Büyüklerimizin bize, onların büyüklerinin de onlara söylediği en büyük yalan “iyiler daima kazanır” olmalı. Aklımız ermeye başladığı andan itibaren söylenen… Bütün kutsal kitaplarda yazan, tüm inanışlarda salık verilen… Masallarda anlatılan, efsanelere konu olan…
Oysa tam tersidir. İyiler daima kaybeder ve dahası erken ölürler.
Bir güvercin ürkekliğindekiler arkasından vurulur…
Bir gelinciği üflemeye kıyamayanlara vura vura kıyılır…
Gülünce gözlerinin içi gülenler kara kuyulara atılır…
Elinde ne varsa paylaşmayı bilenler hep yoksul kalır…
Başkası açken boğazından lokma geçmeyen hep aç…
Sevgileri hüzün olur hazin ayrılık hep onları bulur…
Göçük altında onlar kalır, inşaattan onlar düşer, bombalarla onlar parçalanır, onlara kurşun sıkılır. Onların ölümü kader ya da mukadderattır.
İyiler daima erken ölür…
Bazen 14’ünde bazen 18’inde… Yani hep hayatının baharında…
En çok onların hayal kırıklıkları olur. En çok onların gözünde hüzün. En derin yaralar onlardadır. Bir şarkının yanına uzanıp, bir şiire sarılan, bir roman kahramanına gözyaşı akıtanların naifliğine dünya dediğimiz şu gezegen asla acımaz.
En kıyamadıkları yerden kıyılırlar. En beklemedikleri yerden kırılırlar.
İyiler daima kaybeder. Ezilir, kaybeder, yenilir ve ölürler…
Bütün bunlara rağmen bitmeyen bir inadı vardır iyilerin. Bir üstünlük olarak gördüklerinden değil, çok sevileceklerini düşündüklerinden değil. Öyle başlarını yastığa koyduklarında rahat uyumak istediklerinden de değil çünkü emin olun kötüler de horul horul uyuyor. Korktuklarından, az bildiklerinden ya da tembel olduklarından değil. Küçükken kendilerine söylenen o ilk büyük yalan inandıklarından da değil. Başka türlü yaşamayı tercih etmediklerinden… Bu yüzdendir ki hayattaki her şey gibi “iyi olmak” politik bir haldir. Düşündüğün, söylediğin, savunduğun gibi yaşama tutarlılığıdır. Güçlünün değil haklının yanında olma dirayetidir. Kaybedeceğini, öleceğini, ezileceğini bile bile… Başka türlü bir dünya iddiasının insan halidir. “O güzel günleri” hiçbir vakit görmeyeceğini bilirsin ama yine de vazgeçmezsin.
İyiler daima kaybeder, erken ölür. Ve rağmen ve fakat ve yine de herkes iyiliğe muhtaç. Buna kötüler de dahil… Kötüler bile bir gün iyilerin kazanmasını istiyor. Perişan hale getirdikleri bu dünyanın iyilikler sayesinde hala yaşanabilir bir yer olduğunu çok iyi biliyorlar. Masalları herkesin sevmesi bu yüzden.
Bir çocuğun bedenine uzanan iğrenç ellere karşı yüz binlerin bir araya gelebilmesi bu yüzden. İnsanın, emeğin, hatta karıncanın dahi hakkını savunan insanların hiç bitmeyecek olması bu yüzden…
Demem o ki siz yine de masallara inanın ve iyilikle kalın…
Kargo
Buraya bir albüm bırakıyorum. İstanbul Kainat Radyosu‘ndan Ay Açılsa… Bir ayağı İstanbul’da bir ayağı kâinatı gezen ezgilere sarılın, sözleriyle uzul usul dertleşin diye…
Buraya bir kitap bırakıyorum. h2okitap’tan Özcan Özen sayesinde tanıdığım İrfan Yalçın‘dan Fareyi Öldürmek. Yazarın tanıklıklarla, belgesel, kurgusuyla yarattığı kahramanla sarsıcı bir yolculuğa çıkın, iyiliğini, sevgisini görmezden geldiğiniz insanlarda nasıl izler bırakıyorsunuz bir yolculuğa çıkın diye…
Editörün Notu: Sevgili Leyla Alp’in “Kargosuna” seçtiği Gomidas Vartabed’in derlemesi “Ay Açılsa” türküsünün “Nınçmanet Arkayagan” adlı orijinalini de dinlemenizi tavsiye ederiz: