BİRTEK-SEN VAR!
BirTek-Sen, Gaziantep’te başlattıkları Başpınar Direnişi ve direnişlerinin ardından tutuklanan genel başkanları ile basında sıklıkla yer alıyor. Tekstil, dokuma ve deri işçileri arasında örgütlenen sendikanın açılımı Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası. Bağımsız bir sendika olan BirTek-Sen 2022 yılında kuruldu.
Direnişlerini, Valiliğin eylem yasağı kararını, tutuklu başkanları Mehmet Türkmen’i konuşmak, işçi sınıfına aktaracakları tecrübeleri tarihe not düşmek ve mücadelelerine omuz vermek için kendilerine ulaştım. X Platformunda yer alan adreslerinde verdikleri iletişim numarasından kısa sürede döndüler. Sendikanın Örgütlenme Uzmanı Kadir Ulaş ile böylece satırlarımız kesişmiş oldu.
Yoğun gündemleri arasında bana ve Reportare okuyucularına zaman ayırdıkları için ayrıca teşekkür ederim.
Alev Şahin: GaziantepBaşpınar Direnişiniz ile başlamak istiyorum sohbetimize. Sendikanıza üye işçilerin direnişi hızlıca alınan eylem yasağı kararları ile gündeme gelmiş, yasakların hukuksuzluğunu dile getiren genel başkanınız Mehmet Türkmen tutuklanmıştı. Valiliğin eylem yasağı kararlarına İdare Mahkemesi tarafından durdurma kararı verilse de genel başkanınız halen tutuklu. Tüm bu süreci detaylarıyla konuşacağız. Ama önce her şeyin başladığı yere, Başpınar’a dönüp direnişten bahsedelim. Neden ve nasıl başladınız? Talepleriniz neler?
Başpınar İşçileri Sefalet Zammımı Reddetti.
Kadir Ulaş: Sizin de bildiğiniz gibi ülkemiz uzun zamandır ekonomik bir yıkımdan geçiriliyor. Hükümet aldığı kararlar ve uyguladığı politikalar nedeniyle ülkeyi uçurumdan aşağı atmıştır. Yaşanan ekonomik krizden kurtulmak için hamle yapsa da kriz giderek derinleşmiş ve yoksul işçi ve emekçilerin hayatlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Enflasyon karşısında ücretleri eriyen işçiler geçinemediğini, aldığı ücretlerle kirasını ödeyemediğini, faturalarını yatıramadığını söylese de talepleri görmezden gelinerek adeta açlıkla karşı karşıya bırakılmıştır.
İktidar sorunu ve sorumluluğunu kendisinden atıp bakanların başarısızlığı gibi göstermeye çalışsa da kriz giderek derinleşmiş, işçilerin tepkileri de yükselmeye başlamıştır. En son, 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Programı hayata geçirerek işçileri kemer sıkmaya zorladılar. %30 asgari sefalet zammının açıklanmasıyla beraber işçi ve emekçilerin sesi de daha yüksek çıkmaya başladı.
Çalışma hayatı ve yaşam koşulları giderek ağırlaşan Başpınar İşçileri, hükümetin uyguladığı %30 sefalet zammını Başpınar patronlarının referans alacağını ve bunu bütün Başpınar işçilerine uygulayacağını gördü. Bu zam oranını kabul etmeyeceğini ifade etmek ve gerçek zam talebini belirlemek için sendikamızın öncülük ettiği bir kurultay gerçekleştirdiler. 26 Ocak’taki kurultayımıza 36 fabrikadan 120 işçi katıldı. İşçiler kendi zam talebini %65 olarak belirledi. Patronların alacağı %30 zam oranına karşı mücadele edeceklerinin de kararlılığını göstermiş oldular.
İşçilerin talepleri fabrikalara göre farklılık gösterse de genelde;
- Zam taleplerimiz kabul edilsin.
- Banka promosyonları işçilere verilsin.
- Yılda iki bayram birer maaş ikramiye verilsin.
- Vergi kesintileri işçilere yansıtılmasın.
- Mobbing uygulanmasın.
- Yemekler kaliteli ve hijyenik olsun.
- Tuvaletler temizlensin.
- İçme suyu dolapları yosun tutmuş kaliteli su içmek istiyoruz.
- Servisler denetlensin.
- Hafta sonu çalışma zorunlu olmasın.
Özelde de sayabileceğimiz birçok talepleri var işçilerin. Öne çıkan acil talepleri bunlardır.
Alev Şahin: Talepler insani ve karşılanması hiç de zor değil esasında. İnsani koşullarda çalışmak, temiz içme suyu, kaliteli yemek, hijyenik çalışma ortamı her çalışanın en doğal hakkı. Bir yandan Başpınar işçileri en doğal hakları için bile direnmek zorunda bırakılırken diğer yandan en demokratik hakkını kullanarak eylem yapan işçilerin karşısına polis zoru ve eylem yasakları kararları ile gelindi. Yetmedi sendika başkanınız tutuklandı. İlk grev gününüzden bugüne yaşananları unutulmaması adına bizim için özetleyebilir misiniz?
