Bugüne kadar şirketlerin kuruluş amaçları sadece kar ile eşitlendi. Olumlu finansal sonuçlar, başarılı şirketlerin ortak göstergesiydi. Bu anlayış şirketlerin toplumdaki rolleri ile onlara değin güvenin de temelini oluşturuyordu. Ancak bu anlayışın çevre, eşitsizlik ve sosyal uyuma olumsuz etkilerinin şu günlerde daha da çok farkına varmaya başladık.
Artık şirketlerin yeniden doğma zamanı. Küresel iş dünyasının yeni odağı, şirketlerin bir amaç etrafında yeniden kavramsallaştırılması ihtiyacına yoğunlaşmaktır.
İş başarısı, sahipler, çalışanlar, tedarikçiler ve müşteriler için değer yaratmadan gelir. Her işin arkasında insanlar vardır ve insanlar ilişkileri aracılığıyla toplumda işlev görürler. Bu nedenle başarılı işin temelinde iyi ilişkiler yer alıyor. Şirketler insanlardan oluştuğunu ve insanlarla varlığını devam ettirebileceğini çoğu zaman unutuyor. Mavi yakalı, beyaz yakalı, gri yakalı… Birçok etiket. Birbirine üstenci tavırlar, sınıflandırmalar. İnsanlar artık sadece hayatlarını devam ettirmek için gelir elde etme derdinde değil. Her insan, çalışma hayatının bir işi yapmanın ve gelir elde etmenin ötesine geçen daha yüksek bir amacı olmasını istiyor. Yine de çok sayıda insan, zamanlarının çok önemli bir bölümünü bu yüksek sosyal amacı sağlayamayan işyerlerinde geçiriyor. İnsanların kişisel değerleri ile işletmenin çıkarları arasında hissettikleri gerilimi çözebilen şirketler, son derece bağlı ve üretken bir işgücüne sahip olarak fayda sağlayacaktır.
Peki, şirketinizin amacı nedir? Amacınızı tanımlayabiliyor musunuz? Bazıları karlılık, nakit akışı, güvenlik ya da özgürlük olarak tanımlayabilir. Oysa bir işletmenin amacı, değerlerine hizmet etmek, değer yaratmaktır. Değer yaratmak, sizin için daha değerli olan başka bir şeyi almak için değerli bir şey vermektir. Bu tanım çok geniştir ve hem maliyetleri hem de faydaları kapsar.
Sosyal katkı yapmak isteyen şirketler paradoksal olarak kendilerine bakmalıdır: Çalışanların memnuniyetini artırmak, yapacakları en önemli şeydir. Bugünün iş liderleri hiç bu kadar baskı altında olmamıştı. Müşterilerini, çalışanlarını güvende ve işlerini de ayakta tutmak zorundalar. Hissedarlar öngörü, cesur stratejiler, çeviklik ve dayanıklılık beklerken, yatırımcılar etki yatırımına, hükümetler ve toplum işletmelerin sürdürülebilirlik ve sosyal adalet gibi daha geniş hedeflerin desteklenmesini giderek daha fazla bekliyorlar.
Şirketlerin amacı sadece akar üretmek olmamalı; insanların ve gezegenin sorunlarına karşı çözümler üretmek olmalıdır. Süreç içinde kar üretir ancak kar tek başına şirketlerin amacı olamaz.
Bugününü ve geleceğini güvence altına almak isteyen şirketler için tüm bunlar belirleyicidir. Şu anda zorlayıcı şartlar altında ciro hedefine ulaşmaya çalışmak, nakit tasarrufu yapmak ve agresif bir şekilde yeniden yapılanmaya çalışırken paydaşların değerlerine bağlı kalmaya nasıl devam edebilirsiniz? Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hedeflerini henüz belirlememiş, hatta farkında olmayan şirketler ya da tamamlamayanlar, sizler ne yapacaksınız? Yeni dünya düzenine ayak uydurabilmek için neye odaklanmalısınız?
Sadece ürün satarak değer yaratmanın mümkün olamayacağının farkına varan şirketler gelecekte kendilerine yer bulacaklar. Şirketinizi nasıl yapılandırdığınız, sürdürülebilirlik unsurlarının tüm hücrelerinize doğru şekilde nüfus etmesini sağlamanız, ürününüzü nasıl oluşturduğunuz ya da hizmetinizi nasıl sağladığınız, çalışanlarınızla ilişkileriniz, sosyal etki yatırımı ile toplumla olan ilişkiniz ile değer yaratabilirsiniz.
