Otomobilde Müzik, Müzikte Otomobil…

0
50

Muhteşem bir sonbahar günü, hava güneşli, bölgesel olarak yağmur serpiştiriyor, 70’li yıllardan kalma V8 bir Amerikan’la yoldasınız, bir yandan düşük devirlerdeki motorun o kendine has mırıltısını dinliyorsun, bir yandan açık camdan sonbaharın kokusunu içinize çekiyorsun, güneş batmak üzere, dikiz ve yan aynan şimdiden kızarmış bile, yolun şeritleri düzenli şekilde otomobilin altında kayboluyor, 2 tonun üzerindeki otomobil bir tekne gibi yavaş yavaş sallanıyor, torpidonun üzerindeki pakete uzanıp bir sigara yakıyorsun, elin otomobilin radyosuna gidiyor, tesadüf bu ya sevdiğin bir parça çalmaya başlıyor, arkana iyice yaslanıp çalan parçanın türüne göre ya gevşiyorsun ya da gaza biraz daha basıyorsun, suratında aptalca bir gülümseme…

Amerikan sadece bir örnekti, hangi otomobille yolda olursanız olun, 1930’da otomobile takılan ilk AM radyodan itibaren otomobil ve müzik ayrılmaz bir ikili oldular. Joseph ve Paul Galvin kardeşler 130 dolara sattıkları ve Motorola adını verdikleri AM otomobil radyoları tek pille çalışıyordu ve tüplüydü. 1952 yılında Alman firması Blaupunkt ilk AM/FM radyoyu piyasaya sürecek ve uzun yıllar otomobillerde bu radyo kullanılacaktı. 1956 yılında Chrysler gösterge paneline takılı bir plakçalar tanıttı, hatta 7 inçlik bu plakçalara uygun plaklar üretmesi için Colombia Records ile anlaştı. Ancak araç hareket halindeyken pikap iğnesi sürekli atlayıp duruyordu. Altmışlı yıllarında başında mühendis Earl Muntz Stereo-Pak adını verdiği büyük kaset şeklindeki kartuş uygulamasını tanıtacak ve kullanıcıların istedikleri müzikleri dinleyebilecekleri bu sistem uzun süre piyasada kalacaktı. 70’lerden sonrası malum; kaset, cd, usb harici bellek ve mp3, bluetooth bağlantılı sptoify… Müzik her zaman, her toplumda, her kültürde otomobillerin mütemmim cüzü oldu, özellikle uzun yol söz konusuysa… Ancak bu ilişki tek taraflı değil, yıllar boyunca farklı müzik türlerinde üretim yapan sanatçılar da şarkılarında otomobilleri anlattılar. Kimi zaman otomobili metafor olarak bir aşk, bir kadın, bir sevgili, ateşli bir gece olarak betimlediler. Otomobili konu alan şarkı sözleri ve parçalar saymakla bitmeyecek bir liste oluşturmakta. Alanında oldukça ünlü sanatçıların ikonik otomobillere gönderme yaptığı parçaların ise ayrı bir yeri var, özellikle klasik otomobiller popüler kültürde özgürlük, macera, nostalji gibi kavramlarla anıldığı için üzerlerine bir şarkı yapılmayı da hak ediyorlar…

Mick Rice 1965 yılında yakın arkadaşı aktris ve şarkıcı Della Reese’si ziyaret eder. Reese davulcusu Calvin Shields için bir Lincoln almaktan söz ederken Shields “Ben Lincoln istemiyorum, Mustang istiyorum” demesinden ilham alan Rice efsanevi “Mustang Sally” parçasını yazar ve parça Wilson Pickett’in icrasıyla meşhur olur. Yıllar içinde bir çok “cover”ı yapılır.

“Sana yeni bir Mustang almalıyım, 1965 model, hemen şimdi bebeğim, şimdi etrafta dönüyorsun, oldukça gösterişli bir kadınsın, asla, asla bana binmek için izin vermeyeceksin…”

1965 yılında Beatles “Drive My Car” şarkısında şöförlü araç servisi arayan biri üzerinden metaforla bir ilişkiyi anlatmaktaydı.

“Bebeğim arabamı sürebilirsin, belki seni sevebilirim”

The Beach Boys ise “Little Deuce Coupe” adlı şarkısıyla “Hot Rod” kültürünün ikonik otomobili olan 1931 Ford Coupe’yi yüceltmişti.

