Hatalarınızdan utanmaktan da, hatalarınızdan kaçmaktan da vazgeçin!

0
390

Hata yapmaktan korktuğunuz sürece isterseniz de istemeseniz de hata yapacaksınız. Bu hatalar büyük de olabilir küçük de olabilir. Kork, kork, kork… Yeter ama artık, nereye kadar korkarak yaşayacaksınız?

En baştan uyarayım; bu dandik kişisel gelişim yazılarından olmayacak. Olabilir mi dersiniz? Olursa da canımız sağ olsun, içeriğe odaklanarak zaman geçirmeye devam edelim ama ben psikolog da değilim, kişisel gelişimci de değilim. Sadece fırsat bulmuşken hatalar üzerine son zamanlarda üzerine okuyup araştırıp konuşmaya çalışan bir gazeteci olarak bir şeyler paylaşmak istiyorum. Sekmeyi kapatabilirsiniz ya da okuyabilirsiniz. Her ikisi için de şimdiden teşekkür ederim. 

O zaman haydi… 

Kelimenin tam anlamıyla, dünyadaki her insan hata yapar. Çünkü “insanız”… Öyleyse neden hata yaptığımızda kendimizi “kötü” hissediyoruz? Daha da kötüsü, neden hatalı olduğumuzu kabul etmekten bu kadar aciziz? Sanki kültürümüz hata yapmayı utanç verici hale getirmiş ve hatta onları kabul etmeyi daha da utanç verici kılmıştır. Ama siz de haklısınız, devamlı “hata yapsa da şunu indirsem” diye bakınan dangalak dangalak tipler illa ki çevrenizde, hatta en yakınınızda süt dökmüş kedi gibi duruyor. 

Diğer yandan da hiç kimse hata yapmasaydı neyin güzel neyin (Kime göre? Neye göre?) “yanlış/kötü” olduğunu anlayacaktık ki?

Dehalar hata yapmadı mı?

Hani sürekli hayatlarını okuduğumuz ya da izlediğimiz onlarca dehayı göz önüne getirin; hiç biri mi hata yapmadı? 

Onlarla biz bir miyiz? Niye değilsiniz? IQ farklarını hatta her şeyi bu kadar umursadığınız sürece “keşke” demeye hep devam edeceksiniz. Etmeyin… 

En bilinen şey değil mi; Edison’un ampulu icat etmeden önce üç bine yakın sefer hata yapıp sonrasında doğru olanı bulması. Eee, daha ne?

2011 yılında Psikoloji Bilimi Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre; insanlar hatalarından bir şey çıkardıklarını inandıklarında tamamen farklı bir beyine sahip oluyorlar. Gerçi toplumumuzda farklı olmak da ayrı bir dert de, neyse…

Kabul edin

Şimdi gaza gelip hata konusunda keskin bir dönüş yapmayın. Elbette tüm hatalarımız harika dönüşlere yol açmaz. Bazıları kendimize ve başkalarına acı verebilir. Bu durumda insan olduğunuzu hatırlayıp durumu kabul edin. Özür dilemekten çekinmeyin. Ama travmatik olarak onlar takılı da kalmayın, yoksa yarının hiçbir önemi kalmayacak. 

Eğer hatalı olduğunuzu kabul etmiyorsanız, o zaman hataların sizi insanların bilmek istemeyeceği bir insan tipine dönüştürmesine izin veriyorsunuz demektir. Evet bu kulağa sert gelebilir ama öyle.  

Siz bir pizza değilsiniz sonuçta, ki herkes pizza da sevmez zaten…


“Hata yapıyorsanız yeni şeyler yapıyorsunuz”

İngiliz yazar Neil Gaiman, 2012 yılında Philadelphia Sanat Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde şöyle bir şey söylüyor;

“Hata yapıyorsanız, yeni şeyler yapıyor, yeni şeyler deniyor, yeni şeyler yaşıyor, kendinizi zorluyor, kendinizi ve kendinizi zorluyorsunuz demektir. Her şeyden öte, bir şey yapıyorsunuz.”

Gaiman, hata yapmanın yaratıcılığa özgü olduğunu söyler ve bir yazar olarak, ilerlemek ve büyümek için hata yaparak önemli bloklarla karşılaşacağımızı biliyor. Aksi takdirde felç olabilir. 

Aslına bakarsanız, bu” hata yapmamaya” çalışma davranışının altında yatan basit bir varsayımlar zinciridir. Birincisi, insanlar bir hatayı düzeltmenin, bir hatayı önlemekten ziyade statükoda daha fazla değişiklik gerektirdiğine ve dolayısıyla daha fazla çaba gerektirdiğine inanırlar. İkincisi, insanlar daha fazla çabayı hedeflere daha fazla bağlılıkla ilişkilendirme eğilimindedir ve bu nedenle onlara ulaşma olasılığı daha yüksektir. 

Düşünün

Yürümeyi öğrenen bir bebeği, hareketlerini en mükemmel hale getirmeye çalışan cimnastikçiyi ya da nihayetinde jüriyi etkileyebilmek için aynı yemeği 20 kez yapan bir aşçıyı düşünün… Michigan Üniversitesi’ndeki psikologların araştırmasına göre; hatalarımızdan öğrenmemiz için önce “gelişimci zihniyete” (growth mindset) sahip olmamız, yani zekamızın üzerinde çalıştırıp geliştirebileceğimiz bir şey olduğuna inanmamız gerekiyor.

Psikologlar 123 çocukla yaptıkları araştırmada, zekânın sabit bir şey olmadığını düşünenlerin hatalarına daha fazla dikkat ettiğini ve sonuçta daha fazla şey öğrendiğini gördüler.

Biraz da gülelim!

Shakespeare’in “Yanlışlıklar Komedyası” gibi eserlerinin en önemli özelliği, gaf ve yanlış anlaşılmalar üzerine kurulu olmaları. Yani, biraz uzaktan baktığınızda hatalar çok ama çok komik olabilir.

Eğer sabah yanlışlıkla pijamalarınızla kapının önünde kaldıysanız ve eve giremiyorsanız, unutmayın ki yakında buna kahkahalarla gülüyor olacaksınız.

Son

Son olarak, ilk ve son defa kendi yazdığım bir makalede öz eleştiri yapmam gerekirse; bu yazısını okuduğunuz şahıs, 30 yıldır her gün irili ufaklı hata yaptı, defalarca küfürler etti, defalarca vazgeçmenin kenarından döndü. Yani akıl vermek gibi derdim yok, sadece düşündüklerimi paylaşmak istedim. İster bu kısma kadar gelip okursunuz ve düşünmeye devam ederseniz, isterseniz de “Hadi lan sen de…” diyebilirsiniz. 

Çay için, “harareti alır” derler… Gerçi kahve de olur. Ama soğuk olsun derim, malum havalar hayatımızı sorgulatacak seviyede. 

Haydi hoşça bakın zatınıza ve cümle kainata… 

Fotoğraf: Brett Jordan / unsplash.com