Yaşlanan dünya gerçeği diye önümüze servis edilen tabakta, asıl dikkati çekecek noktalar, dünyanın vardığı değişimin hızı ve içeriği ile bunun doğuracağı sonuçlara hazırlıksız yakalanacak olduğumuzdur. Hatta yakalandığımız desek abartmış olmayız.
Sosyal ve politik gerçekler, yaşlı kişilerin sosyal güvenlik açısından hak ve taleplerine duyarsız ve bilgisiz kalırken, maddiyatın ötesinde manevi dengesizlikler yaratmaya, kapanması zor mesafeler açmaya devam etmektedir.
Politik bir riyakarlık içinde yaşlı bireylere ve yaşlanmanın doğal süreçlerine gösterilen hoyratça tutumla insanın varoluşuna karşı kazılan derin cepheler çoğalmaktadır.
Özgür Arun’un ifade ettiği üzere ülkemizde yaşlanma alanında çalışanlar, yaşlanmaya bakış açısında oldukça steril bir tutumun etkisinde kalarak tuzağa düşmektedirler. Türkiye’de yaşlılık ve yaşlanma üzerine düşünürken ne yazık ki yaşlılığın ve yaşlı bireylerin homojenliğine vurgu yapılmakta olup; inanç, etnisite, toplumsal cinsiyet gibi boyutlar nedense hariç tutulur. İndirgemeci bakışla tek tip; boyutsuz ve de katmansız varsayılan yaşlı birey dayatması sürdürülür.
Alışılagelmiş bu tavır benzersiz eşitsizliklerin ortaya çıkması için ideal bir ortam yaratmış olur. Birçok konu; dini ya da sair inançlar, etnik kökenler, cinsellik, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet konuları başlık olarak bile ele alınamaz olmuştur. Bu konuların üzeri açılmayacak şekilde kapalı durması hali hazırda yaşlanan bireyi sahip olduğu özelliklerinden de uzaklaşmasını ve kendini adeta gölgelere sarmasını, saklanmasını emreder gibidir. Daha çok, yaşlanmış bir beden olarak üzerinde hak iddia edilen bir kamusal alana dönüşerek orada durması tercih edilir.
Bu açıdan baktığımızda bu yazıda dikkatleri çekmek istediğim; LGBTi bireylerin; lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel yaşlıların, ana akım yaşlı hizmet sağlayıcıları ve politikaları tarafından görülmediğini ve yaşlı LGBTi’lerin genellikle LGBTi topluluğu içinde de kendilerini ifade alanı bulmada yaşadıkları zorluklar olacaktır.
Görünmeyenleri görmeme çabalarımız içinde ses ve solukları çıkamayan grupların yaşlılıklarının daha da zorlayıcı koşullar altında, hayati riskleri taşıyarak deneyimlemek zorunda kaldıkları gerçeğini görmemiz gerekir. Kafalarımızı kuma gömmenin faydası inanın kimseye iyilik getirmeyecektir. Atabileceğimiz her olumlu ve bilinçli adım, yalnızca sert etkiler alarak kırılgan kılınan yaşlı bireylerin değil, bizlerin de hayrına olacaktır. Gelecek elbet sizin için de bizim için de gelmektedir ve onlar için olanlar hepimiz için olmaktadır.
Bir grup olarak, LGBTi yaşlı yetişkinler benzersiz ekonomik ve sağlık eşitsizlikleri yaşarlar. LGBTi yaşlı yetişkinler, yaşamları boyunca azınlık olmakla bağlantılı benzersiz stres faktörleri ile mücadele etmişlerdir. Yoksulluktan, fiziksel ve zihinsel sağlık koşullarından orantısız bir şekilde olumsuz etkilenmekte olup, yaşlı bakım tesislerinde ihmal ve kötü muameleye karşı daha savunmasız kalmaktadırlar. Yaşları, cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle çifte ayrımcılığa uğramaları da yüksek ihtimal taşımaktadır. Kuşak farklılıkları ve yasal koruma eksikliği, yaşlı LGBTi yetişkinlerin sosyal izolasyon riskini artıracaktır. Sosyal izolasyon da ruhsal ve fiziksel sağlık açısından gerçek bir tehdit olup insanın var oluş gayretine darbedir. Zaten LGBTi yaşlı yetişkinlerin yalnız yaşama olasılığı veya bekar olma olasılığı daha yüksek olup, çocuk sahibi olma olasılığı heteroseksüel bireylere göre daha düşüktür. Bu da yaşlandıkça daha az sosyal destek ve finansal güvence demektir.
Araştırmalar LGBTi bireylerin yaşamları boyunca en az bir kez sözlü ve fiziksel saldırı, fiziksel şiddet tehditleri ve yaşadıkları yerden, evinden ‘dışarıya çıkarılma’ veya ‘mülklerine zarar verilmesi’ dahil olmak üzere çok çeşitli mağduriyetlere işaret etmektedir. Yine araştırmalar benzer yaştaki heteroseksüellere kıyasla daha yüksek engellilik, depresyon ve yalnızlık oranlarına sahip olduklarını ve sigara içme ve aşırı içki içme olasılıklarının da arttığını bulmuştur. Öte yandan cinsellikleri konusunda açıklık gösterememeleri cinsel sağlık, meme veya prostat kanseri riski, hepatit, HIV riski, hormon tedavisi veya diğer risk faktörleri hakkındaki bilgi ve tedavi protokollerine ulaşmalarında engeller yaşamalarına neden olmaktadır.
LGBTi yaşlıların queer ve gerontolojik teorilerden dışlanması, LGBTi yaşlı yetişkinlerin ve deneyimlerinin susturulmasına neden olduğunu da belirtilmektedir.
Tüm bu noktalar cinsiyet, ırk, etnik köken ve engelliliğin kesişimleri ile birleştirildiğinde LGBTi yaşlı bireyin karşısında aşılmaz bir duvar inşa edilmiş olmaktadır. Bu gerçek ile onlar baş başa kalırken bizler de, psikologlar, ruh sağlığı merkezleri ve yaşlı yetişkinleri tedavi eden yaşlı servisleri, ifşa etmeyi seçmiş olsalar da olmasalar da LGBTi yaşlı bireyin var olabilmesini ve ihtiyaçları anlayarak bu ihtiyaçların karşılanması için bakım sistemlerini yeniden kurgulanmasına çalışmalıyız.
Yaşlı yetişkin nüfusa yönelik hizmetlerde proaktif olup hem yaşlı hem de kendini LGBTi olarak tanımlayan kişilerin kimliklerinin koşulsuz kabulünde gerekli olan uygulamalar için sosyal ve politik müdahale adımlarını atabilmeliyiz.
Gülten Akın’ın şiirindeki dizeler yol göstersin bize o zaman ve soralım kendimize durup ince şeyleri anlamaya çalışırken:
Tanımıyor kimse kimseyi
Ve kendini tanımak istemiyor
İnsan tanımazsa kendini insan
Nasıl var olabilir
Bu yüzden hey koca dünya
Dönüyor ölüler ülkesine
Susanlar şimdilik
Oyunun dışına düşenler
Yalnız onlar doğrulup kalkacaklar
Gün kıyamete erdiğinde
Görsel : Ian Taylor, unsplash.com