Binalarda Enerji Verimliğini Nasıl Öldürdüler?

0
321

Yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılarken zorunlu enerji gereksinimlerimiz için çok ağır faturalar ödediğimiz, bu esnada da enerjide sermaye transferinin aritmetiğini öğrendiğimiz çok yorucu bir kış dönemini geride bıraktık. Gelecek yıla kadar rahatız sanmayın. Bu yazı gelecek kışa hazırlıklı girmek, soyulmak istemeyen karıncalar için yazıldı.

Binalarda tüketilen toplam enerjide elektriğin payının %48 olduğunu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 2021 aylık sektör raporlarından, doğal gazın payının da %40 olduğunu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) Enerji istatistik Raporlarından görebiliyoruz.

Binalarda bu kadar yoğun enerji tüketimi varken düzen bizi verimsiz binalara mahkum ederek daha çok soymaya mı çalışıyor? Böylece bizden daha çok para mı topluyor?

Bunları sorgulamak ve yanıtlarını bulmak için birkaç temel göstergeye birlikte bakalım.

Ulusal Adres Veri Tabanı verilerine göre 2021 Eylül sonu itibarıyla Türkiye’de toplam konut sayısı 40,2 milyona ulaşmış durumda.

Doğal Gaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin sağladığı verilere göre ülkemizde kombi pazarı yıllık 1,2 milyon adet seviyesine ulaşmış.

İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneğinin verilerine göre de split klima üretimi 1.5 milyon, iç satışta 1 milyon adeti aşmış. 

Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR)’in  16 Mayıs 2022 tarihinde yayınladığı 2021 Yılı Doğal Gaz Dağıtımı Sektör Raporuna göre; 2020 yılına kıyasla %23,3 artarak 58,8 milyar m³ doğal gaz tüketimi gerçekleşmiş, aktif kullanıcı sayısı 57 milyonu geçmiş. 

Bu birkaç temel gösterge bile ithalatından dağıtımına, alet edevatının kullanımından vergisine her yönüyle enerjide sermaye transferinin öznesi olduğumuzu ortaya koymaya yetiyor. 

Verimsiz binalar için ötelenen mevzuat!

Enerji verimliliği konusunda 2007`de 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (EVK) çıkartıldı, 2008 yılında da Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği (BEP) ile EVK desteklendi. BEP ile 2010 yılından sonra Enerji Kimlik Belgesi (EKB) zorunluluğu getirilerek binalarda minimum yüzde 25-35 civarında enerji verimliliği sağlanması hedeflendi.

Ancak Türkiye depremi bahane ederek kentsel dönüşümü, asıl adı ile yık-yap ekonomisini oluştururken önünde en büyük engel enerji verimliliği düzenlemesi idi. Bunu uygulamaya sokmamalıydı!! Kaldı ki ne kadar çok yakıt faturası, o kadar çok gelir demekti.

Bu yüzden verimlilik düzenlemelerine uyum sağlanamadığı gibi bahanelerle mevcut binalarda enerji verimliliği önce 2011 yılına, sonra 2017 yılına daha sonra da 2020 yılına ertelendi. En son Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Murat Kurum, “İklim Değişikliği İle Mücadele Eylem Planı Sonuç Bildirgesinde” mevcut bina EKB’lerinin 2030’a kadar tamamlanacağını duyurdu. 

Bu ertelemeler yapılırken diğer taraftan da Enerji Verimliliği Kanunu’nu yürütmekle sorumlu Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) Genel Müdürlüğü 2 Kasım 2011 tarihinde bir KHK ile kapatılarak görevlerinin bir kısmı yeni kurulan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğüne (YEGM) devredildi. 

Binalarda enerji verimliliğini öldürmeyi amaçlayan bu öteleme manevralardan sonra, Enerji Verimliliği Kanunu onuncu yılına gelindiğinde; Türkiye’de 9 milyon’dan fazla binadan sadece 500 bin adetinin kimlik belgesi vardı. Bunların 450 bin adeti zaten yasal düzenlemeden sonra yapılan yeni binalar, 50 bin adeti ise yasal düzenlemeden önce yapılmış mevcut binalardı. Yani mevcut binaların ise sadece binde 6’sı EKB almıştı. 

EKB alan bina sayıları, bu binaların kaçı mevcut bina, kaçı yeni bina ve EKB sınıflarını gösteren veriler kamuya açık kaynaklarda bulmak maalesef mümkün değil. 

Biz Yaktıkça Kim Kazanıyor?

TBMM’de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir soru önergesine verdiği yanıta göre de 2020 Kasım sonu itibariyle EKB belgesi almış olan 1.2 milyon binanın, 309 bini   mevcut bina (2011 öncesi yapı kullanım izini alınmış), kalanı ise yeni bina. Yani Enerji Verimliliği Kanunu onbeşinci yılında da mevcut binaların halen sadece yüzde 3,4’ü kimlik belgesi alabilmiş.

Halen verimsiz enerji kullanan milyonlarca bina kışın ısıtılmaya, yazın da serinletileme çalışılıyor. Enerji canavarı binalardan kombi sektörü kazanıyor, klima sektörü kazanıyor, doğal gaz ithalatçısı, doğalgaz dağıtıcısı, doğal gazdan elektrik üreten ve elektriği dağıtan, perakende satışını yapan kazanıyor, vergisini toplayan kazanıyor. Kısacası vatandaşın sırtından korkunç bir sermaye transferi bütün hızıyla devam ediyor.

Enerji Verimliliği Kanunu bu sermaye transferinin durdurulmasının sağlayacak en önemli yasal düzenlemeydi ama iktidar tarafından öldürüldü. Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı gibi belgeler aslında öldürülen enerji verimliliğini varmış gibi göstermeye yarıyorlar sadece. 

Mevcut siyaset toplu taşımayı öldürdü ve benzin istasyonlarını vergi dairesi yaptı. Enerji verimliliğini de öldürüp kombiler ve klimalar üstünden hem ısınma hem de soğutmadan para kazanmanın yolunu buldu, gaz ve elektrik şirketlerini vergi dairesi yaptı.  

O yüzden her yeni eve baktığınızda bir vergi dairesi göreceksiniz. Çözümü ise basit, binanızı verimli hale getirin, izolasyonun yaptırın, sistem için değil dostlarınız ve kendiniz için çalışın. Bu yaz mevsimini bir karınca gibi güzel işlerle geçirin.

Fotoğraf: Tamer Durak Arşivi