Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun iki kitabın “18 yaşından küçüklerin maneviyatı ve gelişimleri üzerinde muzır ve müstehcen tesir yapacak nitelikte olduğuna” karar verdi. Muzır Kurulu’nun kararı sonrası Ahmet Ümit’in ‘Başkomser Nevzat: Tapınak Fahişeleri’ ve Jeanette Winterson’un kitabı ‘Vişnenin Cinsiyeti’ (Sexing the Cherry) adlı yapıtları artık “içi görülmeyen zarf veya poşet içinde” satılabilecek. Bu zarf ve poşetlerin üzerinde eserin ismi ile “Küçüklere zararlıdır” ibaresinden başka hiç bir yazı ve resim olmayacak; kitapçılarda, camekânlarda teşhir edilemeyecek, bir yerden bir yere teşhir maksadıyla açık olarak nakledilemeyecek, kitabın reklamı yapılamayacak, 18 yaşın altındakilere satılamayacak.
Her iki eser de aslında yeni basılmış değil. ‘Başkomser Nevzat: Tapınak Fahişeleri’nin ilk baskısı Güncel Yayıncılık tarafından 2007’de yapıldı. Ardından Everest Yayınları 2017 yeniden yayınladı. Yapı Kredi Yayınları ise kitabı 2021 yılında yeniden yayınlamıştı. ‘Vişnenin Cinsiyeti’nin ise ilk baskısı 1995 yılında İletişim Yayınları’ndan çıktı. Daha sonra 2015’te Sel Yayıncılık, 2021’de ise Kafka Yayınevi tarafından basılmıştı.
Kısa aralıklarla gelen iki “muzır” kararı yayıncılık dünyasında tepkilere neden oldu. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk ile bu iki kararı ve bugün İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin Yavuz Ekinci’nin ‘Rüyası Bölünenler’ adlı romanı için verdiği toplatma kararını konuştuk.
Haluk Kalafat, SOZ, Mart 2023
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu art arda iki karar verdi. Yayıncılar Birliği olarak bu kararları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kenan Kocatürk: Her şeyden önce bu kitaplar Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun görev alanına girmiyor. Her iki kitap da çocuklar için yazılmış eserler değil. Kurul bu kararları veriyor, yayıncılar mahkemeye gidiyor ve iptal kararı çıkıyor. En son Epsilon Yayınları’nın bir kitabı için verilen karar iptal edildi. Yetişkinler için yazılmış eserler için Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu herhangi bir karar veremez. İkincisi biz yayıncılar Basın Yasası’na tabiyiz. Basın Kanunu diyor ki, eğer bir eserle ilgili bir kovuşturma olacaksa Basın Savcılığı basımından itibaren 6 ay içinde açabilir. Bu eserler için bu süreler fersah fersah geçmiş. Kitaplar yayınlanmış, tekrar tekrar yayınlanmış. Bunlar hukuki gerekçeler. Temel olarak baktığımızda da, yasaklarla bir yere varılamaz. Hele hele dünya edebiyatının iyi örneklerinin yasaklanması anlaşılır bir şey değil. Ahmet Ümit’in kitabı ise birkaç yayınevi tarafından yayınlanmış, yıllardır piyasada. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun kararlarını akıl tutulması olarak görüyorum.
Dava sürecinden bahsettiniz. Bu davaları yayıncılar kazanıyor mu?
Yayıncının açması gerekmiyor. Bakın mesela Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Kız Çocuk Hakları Bildirgesi’, ‘Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi’ ve ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler’ adlı kitaplar için “muzır” kararı vermişti. Yayınevi dava açmamıştı. Avukat Mehmet Ümit Erdem “Benim çocuğumun okuma hakkını elinden alıyorsunuz” diyerek dava açtı ve kazandı. Yürütmeyi durdurma kararı alındı. Yayıncılar Birliği olarak kitapları özgürleştirdiği için geçen yıl kendisine ödül verdik.
Kurul bir kitap hakkında “muzır” kararı verdikten süreç nasıl ilerliyor? Kitapların dağıtılmış nüshalarını toplatıyor mu mesela?
Tabii, tabii, öyle söylüyorlar. Kitabı dağıtımdan çekin, bundan sonra siyah poşette satın. Zaten Aile Bakanlığı verilen kararlar sonrası “Biz kitapları yasaklamıyoruz, poşete koyun diyoruz” diye tweetler atıyor. Kitapları görünür olmaktan çıkartıyorlar. Ama zaten bu kararı almasından sonra online kitapçılar satıştan kaldırıyor, kitaplar da raflardan kaldırıyor. Bir nevi kitabı yasaklamış oluyorlar.
Satışta mı değil mi diye kontrol da ediyorlar mı?
Bunu takip edecek bir kolluk gücü yok.
Yani muzır kararı olan bir kitabı satan kitapçıya gidip, bunu neden satıyorsun denmiyor. Satarlar o zaman yaptırım yok.
Emin değilim ondan. Kurulun karar verdiği kitapları satışta görmedim.
Yayıncılar Birliği olarak bu konuda nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Raporlar düzenliyoruz, bildiriler açıklıyoruz. Yasaklanan kitaplar için yarın bir bülteni yayınlayacağız mesela. Bugün Yavuz Ekinci’nin kitabı için toplatma kararı verildi, onu da ekleyeceğiz bültene.
Ama Yavuz Ekinci’nin ‘Rüyası Bölünenler’i için verilen karar daha farklı…
Gerekçe ve kararı veren merci farklı ama yine aynı hukuksuzluk var. Basın Yasası’ndaki 6 ay içinde işlem yapılabilir şartına uymuyor. Roman 2014’ta yayınlanmış, başka yayıncı tekrar yayınlamış. Yıllardır raflarda. Gerekçeler değişiyor, diğer yasaklanan kitaplarda da başka gerekçeler vardı. İçinde Kürt geçen metni yasaklıyorlar, bu tabular bitmedi ki… Önceden Ermeni sözcüğünü mesele ediyorlardı, bugün Kürt sözünü, yarın başka bir şey bulurlar. Bitmiyor bu ve de bu iktidara özgü bir şey de değil bunlar.