İnsanların çoğu çocuk sahibi olmak ister ama çocuk sahibi olmanın ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu da bildiklerinden bu kararı vermek hiç de kolay değildir. Dünyaya bir can getirme kararını verdiğiniz andan itibaren tüm yaşam alışkanlıklarınız değişecek, o andan itibaren hayatınız, dünyaya getirdiğiniz çocuğa göre şekillenecektir.
Hayatınıza katacağınız her can için geçerli bu… Bir çocuk, bir kedi ya da köpek, hatta bir balık ya da çiçek… Elinize aldığınız, evinize soktuğunuz andan itibaren her canlı az ya da çok sorumluluk yüklenmenizi, hayatınızı onun da sağlıklı, mutlu biçimde yaşayabilmesi için planlamanızı gerektiriyor.
Hiçbir canlı bir süre gönlünüzü oyalayacağınız bir oyuncak ya da bir ev aksesuarı değildir. Hele ki hiçbir canlı “dertsiz masa örtüsü” hiç değildir. Sizinle paylaşacağı ömrü boyunca aklınıza gelen gelmeyen pek çok sorunun kaynağı olacaktır evinize almaya karar vereceğiniz can… Tıpkı bizler gibi, tıpkı doğan, büyüyen, yaşlanan her canlı gibi…
Hayatınıza bir kedi ya da köpeği katmaya karar verdiğinizde, onunla ömrünün sonuna dek birlikte yaşama kararını da vermiş oluyorsunuz. Bu, şu demek: O’nun yaşamının her evresinin ortağı olacaksınız. Yavru bir cansa her bebek gibi bir öğrenme süreci olacak. Bu süreçte hatalar yapacak. Kırıp dökecek. Büyüme sancıları yaşayacak. Yetişkinliğe geçişte üreme, çiftleşme gereksinimi duyacak. Hastalanacak. İlerleyen yaşlarında yaşlılığa bağlı sorunlar yaşayacak ve bir gün her canlı gibi ölecek… Ve siz tüm bu evrelerin en yakın tanığı, paydaşı olacaksınız.
Sorun ve Sorumluluk İstemiyorsanız Evinize Canlı Almayın:
Her can bir dizi sorun ve bir dizi sorumluluk demektir.
O’nu düzenli olarak ve mümkün olan en kaliteli biçimde beslemek, onunla yakın temas ve bağ kurmak, ilgilenmek, oynamak, sevmek, sevginizi göstermek zorundasınız.
Sağlığını dikkatle izlemek, olağandışı durumları henüz ortaya çıktığında fark edecek kadar onu tanımak, doğru zamanda sağlık kontrollerini yaptırmak, hastalandığında tedavi ve bakımını özenle gerçekleştirmek zorundasınız.
Bizim için güvenli olan ev ortamımız, hayvanlar için o kadar da güvenli olmayabilir. Ev kazaları bizler için bile son derece büyük bir tehlike oluştururken hayvan dostlarımız bu tehlikelere çok daha fazla açıklar. Bazen ev estetiğinizi, düzen ve hijyen kriterlerinizi zorlamak pahasına evinizi onlar için de güvenli hale getirecek önlemleri almak zorundasınız. Bütün önlemlere rağmen kazalarla karşılaşabileceğinizi, öyle durumlarda paniğe kapılmadan süreci yönetebileceğiniz bir kriz planına sahip olmak zorundasınız.
Ne yazık ki hayatınıza bir canı ortak etmenin de bir maliyeti var. Üstelik ülkemizde bu maliyet oldukça yüksek. Mama fiyatlarının yüksekliğinin yanında devlet de “lüks tüketim” kabul ettiği hayvan mamalarından %18 oranında KDV alarak işinizi kolaylaştırmıyor. Veteriner, aşılama, kısırlaştırma, ilaç ücretleri de oldukça yüksek. Bu, şu demek: Evinize alacağınız canın hiç de küçümsenmeyecek bir yaşam maliyeti olacak. Sahiplenmeden önce o canın yaşam maliyetlerini dikkatlice hesaplamalı ve bu maliyetin üstesinden gelip gelemeyeceğinize karar vermelisiniz.
Yaşamınızı planlamanız gerek demiştim, bu şu demek: Çok çalışan, eve yorgun argın gelen, bazen mesaiye kalan, iş seyahatleri yapan biriyseniz evinize bir can almadan önce sayısız kez düşünün. Kedilerin işi biraz daha kolay ama özellikle köpekler günde 2 kez tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkmak, gezdirilmek, bu yolla enerjilerini atmak ihtiyacındalar. Kediler ise gezdirilmek istemeseler de her gün düzenli olarak oynamak, mama ve su kaplarının taze mama ve suyla doldurulması gibi ihtiyaçlara sahipler. Balıklara yem verilmesi, bitkilere su verilmesi, kuşlara yem ve su verilmesi, kısacası “yaşayan” her canlının temel beslenme ve su ihtiyaçlarının günlük olarak karşılanması gerekiyor.
Çok seyahat eden biri olmasanız, evinize aldığınız canın bakımı için gerekli zamana sahip olsanız da yılda hiç değilse 1-2 haftalığına tatile gidecekseniz bunu da hesaba katmalısınız. Birçok tesis ne yazık ki hayvan dostlarımızı kabul etmiyor. Bu, şu demek: Evden uzakta olacağınız süre boyunca dostunuzla düzenli olarak ilgilenecek birini bulmalısınız. Kimse yoksa hayvan pansiyonları bir seçenek oluşturabilir ama biliyorsunuz, bunun da bir maliyeti var.
Kedilerin, köpeklerin doğalarında tırmalamak, ısırmak, parçalamak, hırpalamak var. Anneannenizden kalan kıymetli bir vazo, 148 taksitle aldığınız pahalı döşemeli mobilyalar, müdürünüzün gönderdiği pek kıymetli çiçek onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Telaşla hazırlanırken giydiğiniz siyah elbisenizin tüylere bulanması, ipek çorabınızın bir patiyle kaçıvermesi, portmantonun yanına bıraktığınız deri çantanızın diş izleriyle, dekoltenizin tırnak izleriyle desenlenmesi gayet olağan durumlar. Bunlar tahammül sınırlarınızı zorlayacaksa evinize bir can almadan önce birçok kez düşünün.
Hayatınızda yeterince sorun olduğunu ve hiçbir canlının sorumluluğunu taşıyamayacağınızı düşünüyorsanız hayatınıza bir başka canı sokmayın. Ama bir sır vereyim, göze aldığınız bütün bu sorun ve sorumlulukların müthiş bir ödülü var: Size koşulsuz bağlanan bir yürek, sevgiyle bakan gözler, sizi her gördüğünde başka hiç kimseden göremeyeceğiniz eşsiz bir tezahürat! Seçim sizin!