Şirketlerin rolü, ekonomik olarak dünya düzenini devamlılığını sağlamaktır. Çünkü mal ve hizmetleri sağlayan şirketlerdir. Şirketler için işin toplumsal katkısı, her şeyden önce her şirketin kendi adına sunduğu ürün ve hizmetler aracılığıyla ifade edilir. Şirketlerin toplumda bir ihtiyaca hizmet etmesi müşteri değeridir. Yani zaten toplumla bağlantı vardır. Ve toplum, hem tüketici hem de vatandaş olarak müşterilerdir.
Şirketlerin gerçekten ve otantik olarak dünyada iyi şeyler yapması gerekiyor. Sadece hissedarlarına değil, dünyaya hizmet etmelidir. Bu sadece bir PR çalışması veya mesajı olmamalı, işin doğasında dokunmalıdır. Zenginlik yaratmaktan daha fazlasına hizmet etmelidir ve toplumdaki rolüne sahip çıkarak, gerekeni yapması gerekir.
Geçtiğimiz on yılda iş dünyasının toplumdaki rolünde, halkla diyaloğunda güven eksikliğinin ne kadar önemli olduğuna dair ciddi bir farkındalık olduğu tespit edildi. Güvendeki düşüşü tersine çevirmenin potansiyel yolları; daha fazla hesap verebilirlik, kişisel ve kurumsal teşvik sistemlerinin istenmeyen sonuçlarının daha iyi anlaşılması ve karar alma süreçlerinde daha fazla şeffaflığın yanı sıra toplumsal riskin daha fazla tanınmasıdır. Güven çok boyutlu bir kelime. İnsanlar gerçekte şirketlere oldukça fazla güveniyor. Uçakla ulaşım sağladığınızda kaza yapmamaları için havayolu şirketine, bir süpermarketten gıda satın aldığınızda sizi zehirlemeyeceklerine güvenirsiniz.
Şirket çalışanları, yaratılmasına yardımcı oldukları sosyal ve çevresel yatırımlar üzerindeki olumlu etkiyi ve ekonomik getirileri görmeye başladıklarında, oynayacakları bir role sahip olduklarına inanmaya başlarlar ve fikirler akmaya başlar. Büyük bir şirketin, insanların içinde oynayabilecekleri bir çerçeve sağlaması çok önemlidir ve sonra işler neredeyse sihirle gerçekleşir.
Şirketlerin benimsemeleri gereken bir diğer yaklaşım da güçlendirilmiş kurumsal yönetişimdir. Özellikle yönetim kurulu, pay sahipleri ile şirketin menfaatlerini uyumlu hale getirme aracı olarak kabul edilmektedir. Şirketin yönünü ve stratejisini belirler ve bir organizasyondaki uygulamasının izlenmesinden sorumludur.
Ücretlendirmenin yanı sıra, yaş, etnik köken, deneyim, cinsiyet ve yönetim kurulu üyeliğinin çeşitliliği kurumsal yönetişimin ilgi odağıdır. Bazıları üstün performansa, bazıları da yönetim kurulu çeşitliliğini tartışırken adalet ve fırsat eşitliğine de işaret ediyor.
Tüm şirketler, iş stratejilerine yerleştirilmiş net ve uzun vadeli bir amaca sahip olmak için çabalamalı ve bunu markaları ve ürünleri aracılığıyla hayata geçirmelidir. Elbette bir şirketin amacı, iş modelini ve değer zincirini dikkate almalı, aynı zamanda ürünlerinin faydalarına, şirketin ölçeğine ve etkisine, temel yetkinliklerine ve paydaşlarının endişelerine ve özlemlerine dayanmalıdır.
Şirketlerin artık unutmaması gereken “İnsanların ve gezegenin sorunlarını karlı bir şekilde çözmek; insanlar ve gezegen için sorun yaratmaktan kar etmemek.” Değer verdiğinizde değer kazanırsınız. Artık başarının, hedefe ulaşmanın tek yolu bu. Şirketinizde değeri ya inşa edersiniz ya da yok sayarsınız. Ve yok olursunuz. Tercih ve dönüşüm zamanı.