Sosyal Normların Bedeli…

0
353

Sadece ilişkilerimizde değil hayatımızın her alanında mesafelerin oldukça önemli olduğu bu günler beni sosyal normlarımızı da düşünmeye itti. Sosyal normlar; sosyal etkileşimler içinde bulunduğumuz kişilere karşı gösterdiğimiz tutum ve davranışları ifade etmekte. İster profesyonel yaşam ister sosyal hayatımızda olsun yazılı olmayan kurallara sıkı sıkıya bağlıyız. Aslında yazılı olmayan bu kurallara bağlanma durumu kuralları görmezden geldiğimizde karşılaştığımız tepkilerden dolayı son derece etkili. Şöyle bir örnekle açıklayalım; Dünya üzerinde hiçbir örf ve adeti bilmeyen bir uzaylı olduğunuzu düşünün. Ayrıca Türkiye’de yaşayan bir hanımefendi ile evlisiniz. Kayınvalidenizde bayram ziyareti için yemeğe davetlisiniz, yemek hakkında eşinizden kuzenlerinizin adı, Ruşen amcanızın oğlu Sedat’ın kariyeri gibi hayati derecede öneme sahip bilgileri alıyorsunuz ve tam vaktinde yemeğin olduğu evin kapısında bekliyorsunuz. Kapı açılıyor ve tanıdığınız, tanımadığınız onlarca kişi size sarılmaya başlıyor, büyükler yanaklarınızdan küçükler ellerinizden öpüyorlar, her taraftan bir soru soruluyor, mutfaktan biri elinde bir adet yaprak sarmasıyla çıkıyor ve sarmayı ağzınıza sıkıştırmaya çalışıyor. Gözünüzde canlandı değil mi?! Kültürümüzü bilmeyen biri için bu coşku biraz korkutucu olabilir. Ama siz eşinizden daha önce aldığınız direktiflerden dolayı süreci hasarsız yönetebiliyorsunuz. Kenarda bulduğunuz tekli koltuğa kendinizi zor bela atıyor sessiz bir şekilde çevrenizdekileri gözlemlemeye başlıyorsunuz. Bu sırada eşinizin erkek kardeşinin yani müstakbel kayınbiraderinizin iki çocuğu içerden geliyor ve elinize sarılıp bayramınızı kutlamaya çalışıyorlar. Kutlama ritüeli gerçekleşiyor ama çocuklar hala gözlerinizin içine bakıyor. Anlam veremiyorsunuz. Bu tarz durumlarda garip bir sessizlik oluşur ve zaman yavaşlamaya başlar. Einstein bu durumu “Zamanın Göreceliği” ile açıklar ben ise Tanrıların cezalandırma metodu… Durmaya yaklaşan zamanın getirmiş olduğu baskıya daha fazla dayanamayarak eşinize kaş göz yapıyorsunuz eşiniz yanınıza geliyor ve kulağına “çocuklar neden gitmiyor?” diyorsunuz. Eşiniz bayramlarda büyüklerine hürmet gösteren çocuklara bayramın harçlığı verilmesinin gerekliliğinden söz ederek, çocuklara para vermenizi söylüyor. Hemen verilen bilgiler ışığında gereken ödemeyi gerçekleştiriyorsunuz ve çocuklar gidiyor. İşte sosyal normlara ait durumsallık etkisi de burada başlıyor. Biraz zaman geçtikten sonra kayınvalideniz yemeğe çağırıyor. Hep beraber oturuyorsunuz. Yemekler mükemmel. Üstelik kayın valideniz size karşı inanılmaz kibar davranıyor. “Biraz daha patates salatası koyayım evladım, içli köftelerin yanına biraz da kısır al yavrum, aaaa ama böreklerin tadına bakmamışsın hadi hatırım için bir tane daha…” Aşırı ilgiyle karşılaşan her insan gibi nasıl davranacağınızı bilemez bir mahcubiyetle teşekkür ediyorsunuz. Hiçbir kültürel davranış kalıbını bilmeyen bir uzaylı olarak yaşadığınız deneyimi düşünüyor ve size hürmet gösteren çocuklara nakitle cevap verdiğinizi, bunu diğer insanlara uygulamadığınızı fark ediyorsunuz. Ve kayınvalidenize 100 lira uzatıyorsunuz. “Ellerinize sağlık annecim her şey mükemmel olmuş.”

Dan Ariely Akıldışı ama Öngörülebilir adlı kitabında bu olayı “Sosyal Normların Bedeli” olarak adlandırıyor. Sosyal normlar, karşılıklı saygı ve tarafların çıkarlarının eşit gözetilmesi ile sağlıklı bir iletişime sebep oluyor. Karşınızdaki kişiye davranma şekliniz mutlak anlamda değerli olabilir. Ancak diğer değişkenleri göz ardı ederseniz, yaptığınız “değerli” davranış vasatlık olarak algılanıyor. Konu hakkında birçok örnek vermek mümkün ama benim için en çarpıcısı doktorlara davranış şeklimiz. Halen devam etmekte olan Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarımız için Covid-19 ölümleri meslek hastalığı sayılmadı, kendini bilmezlerin uyguladığı şiddete karşı yaptırımlar etkili olamadı, streslerine stres eklendi, ödemeler yapılmadı/az yapıldı. Oturdukları apartmanlarda cüzzamlı muamelesi görmeleri ise aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir durum değildi. Apartmanda asansörün kapısına “Sağlık çalışanları Asansörü kullanmazlarsa seviniriz” yazanlara ise Reportare gibi entelektüel platformlarda yazılamayacak laflarım var. Ama akşamları pencerelerden alkışlandı. Minnetimiz birkaç günlük sosyal medya paylaşımlarımızda durdu. Orada bile post atmadık, bir günlük storyler ile teşekkürlerimizi koca yüreklerimizle ilettik.

Hareketlerimiz çevresel faktörler ve gerçekler göz önüne alınmadığında amacına ulaşamıyor. Son yılların en sık kullanılan söz öbeği “büyük resmi görememek”, küçük resimler etrafında sevimli şovlar ile içsel tesellilere dönüşüyor. Bu durum da iyi niyetli olsak bile her hareketimizin bütün içindeki yansımaları bizi istemediğimiz noktalara götürüyor. Kısacası maske ve koruyucu kıyafet sağlamakta bile zorlandığımız bir doktoru alkışlamak, kayınvalidemize teklif ettiğiniz 100 liraya dönüşüyor.

Reportare · Sosyal Normların Bedeli | Onur Uğur