Direnişin hayaleti fabrikalarda dolaşmaya devam ediyor hala.
Kadir Ulaş: Süreci kronolojik olarak şöyle özetleyebiliriz. 4 Şubat’ta Türkiye’nin gündemini alt üst eden ilk kıvılcım Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nin göbeğinden Ufuk Halı’dan yükseldi. Ardından Barem Ambalaj’da, 6 Şubat’ta Ender Alüminyum’da, 7 Şubat’ta Yalçın Kardeşler Fabrikası’nda, Selçuk İplik’te, Şireci Tekstil’de, Çelikaslan Tekstil’de, 10 Şubat’ta Özkaplan Tekstil’de, Kaaplanser Halı’da, Bulut Tekstil’de, Sırma Halı’da, 11 Şubat’ta Has Çelik-Has Çuval ve Ravanda Halı’da, 12 Şubat’ta Lotus İplik ve Okkıran Halı’da işçiler yüzde 30 zammı kabul etmeyerek fabrikalarından dışarı çıktı ve iş bıraktı.
Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan onlarca fabrikada binlerce işçinin sefalet zammını reddederek greve gitmesi, insanca yaşam koşullarına çalışmak istemesi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasını istemesi patronları telaşlandırdı. Fabrika önlerine jandarma yığınağı yapıldı. Patronların Kod 46 ile işten atma tehditleri başladı. İşçiler arasında sözü geçen amirler aracılığıyla aranan işçiler, iş başı yapmadıkları takdirde kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği alamayacakları yönünde tehditler yapıldı. İşçilerin aile büyüklerini, dini tarikatları kullanarak direnişi sonlandırmaya, işçileri yıldırmaya çalıştılar. Direnişin sonlandırılması için işçi ailelerinin evleri ziyaret edildi. Valiliğin eylem yasağı kararı ile direniş çadırları jandarma tarafından söküldü.
Tüm bu baskı ve tehditler kimi fabrikalarda etkili olsa da direnişi bitirmeye yetmedi. 13 Şubat’ta ikinci kez alınan eylem yasağı kararıyla işçilerin fabrika önünde toplanması da engellendi. Bunun üzerine işçiler kendi mahallelerinde bir kahvede toplanarak bir dizi eylem kararı aldı. Yasak kararını protesto etmek için Demokrasi Meydanında yapılacak açıklamaya eksiksiz katıldılar. Ancak BİRTEK-SEN’in Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmasının da etkisiyle bir kırılma yaşansa da direnişin hayaleti fabrikalarda dolaşmaya devam ediyor hala.
Alev Şahin: Direniş gücünü işçilerden ve sizlerin kararlılığından aldı. Genel Başkanınız Mehmet Türkmen’den aldı. Kendisi, bu gücün patronlarda yarattığı etki sebebiyle halen tutuklu. Bize Mehmet Türkmen’i anlatır mısınız? Neler anlatırsınız mücadele arkadaşınız hakkında? Neden ve nasıl tutuklandı?
Mehmet Türkmen, sendikanın genel başkanı değil işçisidir.
Kadir Ulaş: Sendikanın genel başkanı değil işçisidir. Kendisini böyle tanımlar Mehmet Türkmen. O’nu bütün diğer sendika başkanlarından ayıran da budur. Kendisi işçilerden ayrı tutmaz, ayrı görmez. İşçi gibi yaşar, işçi gibi düşünür. 20 yıllık dokuma işçiliği hayatı, Başpınar’ın tüm mücadele tarihini kapsar.
Mehmet Türkmen, 1978 yılında Antep’ye dünyaya geldi. Üç çocuk babası, çekirdekten yetişme bir devrimcidir. Kendisini en net böyle ifade edebilirim. Çocuk yaşta çırak olarak başladığı Ünaldı’nın arka sokaklarında sömürüyü öğrenmiş, 18’inde dokuma ustası, 2000’lerde Emek Partisi üyesi, şimdilerde sendika işçisi olarak yaşamını sürdürüyor.
Ünaldı’dan Çemen’e, Özak’tan Başpınar’a hayatını işçi sınıfı mücadelesine adamıştır. Başka bir sendikaların bölge temsilciliğini yaparken sendikal bürokrasiye savaş açmış, işçileri masa başında satan sendika ağalarına unutamayacakları dersler vermiştir. Memleketin gidişatına dair her kademede söz almış, işçilerin haklarını en ileri düzeyde savunmuştur.