“Küçük Deuce Coupe, ne aldığımı bilmiyorsun, küçük Deuce Coupe,ne aldığımı bilmiyorsun, peki, övünmüyorum bebeğim bu yüzden beni küçümseme, ama şehirdeki en hızlı tekerleklere sahibim, bana doğru geldiğinde, o denemiyor bile, çünkü eğer bir çift kanadım olsaydı, dostum, onun uçabileceğini biliyorum”

Janis Joplin, 1970 yılında tek seferde kaydedip üç gün sonra hayatını kaybettiği “Mercedes Benz” şarkısında materyalizme dönemin hippi felsefesiyle cevap veriyordu. İronik olarak Janis Joplin’in de bir Porsche’si vardı.

“Tanrım, bana bir Mercedes Benz almayacak mısın? Arkadaşlarımın hepsi Porsche kullanıyor, telafi etmeliyim, Hayatım boyunca çok çalıştım, arkadaşlarımdan yardım almadım, Peki, Tanrım, bana bir Mercedes Benz almaz mısın?”

Bruce Springsteen 1984 yılında çıkardığı “Dancing In The Dark” albümünün B yüzündeki “Pink Cadillac” şarkısında özellikle pembe rengin Cadillac’ta lüksü, şıklığı ve prestiji temsil etmesine atıfla bir güzelleme de bulunur. Pembe üzeri açık bir Cadillac aynı zamanda bireyselliğin, aşırılığın ve özgürlüğün metaforlaştırılmış hali. Elvis Presley’de üzeri açık pembe bir Cadillac’a sahipti.

“Buraya gel ve bana sarıl bebeğim, sana gerçekleri itiraf edeceğim. Tatlım bu senin paran değil. Çünkü   bundan bende çok var. Pembe Cadillac’ın için seni seviyorum. Ezilmiş kadife koltuklar. Arka koltukta sürüş, sokaklarda süzülme, kızlar el sallıyor… Bütün paramı Cumartesi gecesi harcıyorum, tatlım pembe Cadillac’ın arka koltuğunda ne yaptığını merak ediyorum… Bazıları çok büyük olduğunu ve çok fazla benzin harcadığını söylüyor, Bazıları çok yaşlı ve hızlı olduğunu söylüyor. Ama benim aşkın Honda ve Subaru’dan daha büyük…

Springsteen yalnızca bu parçayla değil “Cadillac Çiftliği” parçasıyla da Cadillac ve onun temsil ettiği değerlere atıfta bulunacaktır. Şarkıda geçen Cadillac çiftliği Teksas, Amarillo’da bulunan ve eski Cadillac’ların burun taraflarının toprağa gömülerek sergilendiği, üzerleri grafiti kaplı bir sanat enstalasyonudur. Şarkı bir Amerikan rüyası olarak başlayan ve sonra özgürlük, macera, prestij, stil şıklık ikonuna dönüşen Cadillac’ların bu mirasına sahip çıkmaktadır.

“İşte orada duruyor dostum, güneşte parlıyor, bir işçi mesaisi bittiğinde onu selamlamak için orada, babamı ve teyzemi de alıp, onları Cadillac Çiftliği’ne götüreceğim. Eldorado yüzgeçleri, beyaz yanaklar ve etekler, burada, yeryüzünde cennetten küçük bir parça gibi yolculuk ediyorlar, dostum öldüğümde bedenimi arka koltuğa at ve beni Cadillac hurdalığına götür.Cadillac, Cadillac, uzun ve karanlık, parlak ve siyah, motorlarınızı çalıştırın, bırakın kükresinler, otoyolu büyük eski bir dinozor gibi parçalayın. James Dean Mercury ’49’da, Junior Johnson Caroline ormanlarına koşuyor, hatta o siyah Trans-Am’deki Burt Reynolds bile, hepsi Cadillac Çiftliği’nde buluşacak”

1970’lerin başka bir “hit” şarkısı olan “Chevy Van” şarkısında Sammy Johns o yıllardaki Chevy Minibüslerin özgürlük, macera, hareket kabiliyeti, bağımsızlık, aşk vb. gibi kavramlarının altını çizer. Chevy Van yolda olmanın, yolda yaşamanın sembolleşmiş ifadesidir.

“Gencecik yüzü bir melek gibiydi, uzun bacakları bronz ve kahverengi, gözünü yoldan ayırmasan iyi olur oğlum, aracı yavaşlatsan iyi olur. Çünkü bir resim gibi orada uzanıyor, ay ışığı saçlarında dans ediyor. Uyandı ve elimi tuttu. Beni Chevy Van’ımın içinde sevecek, sorun değil… Onu o kadar küçük bir kasabaya bıraktım ki, bir ucundan diğerine taş atabilirdim. Toprak bir ana yol ve o çıplak ayaklarıyla yürüdü. Bir daha buradan geçmeyeceğim için yazık oldu…

Prince 1983 yılında “Little Red Corvette” şarkısında ateşli bir kadın ve tek gecelik bir ilişkiyi güçlü bir spor otomobildeki heyecanlı bir yolculuğa benzetir. Şarkıyı stüdyoda uzun bir gece geçirdikten sonra arkadaşı Lisa Coleman’ın otomobilinde uyuduğu zaman şekillendirmiştir. Hızlı bir gece için tabii ki en uygun seçim bir Corvette olacaktı.

