Çanakkale Deniz Savaşına giden yol…

0
394

Merhaba,

Geçtiğimiz hafta başladığımız Çanakkale Deniz Savaşı üzerine konuşmaya devam edelim ama bugün biraz daha geriye doğru gidelim diyorum, I. Dünya Savaşı yaklaşırken İttifak ve İtilaf deniz kuvvetlerinin cepheler daha oluşmadan nasıl konumlandığı üzerine konuşalım. 

I. Dünya Savaşı öncesi yaşlı dünyamız büyük bir endüstri devrimi yaşıyordu ve tıpkı bugün olduğu gibi şaşkınlık içerisindeydi. Yeni gelişmeler, icatlar, buluşlara devrin politikacıları yetişmekte, kurallar koymakta gecikiyordu. 

Hızlı gelişen teknoloji ile birlikte, sömürgecilik çağı da belkide en güçlü ama son dönemini yaşıyordu. Başta İngiltere olmak üzere emperyalist devletler bir yandan ulus devletlerin ortaya çıkışı ile zor günler yaşarken diğer yandan bunu düşmanlarına karşı bir avantaja çevirme mücadelesindeydi. 

Aslında büyük bir ada devleti olan İngiltere’nin denizciliğe ve deniz kuvvetlerine bakışı son özellikle son 200 yıldır farklıydı. İngilizler her koşulda donanmalarının Avrupa’daki diğer donanmaların her hangi iki tanesinin toplamından fazla olmasına özen gösteriyordu, örneğin Fransız ve İspanyol donanmalarının toplam gemi sayısı hiç bir zaman İngiltere donanmasını geçemiyordu. Önce buharlı gemilerin yelkenlilerin yerini alması, ardından yavaş yavaş zırhlı savaş gemilerinin gelişimi, nakliye amaçlı gemilerin daha büyümesi ve demir çelikten inşa edilmeye başlaması tarihin akışını da değiştirdi. 

Hava taşımacılığı, uçaklar emekleme dönemindeyken denizlerde güçlü olan devletler tüm dünyaya hükmedebiliyordu, üstelik başka ülkelerin zenginlikleri kolayca İngiltere gibi kaynakları kıt bir ülkeye can suyu oluyordu. 

I. Dünya Savaşı öncesi taraflar belli olurken İngiltere donanmasını hem modernleştiriyor hem de büyütüyordu, savaş öncesinde ilk uçak gemileri, ilk çıkartma gemileri inşa edilirken diğer bir yandan da yeni sınıf doğdu: denizaltılar. 

Önümüzdeki hafta uzun uzun denizaltı savaşlarını ve her iki tarafın cesur denizaltıcılarının ve denizaltılarının maceralarını konuşacağız ama bu hafta 18 Mart 1915 günü yapılan deniz savaşına katılan İngiliz ve Fransız donanmalarının geçmişinden bahsedelim biraz. 

Çanakkale Deniz Savaşı resmi belgelere göre 19 Şubat-18 Mart 1915 tarihleri arasında gerçekleşmiş olsa da arkasında belki de 3000 yıldan fazla bir tarihi birikim vardı. 

Çanakkale Boğazı girişinde bombardımana hazırlanan gemiler

Çanakkale Boğazı nerdeyse insanlık tarihinin başından itibaren önemliydi, hatta belkide Troya Savaşları’nı anlatan Homeros’un büyük eseri İlyada ile başlatabiliriz bu tarihi. Hatta zaman içinde sanki her şey birbiri ile bağlıymışçasına Troya’ya saldıran Agamemnon’un adını taşıyan HMS Agamemnon’un da 1915’te Çanakkale kıyılarını bombalayan gemiler arasında yer alması da tesadüf değildir. 1906 yılında inşasına başlanan ve 1908 yılında denize inen HMS Agamemnon 1915’te Çanakkale’yi geçemese de savaşın sonunda 30 Ekim 1918’de Limni adasının Mondros limanında Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı gemi olacaktı. 

Çanakkale Deniz savaşı 18 Mart 1915 günü yaşanmış olsa da aslında savaş belki de HMS Agamemnon ve benzeri zırhlıların denize indirilmeye başlandığı 1900’lü yılların hemen başında başlamıştı. 

Tıpkı bugün belki de siz bu satırları okurken başlayacak Rusya’nın Ukrayna’yı işgale aslında bundan yıllar önce Putin iktidara geldikten sonra uyguladığı politika ile başladığı gibi. Belki de ve umarım siz bu satırları okurken Rusya-Ukrayna gerilimi bir şekilde yumuşayacak ancak, ekonomiler beceriksiz liderlerin elinde tüm dünyada kötüye giderken, salgının ağır etkileri daha da ağır işlerken bu veya benzeri savaşlar kitleleri hem kırmak hem de kontrol altında tutmak ve başarısızlıkları örtmek için kılıf olmaya devam edecek. 

Az önce dediğim gibi sanayi devrimi ile birlikte İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri hızla büyür ve gelişirken bu ilerlemeyi tüm sınıfların ortak paylaşmasına izin vermemişti. İşte bu gerilimler, ezilenlerin çığlığını bastırmak için daha çok insanı ezmek ve daha çok varsıllaşmak isteyenler yüzünden tarihin gördüğü ilk dünya savaşı yaşanmıştı.