Yani aslında “buralarda kalıcı değilim geçiciyim” diye de cümle içinde kullanarak daha anlamlı hale getirebilirim ama işi daha fazla sulandırmayalım. Evet yukarıdaki GEÇİCİ kelimesini dünyanın farklı ülkelerinden siyasetçilerin, Merkez Bankası başkanlarının enflasyona ilişkin yorumlarında çok fazla gördünüz.
Şimdi ise söylemlerde değişme var: Hammadde fiyatlarındaki artıştan, taşımacılıktan, ülkeler arasında yaşanan siyasi ve jeopolitik krizlerden vs vs kaynaklanan fiyat artışları var ve bunlar devam edecek gibi söylemler okuyoruz.
İyi de bunlar aslında hep vardı ama gösterilmek istenen başkaydı. Galiba artık sular çekildi ve dipteki tüm tortu ve pislikler ortaya çıkmaya başladı.
Biz sıradan vatandaşlar bu sözleri hiç inandırıcı bulmadık bilesiniz!
TUİK Aralık ayı enflasyonunu %13,58, yıllık olarak ise %36,0 olarak açıkladı.
Ancak ENAG’ın açıkladığı rakamlarda durum biraz daha farklı. ENAG verilerine göre enflasyon aylık 19.35, yıllık ise %82,81 olarak açıklandı.
Arada uçurum var ama olsun; biz kaldığımız yerden devam edelim.
Dünyada birçok yerde enerji fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanan protesto gösterilerini zaman zaman basından takip ettik ama bu konuda herhalde en çarpıcı eylemler Kazakistan’da yaşandı. Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlara karşı başlayan protestolar kısa sürede kontrolden çıktı ve otoriter rejime karşı güçlü bir değişim isteğiyle binlerce insanın sokaklara döküldüğü, askerlerin vatandaşlara ateş açmasına kadar varan sert olaylara sahne oldu.
Kazakistan’da bunlar yaşanırken Norveç’te de elektrik fiyatlarına yapılan zamlara karşı 12 ayrı kentte protestolar gerçekleşti. Norveç’te kişi başı gelirin 64.000 USD nin üzerinde olduğunu da vurgulamakta yarar var. Anlayacağınız, Kazakistan’dan Norveç’e dünyanın her yerinde fiyatlar artıyor ve artık bu fiyat artışlarının geçici olmadığı konusunda da herkes ikna olmuş durumda.
Siyasiler de bunu halka ve seçmenlerine nasıl açıklayacaklarının yolunu arıyorlar. Daha bu hafta sosyal medyaya düşen ve ABD başkanı Biden’ın kendisine enflasyonla ilgili bir soru soran gazeteciye “sevgi dolu” sözlerini içeren videoyu sanıyorum görmüşsünüzdür.
Evet, her yerde sıkıntı var! Fiyat artışlarıyla mücadele için her türlü imkânın seferber edilmemesi halinde halkın kazancı ve birikimleri enflasyon karşısında eriyecek.
Hükümetlerin tek derdi ve sorunu bu da değil. Pandemi döneminde başlayan ve halen devam eden, hem vatandaşlara hem de her ölçekteki firmaya yapılan yardımların kesilmesinin yaratacağı olumsuz etkilerin önüne geçme sorunu da duruyor Hükümetlerin önünde. Bu yardımların bir şekilde nasıl devam edebileceği sorununa çözüm bulmak için de kafa yoruyor Hükümetler.
Herkes gözünü FED’in kararlarına dikmiş durumda ancak FED de ne yapacağını bilemez durumda görünüyor. Aslında FED de yapılması gerekeni biliyor ve bunu da ‘’doğru iletişim dili’’ adı altında defalarca piyasalar ile paylaştı ancak; artık lafın değil icraatın ön plana çıkacağı yıla girdik; izleyip göreceğiz.
Bize dönecek olursak enflasyonun aynı artış hızı ile bu sene devam edemeyeceğini öngörüyorum; bunun bir kısmının baskılanan talep ve gelir artışının, fiyat artışının altında kalmasından kaynaklanacağını düşünüyorum. Yani artık fiyatların artışına yetişemeyen bir gelir durumu var ve bu bir derece durgunluğun ve yüksek enflasyonun kalıcı olduğu dönem yaratacak; yani stagflatik dönem geçireceğiz.
Anlayacağınız o ki, neresinden baksanız sıkıntılı dönemlerdeyiz ve öngörülebilir bir “son” da henüz ufukta değil. Bu sene başında başlayan zam dalgasının bir bölümünün devlet tarafından sübvansiyonlarla göğüslenmeye çalıştığını da ekleyecek olursak, çok ciddi bir tehlikenin eşiğinde durmaya devam ettiğimizi söyleyebilirim.
Sözün özü, enflasyon tüm dünya için bu yıl boyunca sorun olmaya devam edecek. Ancak bazı ülkeler için çok daha büyük ve ilk sırada gelen sorun haline gelecek belli ki… Ve bunun sonuçlarını da hep birlikte izlemeye yaşamaya devam edeceğiz.
Sağlıkla kalın.