“Ama cumartesi gecesiydi, sanırım bu her şeyi anlatıyor, ve diyorsun ki, “Bebeğim, yeterince benzinin var mı?”, oh, evet!, küçük kırmızı Corvette, bebeğim, çok hızlısın, evet, öylesin, küçük kırmızı Corvette, uzun sürecek bir aşk bulmalısın”

Ronnie & the Daytonas’ın 1964 hiti “GTO”, 1960’ların en ikonik, kaslı arabalarından biri olan Pontiac GTO üzerine yazıldı. 1964’te Pontiac Tempest’in güçlendirilmiş bir versiyonu olarak piyasaya çıkan GTO 358 beygir gücü veren 389 kübik inçlik V8 motoruyla bu şarkıyı fazlasıyla hak ediyor.  Ronnie & the Daytonas’ın solisti John “Bucky” Wilkin’in tıpkı o yıllardaki yaşıtları gibi gençliğinde GTO’nun gücünden, sesinden, hızından etkilenmemesi imkansızdı.  “GTO”yu daha ergenlik çağındayken yazmıştı. Arabanın etrafındaki uğultudan ve özgürlüğü ve heyecanı nasıl temsil ettiğinden ilham almıştı. Şarkı, güçlü motoru ve hızlı ivmelenmesiyle bir GTO sürmenin heyecanını yansıtıyor.

“Küçük GTO, gerçekten çok iyi görünüyorsun, üç zar, dört vitesli ve 389, şimdi onun sesini dinle, çalıştır, uçur ve patlat onu, GTO…”

Grease filminin hit olan unutulmaz şarkılarından “Greased Lightnin” pop kültürün en ikonik otomobillerinden biri olan 1948 Ford DeLuxe üzerine kuruludur. Filmde de şarkıda bu otomobilin modifiye süreci ve 50’lerin gençlerinin otomobil ile olan tutkulu ilişkileri işlenmektedir.

“Mor püsküllü arka stop lambaları ve 30 inchlik kanatçıklar alacağız, bir Palomina gösterge paneli ve ikili susturucular alacağız, yeni pistonlar, bujiler ve amortisörlerle kayalarımdan kurtulabilirim…

Örnekleri çoğaltmak mümkün Tracy Chapman “Fast Car” şarkısında yeni bir hayat kurmak isteyen bir çifti konu eder ve otomobil üzerinden anlatır.

“Hızlı bir araban var, uçup gidebileceğimiz kadar hızlı mı? Bir karar vermeliyiz, bu gece git ya da bu şekilde yaşa ve öl.”

Johnny Cash ise “One Piece at a Time” adlı şarkısında benzersiz bir Cadillac’tan bahseder. Cadillac fabrikasında çalışan bir işçi yıllar içerisinde, farklı yıllara ve modellere ait fabrikadan çaldığı parçaları birleştirerek kendisine bir Cadillac yapar. Bu otomobil farklı modellerin ve yılların bir karışımı olarak türünün tek örneği olacaktır. (Parçanın hit olmasından sonra Cadillac “One Piece at a Time” isimli bir otomobil üretecek ve bu otomobil Tennessee’ Johny Cash müzesinde sergilenecektir.)

“Kentucky’den 1949’da ayrıldım, ve Detroit’e gittim, montaj hattında çalıştım, İlk yıl, bana Cadillac’lara lastik taktırdılar, her gün, o güzelliklerin yanımdan geçişini izlerdim, ve bazen, başımı öne eğer ve ağlardım, çünkü her zaman uzun ve siyah olanını istedim, bir gün bir plan yaptım, çoğu erkeğin kıskanacağı bir plan, elimdeki sefer tasıyla gizlice çıkarırdım, yakalanmak kovulmak anlamına geliyordu, ama emekli olduğumda her şeye sahip olacağımı düşündüm., en azından yüz bin değerinde bir arabam olacaktı.

