Yaşamak büyük maharet bu yangın yeri ülkede…
Gülümsemek mucize…
Sevinmek, sevmek ve sevişmek ustalık…
Düşünmek, üretmek, söylemek cesaret…
Çünkü her biri için bir polis var. Her biri için yasak, her biri en az bir nefret eden. Bir linç eden var, bir düşman…
Ve bütün bunlara rağmen inatla durmak kahramanlık…
O kahramanlardan biri Mabel Matiz. En azından benim kahramanım…
Bu yazı yazılırken “Karakol” klibi yüzünden sosyal medyada linç ediliyor. Şarkı kötü olduğu için eleştirilmiyor. Klip görselinde başka bir erkek dizine başını koyduğu için linç ediliyor.
Dizine başını koyduğu için… Elinde kırmızı bir karanfil ile…
Birkaç dakika boyunca baktım durdum görsele. Nasıl narin, nasıl incelikli… İkisi de sanki dokunsan kırılacak gibi. “Vermedim adını zora koydular /Aşkın mezarını cana oydular /Camlara düşüyor yaşı yedi göğün/ Ellerin elime niye kapı duvar?”
Tam da şarkı sözlerindeki gibi aşkı mezara koymak isteyen binlerce mesaj var #MabelMatizHaddiniBil hashtagı altında.
Mesela “Bugün sessiz kalırsak, yarın normalleştirecekler! Normal olmasını istemiyorsanız tepkisiz kalmayın lütfen…”
“Lgbt özgürlük degil sapıklıktır! Öyle bir hastalığınız varsa gider tedavi olursunuz ya da çaresini arar bulursunuz Davranışlarınızla sözlerinizle ve kliplerinizle bunu bize çocuklara neyin ne olduğunu bilmeyen küçüklere özgürlük adı altında sunmayın!”
“Şarkıcı Mabel Matiz son klibinde erkek erkeğe sevgili temasını kullandı. Türkiye’de bunlara müsade etmeyiz! Burası Danimarka Hollanda, Tayland, las vegas değil! Anadolu topraklarında böyle fıtrata savaş açmış, cinsel sapmalara susmayacağız!”
Mabel Matiz kim olduğunu, nasıl yaşadığını, yönelimini bildiğim kadarıyla hiç gizlemedi. Sözüyle, ezgisiyle yaralarımızı da sardı, gülümsettiği de oldu, ağlattığı da. Peki bu görseli yayınlarken başına neler gelebileceğini düşünmedi mi dersiniz? Adım gibi biliyorum ki; neler olacağını biliyordu. Bile isteye, “ne pahasına olursa olsun” diyerek yaptı bunu. Yani bedelini göze alarak. İşte buna cesaret ve kahramanlık denir. Çünkü cesaret ve kahramanlık herkesin hemfikir olduğu, “makul”un benimsendiği yerde farklı olduğunu söyleyebilmektir.
“Müsaade etmeyiz!” diyorlar… Nasıl büyük bir kelime değil mi? Ne kadar iddialı? İnsanların cinsel yönelimlerini ‘terbiye’ etmeye çalışan bu akıl, kadınların öldürülmesine ‘müsaade’ etmekte bir beis görmüyor. Çöplükten yiyecek toplayan insan gördüğünde utanmayan bir dize baş koyulan fotoğraftan utanabiliyor. 12 yaşında bir çocuğun evlendirilmesinden iğrenmeyip üstüne düğününe gidip altın takıp göbek atanlar, kırmızı bir gülden iğrenebiliyor! Çünkü burası Danimarka ya da Hollanda değil. Türkiye! Yani “muhafazakarlık” adı altında her türlü pisliğe müsamaha gösterilen, belirtilen standartlara uymayan herkesin “ötekileştirilip” yok sayıldığı bir ülke. O yüzden bu ülkede cinsel yönelimini açık açık söylemek kahramanlık. Aileniz evlatlıktan reddeder, komşularınız yüzünüze bakmaz. İş bulmazsınız. Ve devlet sizin de bu ülkenin bir vatandaşı olduğunuzu düşünmez. Dışlanır, dövülür hatta öldürülürsünüz, katiliniz ya bulunmaz ya da birkaç yıl hapis yatıp çıkar. LGBTİ+ bireylerden nefret neredeyse vatandaşlık sorumluluğu gibidir ama bu insanların bir kısmı tenhada (!) gördükleri çocukları istismar etme fırsatını asla kaçırmazlar!
Mabel Matiz’e had bildirenlere birkaç sözüm var:
İki insanın birbirini sevmesinden kıyamet kopmaz, ölüm çıkmaz, zulüm, hastalık çıkmaz. Ama sizin bu nefretinizden hepsi çıkıyor! Ölüm çıkıyor ölüm…
Cinsel yönelim bir hastalık değildir, bulaşmaz. Bilim böyle diyor, hayat bunu gösteriyor.
Kendimi bildim bileli heteroyum ve itiraf ediyorum homofobik olduğum zamanlar da oldu. Öğrenerek, okuyarak, konuşarak, dinleyerek tedavi oldum. Eline diken batsa canım acıyan dostlarım var saatlerimi, günlerimi birlikte geçirdim ama cinsel yönelimimi değiştirmek aklımın ucundan bile geçmedi. Yani “heves” ederek, özenerek cinsel yönelim değişmiyor. Ve değişebilse gerçekten erkek cinsiyle uğraşmak anlamaya çalışmak yerine lezbiyen olmayı tercih ederdim!
İki insanın yan yana fotoğrafının olması arsızlık değildir. İnsanların yönelimlerini, yaşantılarını, yatak odalarını dikizlemek, müdahale hakkını kendinde görmektir arsızlık ve hadsizlik. Dur denmezse bu arsızlık büyüyecek! O yüzden haddinizi bilin!
Son sözüm Mabel Matiz’e; Elinizdeki o kırmızı karanfilden, cesaretinizden, inceliğinizden öperim… İyi ki varsınız…
Kargo: Buraya bir şarkı bırakıyorum Mabel Matiz’den Geziyorum Dünya İşte. “Biz çiçek taşıyoruz ağzımızda açalım da gör” diyor.
Buraya bir kitap bırakıyorum Fuat Sevimay’dan Gör Bağır. Sustuklarımızla, yanından geçip gittiklerimize, yok saydıklarımızla bizi yeniden tanış ediyor