Su gibi akan, keşiflerin bol olduğu, sevdiklerinize ve sevdiğiniz şeylere zaman ayıracağınız güzel bir tatil dileği ile uğurlamıştım en son sizleri. En uzun günün, hayatınızda yapacağınız değişiklikler için başlangıç olması dileğiyle yazımı yazmıştım. Umarım çok keyifli bir tatil geçiriyorsunuzdur. Okuyor, hayal ediyor, oyunlar oynuyor tüm bunları günlüklerinize not ediyorsunuzdur. Henüz tatile çıkamamış biri olarak sizlere çok özeniyor, bende tatil için gün sayıyorum.
Tatillerin hepimizde yarattığı o sevinci hissederken, sizler gibi, çocukken yaptığım tatillerimi anımsadım. O zamanlar kocaman aqua parklar ya da şimdi ki gibi çocuklara etkinlik düzenleyen yerler yoktu. Biz ilk günden, sabahın dokuzunda dışarı çıkıp, akşam saatlerine kadar özgürce oyunlar oynar, kendi etkinlik parkurumuzu kendimizi yaratırdık. Oyunların enerji veren bir gücü varmış gibi gelirdi. Oysaki bugün baktığımda, oyun oynarken yaratıcılığımızı zorladığımızı, akranlarımızla doğru iletişim kurmak zorunda kaldığımızı, farkında olmadan sebep-sonuç ilişkisi kurarak üzerine düşündüğümüzü ve o gücü kendimizin oluşturduğunu anlıyorum. Yıllarca oynadığımız geleneksel, tadına doyulmayan oyunlarımız vardı. Benim en sevdiklerim en hareketli olanlardı. Mesela yakar top, istop, kuka, saklambaç gibi aksiyonlu olanları biz çok severdik. Takımların atıcı ya da kaçıcı olduğu, birbirlerini topla vurduğu, ebelerin olduğu, diğer oyuncuların ebelendiği hareketin bol olduğu oyunlardı. Bir de daha sakin, kalem kâğıt ile oynanan İsim-Şehir, adam asmaca, sos, amiral battı gibi oyunlar vardı. Kimisi bilgilerimizi hatırlatıp yeni şeyler öğretirken kimisi strateji geliştirmemizi sağlardı. Bu oyunlar nesilden nesile aktarılan, büyüklerimizden öğrendiğimiz oyunlarımızdı. Ayrıca, hayal dünyamızın kapılarını araladığımız, kurgusu ve senaryosu tamamen bize ait olan oyunlar oynardık. Mesela seçtiğimiz herhangi bir oyuncağa reklam yazar, reklamları birbirimize oynardık. Üstelik aramızdan en iyi olanı seçerdik hem de hilesiz, tarafsız bir şekilde, her seferinde bunu yapabilirdik. Bazı günler hepimiz sözleşir, sokaklarımızda gezen turistlere benzer şekilde giyinir tüm mahalleyi baştan sona, her bir apartman, dünyanın görülecek bir yeriymiş, biz de turist grubuymuşuz gibi geziler düzenler, yorumlar yapar, hayali fotoğraf makinelerimizle fotoğraflarını çekerdik. Kurulan kurgunun içinde herkes kendine uygun olan karaktere bir anda girer, birbirimizi uzun zamandır tanıyor olmanın rahatlığı ile kolayca takım oyunu oynayıverirdik.
Buradan sonra siz büyükleri hedef alarak yazıma devam edeceğim. Şimdiki çocuklar dışarıda olma, sokakta özgürce oynayabilme konusunda çok şanslı değiller. Türlü türlü etkinliklere anne, babalarıyla katılıp sosyalleşmeye, tüm yılın enerjisini atmaya çalışıyorlar. Düşünsenize, çocuğunuzu götürdüğünüz her yeni etkinlikte çocuklar yeniden arkadaş edinme, kabul görme ve o gün tanıştıkları akranları ile anlaşmaya çalışıyorlar. Çocuklar için her seferinde bu aşamaları yaşamak çok zorlayıcı oluyor. Onlar da çaba gerektirmeyen, bir tıkla dâhil oldukları, koşulsuz ekran oyunlarını tercih ediyorlar. Ben onlara bu konuda hak veriyorum. Her zaman söylerim, çocuklarınızın, bizler gibi özgürce oyun oynaması, uzun süreli oyun arkadaşları edinmesi için, bu iletişimi kurabilecekleri yerlerde yaşamayı tercih etmeli ya da düzenli gittiğiniz parklar, oyun alanları olmalı.
Elbette ki iyi bir tatil planı, akranlarla beraber geçirilecek zamanı da kapsamalıdır ama dijital oyun konusunda da çocukların yaratıcılıklarını destekleyen, oynarken öğreten ve bazı duyguları hissettiren güzel oyunlar mevcut. Mesela oyundaki dünyayı meydana getirme işinin oyuncuya kaldığı, böylece çocukların, kendi hayal güçleri ile kurguladıkları dünyayı, sevimli görüntüler ve figürlerle hayata geçirebildiği oyunlar var. Sonra kelime oyunları, dijital bulmacalar, hatta uzayda ilk oynanan oyun olan ve çeşitli oyun konsolu üreticileri tarafından yıllardır üretilen tetrisler mevcut. Bir yetişkin ve bir hayvansever olarak, tüm canlıları sevmenin mutluluğunu, onları sahiplenerek tatmalarını her zaman desteklerim ama hayvanlar dünyası hakkında bilgiler sunan ve hayvan sevgisi aşılayan, Geographic Society kaynaklı gerçek bilgilere dayanarak hayvanlar dünyasını tanıtan oyunlar da mevcut. Bazı oyunlarda çocuklara sunulan hedef; kurdukları bahçelerdeki hayvanların mutluluğunu sağlamak, bunun için ise hayvanları beslemek, onlarla oyunlar oynamak. Böylelikle çocuklar bu hedefleri gerçekleştirirken, pek çok farklı türden hayvanı tanıyarak onlar hakkında gerçek bilgiler edinmiş oluyorlar.
Oyun oynamak çocuk olmanın birinci şartı bence. Siz ebeveynlerin bunu unutmadan, onlara güvenli oyun alanları yaratmasını ve bu konuda destek olmasını diliyorum.
Son sözüm yine çocuklara; tatilinizin tadını, yıllar sonra da hatırlayacağınız oyunlarla çıkarın, nerede ve ne oynayarak keyif alıyorsanız, haydi oyuna…
Fotoğraf: Tamer Durak Arşivi