Her istediğinizi yapabilir misiniz?
Her istediğini yapamazsın yasalar var! Her istediğini yapamazsın kurallar var! Her istediğini yapamazsın sınırlar var!
Bazen de şöyle denir; Her istediğini yapamazsın insan hakları var! Her istediğini yapamazsın etik var! Her istediğini yapamazsın vicdan var ve sair ve sair ve sair…
Ama bazıları her istediğini yapar!
Bazıları her istediğini kitabına uydurur yapar. Bazıları kitapsızca yapar! Bazıları gözünün içine baka baka yapar! Bazıları önce gözünü kör eder sonra yapar! Bazıları uyutur yapar, bazıları uyanıklığından yapar! Bazıları acıta acıta yapar, bazıları uyuşturur yapar ki acısını sonra hissedersin. Bazıları ilan eder yapar, bazıları hasıraltı yapar! Bazıları yalan dolanla, bazıları talanla yapar. Bazıları inadına yapar, bazıları damarına basar, duyar kasar, silah sıkar, para saçar ille de yapar!
Sen yapamazsın!
Çocuğun öldürülür katilini içeri tıkamazsın. Evin başına yıkılır yenisini yapamazsın. İşin elinden alınır geri alamazsın. Derelerin kurutulur kurutanı durduramazsın.
Madende ölürsün kanın yerde kalır. İnşaatta ölürsün kanın yerde kalır. Pisliğin teki canın alır, parça parça gitar kutusuna koyar, çöpe bırakır; katilin öldü derler kanın yerde kalır. Sokağın ortasında kameraların önünde öldürülsen, katilin “çektim vurdum” dese yine de iyi halden paçayı kurtarır, kanın yerde kalır. Bir sokak arasında ölesiye dövülürsün, hayatının baharında sonsuzluğa karışırsın, kanın yerde kalır. Coğrafya kaderindir, Nevruz’da çırılçıplak bedenine kurşun yağar, göz görür, kulak duyar yine de kanın yerde kalır. Tren raylarına parçaların dağılır ‘mücbir sebep’ten kanın yerde kalır.
Deprem enkazında sesin boğulur müteahhide hesap soramazsın. Meriç’te canın boğulur, canını saramazsın. Bazılarının yaygarasından gerçeği duyamazsın! İstesen de istediğini yapamazsın!
Bazılarına yasalar vardır, kurallar vardır, sınırlar vardır, insan hakları vardır bazılarına sınırsız kötülük hakkı vardır. Bazılarına dünya vatandaşlığı bazılarına ‘sığınma hakkı’ vardır! Bazılarına her yer sınırsız memlekettir, sana vatanından başka yer yoktur. Bazılarına memleket ‘bakara-makara’ para, bazılarına sevdadır…
Düşünüyorum da her istediğini yapabilir misin sorusu gayet mantıklı gibi görünüyorsa da istediğin dünyayı yaratmaman için sınırlarını daraltan da bir soru aynı zamanda. Neden yapmayayım ki demek istiyorum bazen. Neden yapmayayım ki… Bazıları yapabiliyorken ben neden yapmayayım? Kim çekiyor istediğini “yapabilememe” sınırını bize?
Her istediğini yapmak hakkı iyilerde olsaydı, hepimiz iyi şeyler yapmak isterdik. Ben mesela yaşanır bir memleket yaratmak isterdim. Çünkü kimilerinin kan ve acıdan ördükleri köşklerinde keyif sürdüğü her istediklerini acımasızca yapabildiği; kimilerininse acılarıyla yoksulluklarıyla umut aradıkları ya da çaresizlik içinde yitip gittiği yere memleket demem, diyemem, denemez de…
Oysa ben;
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”
İstediğim, şikayetin yalnızca ölümden olduğu memleketi yaratamayacaksam özgürlük neremizde? Şuramızda! Gitmesek de görmesek de şuramızda… Neden bize hayaller de bazılarına gerçekler… Nedir hak ettiğimiz hayatı var etmemizi engelleyen? Başka bir dünya mümkün iken kimlerdir bize mümkünsüz kılan? Ve neden çekilen sınırlara riayet etmek hep bize düşer?
Bazen soruları cevapladığımızda sınırları da kırmış oluruz diye düşünüyorum. Fizikte hareket küçük bir itimle başlıyor sonra ivme kazanarak büyüyor. Umarım itmişimdir.
Kapak Görseli: Zugr/ Unsplash