Herkese merhaba;
Bu hafta üzerinde duracağım iki konu başlığı aslında, ayrı ayrı incelenmeyi hak ediyor ancak ben her iki konunun da uzmanı olmadığım için işi ehil ellere bırakıyorum. Fakat son bir buçuk senede tüm emtialarda yaşanan fiyat artışlarına ve bunun kalıcılık göstermesi durumunda dünya ekonomileri üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkatinizi çekmeye çalışacağım. Ayrıca İklim değişikliği ve bunun ekonomik sonuçlarının faturasının ne kadar kabarık olacağının ufak ipuçlarına dair de bazı bilgiler paylaşacağım.
Pandemi süreci ile birlikte üretim ve tedarik zincirlerinden aksama birçok ürün fiyatlarında anormalliklerin yaşanmasına neden oldu. İlk başlarda yaşanan ve eksi fiyatlamaya maruz kalan petrol fiyatları sonrasında herkes evininin balkonunu benzin istasyonuna çevirme sevdalısı oldu ama bunu da başaramadık. Ancak eksi 40 USD’ye dayanan vadeli petrol fiyatlarının haberlerini her yerde gördük ‘’nassı yani biz şimdi petrolü varille alacağız üzerine de saklama için para mı verecekler?’’ türü konuşmalar yapıldı ama Allah’tan kısa sürdü.
Çok eskilerde kalan bu konudan sonra artan emtia fiyatlarının ne anlama geldiğine geçelim biraz da: Son dönemde birçok yerde demir, çelik hatta kereste fiyatlarının artışından bahsedildiğini duyuyorsunuz. Hatta tüm emtia fiyatlarındaki astronomik artış oranları ve bunlardaki artışlara dair bir sürü de yorum…
Hani geçen hafta biraz enflasyon rakamlarından ve kalıcılık ve yapışkanlık gösterme riski olan fiyat artışlarından bahsetmiştik ya işte tam da o sırada birçok sanayi ve iş kolunda girdi olarak kullanılan veya direkt tüketime giren emtialardan bahsetmemiz gerekiyor.
Mesela kahve fiyatları: Kahve çekirdeği fiyatları son dönemdeki yaşanan artışlar ile fiyatı 160 Dolar’a kadar geldi dayandı. Halbuki salgının ilk aylarında durum biraz daha farklıydı.
Çok değil; bundan yaklaşık 6-7 ay önce 120 USD civarında olan bir çuval yeşil çekirdek (yaklaşık 60 kg) şu an 160 doların üzerinden işlem görüyor. Bu artışta yaklaşık 1.5 ay önce Kolombiya’da başlayan ve hafiften iç savaş tadında olan olaylardan ve bunun yarattığı karmaşadan dolayı, Güney Amerika’nın hatırı sayılır kahve üreticisi olan Kolombiya’dan kahve sevkiyatlarının durma noktasına gelmesi… Ayrıca Brezilya da şu an çiçek açması geciken kahve meyvelerinin yaratacağı geç hasadın fiyatlaması da yansıyor dünya fiyatlarına….
Şeker, mısır, soya fasulyesi, buğday gibi tarım emtialarında fiyat artışları hala devam ediyor. FAO’nun yeni yayınladığı rapora göre bu sene birçok tarım ürününde üretimin, geçen senenin üzerinde olması beklentisinin aksine fiyatlarda artış öngörülüyor. Bunun bir çok sebebi var ancak başta gelenlerden biri geçtiğimiz 1.5 senede yaşanan Pandemi sürecinden sonra ülkelerin tarım ürünlerini stoklama isteği yatıyor.
Peki iklim değişikliğinin yaratmış olduğu olumsuz etkilerin bu üretim aksamaları ve fiyat artışları üzerindeki etkileri nedir diye soracak olursanız; hemen sıcağı sıcağına yapılmış bir başka araştırma üzerinden sizlerin merakını gidereyim.
Yapılan araştırmada, eğer dünyada 2050 yılına kadar; sıcaklığın 2.6 derece artması durumunda sadece G7 ülkelerinin ekonomik olarak daralması, Covid nedeni ile yaşanan daralmanın 2 katı olması bekleniyor. Durum Avustralya ve Kore de ise daha büyük rakamlara ulaşıyor.
Bu durumun ekonomilere yıllık yaklaşık 5 Trilyon USD’lik bir maliyet çıkaracağı tahmininde bulunulmuş.
Rapor ile ilgili habere linkten ulaşabilirsiniz ancak görünen o ki sadece iklim değişikliği veya yaşanan kuraklıklar ve seller ve daha birçok anormal havaların maliyeti tahminden çok daha büyük rakamlara ulaşıyor; dahası insanların beslenme ve kendisi için gerekli olan besin maddelerine ulaşmasını daha zorlu kılıyor. Bu belki de bir süredir hepimizin aşina olduğu bir konu diyebilirsiniz ancak 2020 Ağustosunda 870 USD’ den işlem gören soya fasulyesi şu an 1561 USD’ den işlem görmekte. Yine mısırın aynı dönemdeki fiyatlarına bakacak olursak ağustos 2020 den bu yana %100 ün üzerinde artış göstermiş olduğunu görebiliriz.
Tüm listeyi burada yazacak değilim ama minimum %100’leri bulan ve aşan hem sanayi hem de tarım emtialarındaki artışı, sadece dünya piyasalarında bolca bulunan likidite ile açıklamak pek akla yatkın gelmiyor.
Ben yine de notumu düşmüş olayım ama dediğim gibi konunun uzmanları bu artışları çok daha detaylı anlatacaktır. Bu haftaki yazımı da bir “klişe” ile yani iklim değişikliği ile kapattım ya, Allah ta beni bildiği gibi yapsın.