Her seferinde bir parça alırdım,ve bana bir kuruşa bile mal olmazdı, şehrinize geldiğimde bunun ben olduğumu anlardınız, şık bir şekilde gezeceğim, herkesi çılgına çevireceğim, çünkü etraftaki tek kişi ben olacağım,

Ertesi gün, arkadaşlarımın yardımıyla büyük sefer tasım dişlilerle dolu olarak aydıldım, kendimi asla bir hırsız olarak görmedim ama GM tek küçük bir parçayı bile kaçırmazdı özellike birkaç yıla yayarsam, ilk gün kendimi bir yakıt pompası aldım, ertesi gün bir motor ve bagaj kapağı, sonra bir şanzıman ve  tüm krom parçaları, büyük sefer tasıma sığdırabildiğim küçük şeyler, somunlar, civatalar ve dört amortisör gibi, büyük parçaları arkadaşımın karavanına gizlice koydu, şimdiye kadar planım yolunda gidiyordu, ta ki bir gece tüm parçaları bir ayara getirmeye çalışana kadar, şanzıman 53’tü, ve motorun 73 olduğu ortaya çıktı, civataları takmaya çalıştığımızda tüm delikler kaybolmuştu, bu yüzden uydurmak için deldik, adaptör setinde biraz yardım aldık, şarkı söyler gibi çalışan bir motorumuz vardı, sıradaki farlardı o ise başka sorundu, solda iki tane, sağda bir tane vardı ama düğmeye basınca üçü birden yanıyordu, arka tarafda biraz komik görünüyordu buna rağmen bir aya getirdik, bitirdiğimizde sadece bir kuyruk yüzgecimiz olduğunu fark ettik, tam o sırada eşim dışarı çıktı, gözlerindeki kuşkuyu görebiliyordum, kapıyı açtı ve “tatlım bana bir tur attır” dedi, etiketleri almak için şehre doğru sürdük, ana caddeye doğru yönlendik, gören herkesin bloklar boyunca güldüğünü duyabiliyorduk ama mahkemede gülmediler, daktilo etmek için tüm personel gerekti, bitirdiklerinde başlık altmış pound ağırlığındaydı,

Uh, evet, Red Ryder? Bu Pamuk Ağız, Psycho-Billy Cadillac’taki hadi ama Huh? Bu Pamuk Ağız Mouth, makinenin maliyetine olumsuz etkisi var, işte, Red Ryder, fabrikaya gidip aldığımı söyleyebilirsin, bu şekilde daha ucuza geliyor. Peki modeli ne? Eh, bu bir ’49, ’50, ’51, ’52, ’53, ’54, ’55, ’56, ’57, ’58, ’59 otomobili. Bu bir ’60, ’61, ’62, ’63, ’64, ’65, ’66, ’67, ’68, ’69, ’70 otomobili.”

Önceki İçerikLeyla Alp
Sonraki İçerikDeğişmeyen Şeyler: Yok Canım Turp Gibiyiz!
1966, İstanbul doğumlu. Marmara Üniversitesi, Basın-Yayın Yüksek Okulu,Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Radyo ve Televizyon Bölümü’nde yüksek lisans yaptı ve doktora çalışmasına devam etti, tez aşamasında ayrıldı. 1984-1989 yılları arasında, bir yandan okurken bir yandan Toros Mühendislik şirketinde İthalat ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. , yine aynı yıllar arasında UNESCO’ya bağlı, kar amacı gütmeyen uluslararası programlara sahip “The Experiment In International Living in Turkey”de Program Koordinatörlüğü görevini yürüttü. 1991 yılında Şeker Sigorta’da Reorganizasyon, Pazarlama ve Reklam Müdürü olarak mesleki kariyerine başladı. 1993 yılında Oyak Sigorta’da Reklam Müdürü olarak görev aldı. Dream Design Factory’de 7 yıl Genel Koordinatörlük, (dDf'teki son 3 yılında dDf’nin yan kuruluşu olan dda, Dream Design Advertising’de Müşteri İlişkileri Direktörlüğü) Capital Events’de 2 yıl Genel Koordinatörlük görevlerinde bulundu. 2003 yılında X-event’in kurucu ortaklarından biri olarak, şirketinin genel koordinatörlük görevini üstlendi. 2005-14 yılları arasında Farkyeri Reklam Ajansının Kurucu Ortakları arasında yer aldı. Ulusal ve uluslararası müşteriler için yüzlerce başarılı projeyi hayata geçirdi.Reklamcılık ve Etkinlik Yönetimi alanlarında bir çok ödül aldı. İstanbul Modern Sanatlar Galerisi’nde Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği Genel Koordinatör olarak görev yaptı. Çeşitli kitap projelerine katkıda bulundu, çeşitli dergi ve gazetelerde yazı, araştırma ve makaleleri yayınlandı. Halen bir çok ajans ve markaya danışmanlık vermektedir. TTNet'in "Yaratıcıya Destek, Yaratıcı Ekonomiye Destek" projesinin eğitmenlerinden oldu. 2006-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi, Reklamcılık Bölümü’nde, “Etkinlik Yönetimi” dersleri verdi. Fenerbahçe Kulübü, Yüksek Divan Kurulu Üyesidir Specialties: Advertising, Event Management and Marketing, Special Project

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz