar usansan da illa cebinde olsun istiyorsun. Kendi yolunu başkasının haritasıyla yürüyorsun. Bir kere olduğunu bile bile… Bir kere yaşadığını…Belki yüz kere seveceğini, bin kere hayal kırıklığı yaşayacağını ama bir kere yaşayacağını bile bile…
“Ne istiyorum” diye sormak elbette şahane bir soru lakin didiklemek kalbe zarar. Ve insan kendiyle helalleşmediğinde hiç kimseyle helalleşemiyor.
Düzeltmek istediğimiz çok şey var biliyorum, bitirmek istediğimiz, başlamak istediğimiz… Ama hepsini birden yapabilmek, her şeye yetişmek mümkün değil. Yetişmeye, yetiştirmeye, yetmeye çalışırken kendimizi kaybediyoruz çünkü. İstikametin telaşesinden geçtiğimiz yoldaki güzellikleri görmeyi unutuyoruz.
Geçenlerde Cihan Mürtezaoğlu ile yaptığım röportajda onun söylediği gibi “Hayat hiçbir zaman bayram olmayacak”. O yüzden en iyisi her günü bayrammış gibi yaşamak.
Yolunuz dikensiz, neşeniz daim olsun…
Kargo
Buraya bir kitap bırakıyorum. Behçet Çelik’in Yolun Gölgesi. Yerinden yurdundan edilen insanların yol hikâyelerini anlatıyor. Bir daha dönülmemek üzere gidilen yolları, yollarda kayıpları, dönüldüğünde bulunamayanları… Yolun sadece gidenlerin değil hepimizin üstüne düşen gölgesini.
Buraya bir şarkı bırakıyorum. Barış Diri söylüyor. “Derinden Derinden” nam-ı diğer “Bazen Hayat Çok Kötü Gidiyor Ve Ben Onu Nasıl Anlatacağımı Bilemiyorum” şarkısında herkesin takılacağı, tekrar tekrar ve derinden derinden düşüneceği sözleri var.