Dana önceki direnişlerde de patronların talimatıyla gözaltına alınıp bırakılıyordu. Bazen peşine mafya taktılar bazen yerel gazetelerde hedef gösterdiler. Baktılar olacak gibi değil hiçbir anayasal ve hukuki dayanağı olmayan bir biçimde tutukladılar. Savcılar değiştirildi. Çok net söyleyeyim başkanımızın tutuklanmasının siyasi bir kararla, Başpınar patronlarının talimatıyla olduğunu düşünüyoruz. Her ne kadar “çalışma hürriyetini engelleme, suç işlemeye tahrik, devletin kurum ve organlarını aşağılama” gibi gerekçeler gösterilse de asıl gerçek bizce budur. Başpınar OSB işçilerinin düşük ücretlerle, kölelik koşullarında çalıştırılmasına itiraz ettiği için tutuklandığını hepimiz biliyoruz.
Alev Şahin: Sizin aracılığınızla Mehmet Türkmen’den okuyucularımıza bir selam alabilir miyim? Şimdi dışarda olsaydı hukuksuzluğun ve adaletsizliğin sıradanlaştırılmak istendiği böylesi zamanlarda bizlere ne derdi? Ayrıca okuyucularımız arasından kendisine selam göndererek dayanışma içinde olmak isteyenler için de mektup adresini verebilir misiniz?
Birleşik mücadeleden başka şansımız yok.
Kadir Ulaş: Başkan tutuklandığında ilk ziyaretine giden sendikamızın avukatıydı. Yerin nasıl diye sorduğunda Mehmet Türkmen;” Başpınar işçilerinin çalışma koşullarından daha kötü olamaz.” demişti. Oysa çok kötüydü koşulları. 20 kişilik koğuşta 60 kişi kalıyordu. Adli suçluların arasına atılmıştı. Soğuk, yer yatağında kalıyordu. Ama Başpınar işçilerinin çalışma koşullarında daha kötü değilim diyordu.
Tutukluyken bile Başkanın gözü her zaman mücadelede ve dışarıda oldu. Hakkını arayan emekçinin, çocuğunun çantasına bir lokma ekmek koyamayan annenin, baskı ve sömürü koşullarında çalışan işçilerin, parasız-bilimsel-demokratik eğitim isteyen öğrencinin, cinayete kurban gitmesin diye mücadele eden kadınların, ille de Başpınar işçilerinin yanında olurdu. Aslında hepimize şu çağrıyı yapıyor; “yaşam koşullarının bu kadar kötü olduğu, ekonomik yıkımdan geçtiğimiz şu günlerde birleşik mücadeleden başka şansımız yok” derdi.
Dayanışma göstermek isteyen sınıf dostlarımız için Başkanın mektup adresi ise şöyle; Gaziantep L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Alev Şahin: Sadece Başpınar’da değil fabrikaların pek çoğunda insanlık dışı koşullarda, çok düşük ücretlerle çalışan milyonlarca işçinin varlığı bilinen bir gerçek. Kendisini yalnız hisseden, böyle gelmiş böyle gider düşüncesiyle kendilerine layık görülen sefalet düzeni içinde nefes almaya çalışan işçilere söylemek istediğiniz son bir şey var mı?
Daha insani koşullarda çalışmak ve yaşamak mümkün.
Kadir Ulaş: Yaşadığımız açlık ve sefalet düzeni kader değildir. Bizleri kölelik koşullarında çalıştıran, hayatlarımızı uyku ve iş arasında geçirmenize sebep olan, kuralsız çalışma nedeni ile iş cinayetlerine kurban giden hayatlarımız patronlara sunulmuş bir lütuf değildir. Bizim sendikal örgütsüzlüğümüzdür. Bu barbar sömürü-patron düzenine karşı süren sessizliğimizdir. Bu saltanat ve sömürü düzenini istikrarlı bir şekilde sürdürmelerinin arkasındaki sır, bizler arasında yarattıkları bölünmüşlüktür. Yarattıkları umutsuzluk, güvensizlik, kaderciliktir… Biz itiraz etmediğimiz sürece de devam edecektir.
Daha insani koşullarda çalışmak ve yaşamak mümkün. Bunun için iş yerlerimizde ortak talepler etrafında bir araya gelmek, aramızdaki bölünmüşlüğe son vermek, sendikalı ve örgütlü hareket etmek bunun ilk adımıdır. Patron düzeni karşısında yalnız değilsiniz.
Sendikamız Birtek-Sen, kurulduğu günden bugüne kadar hakları için mücadele edenlerin yanında olmuştur. Nasıl ki Başpınar’da işçilerin hak arama mücadelesine öncülük etmişse yine ve daima öncülük edecektir. Hepimize düşen sorumluluk, sendikamızın çatısı altında bu umudu büyütmek ve geleceğimize sahip çıkmaktır.