Doğduğumuz andan itibaren yaşamımız boyunca sayısız “İlk” yaşarız. Doğduğumuz anda ilk nefes alışımız, ilk doğum günümüz, ilk adımımız, ilk yemeğimiz, ilk kelimemiz…. Daha bebekliğimizin ilk yılında birçok gelişimsel deneyim yaşayarak, hayata başlarız. Zaman geçtikçe bu ilklere yenileri eklenir. İlk kar yağışını yaşamak, okula başlamak, ilk uçuş, ilk aşk, ilk öpücük, ilk seks, ilk defa seni seviyorum demek, ilk scuba dalışı, ilk serbest atlayış, kalabalığın önünde konuşmak, aileden ayrılmak, başarısızlığı kabul etmek… Hayatımızın her anında sonucu olumlu ya da olumsuz bir “ilk” var.
Çocukken, bu değişikliklerin kendi iyiliğimiz için ne anlama geldiğini düşünmesek bile, yaşlandıkça bu değişir. Kişisel olan bu olaylara düşünceler ve duygular da dahil olur. Pek çok “ilk deneyim” olumlu sağlıklı olsalar bile, duygu yüklü, kışkırtıcı, endişe verici, kaygı uyandıran, streslidir. Tüm bu duygu karmaşasına rağmen; kendimizi geliştirmeye, esneklik kazandırmaya, benlik duygumuzu, özgüvenimizi geliştirmeye yardımcı olurlar ve gerçekliğimizle yüzleştirirler. Tabii ki, kaçınılmaz olarak mutlu olduğumuz “iyi” bir deneyim yaşamak isteriz.
İstiyorsanız, sakın kimseyi dinlemeyin. Sadece iç sesinize kulak verin.!
Yıllardır merak ettiğim ama hep bahanelerle, engelleyen insanlarla ötelenen, geride tuttuğum bir ilk deneyimimi paylaşmak istiyorum. Deniz, çocukluğumdan beri tutkum. Deniz olmayan bir yerde yaşamam mümkün değil. Üniversite seçimi kriterlerim arasında bile vardı. Denizi görmek, suyun değişen rengini yaşamak, havasını hissetmek her zaman neşeli hissettirir. Kışın bile o soğuk, vahşi görüntüsünü hayranlıkla izlerim. Bu deniz tutkusu, sadece yüzmekle, seyretmekle sınırlı değildi. Suyun altındaki yaşam da hep ilgimi çekti, orada gizemli ve büyülü bir dünya vardı. Okudum, izledim, dalış yapanların hikayelerini hayranlıkla dinledim. Ve birkaç yıl önce bir anda karar verdim. Ve karar verdiğim gün eğitim almak için bir dalış kursu ile görüştüm. İki gün sonra teorik eğitim almaya başlamıştım. Eğitmenin her anlattığı konuyu heyecanla dinlerken, bir yandan da ne kadar çok dikkat edilmesi gereken şey var, birini unutsam ya da yapmayı atlasam, hatta geç yapsam başıma hiç yaşamak istemediğim bir şey gelebilir endişesini de hissettim. Ama endişeden daha çok istediğim bir şeyi yapmak için attığım ilk adımın heyecanını yaşıyordum.
Neyin içinde olduğumu çok az biliyordum.
Ve kısa bir süre sonra ilk dalış deneyimi için teknedeydim. Ege’nin maviliğinde, şahane bir havada, heyecanın getirdiği hafif mide spazmı ile dalış noktasındaydım. Deneyimli olanların dalış hazırlıklarını şaşkınlık, merak ve dikkatle izliyordum. Ve an geldi, platformdaydım. Suya dalış yapmam gerekiyordu ama denize aşık olan ben ilk adımı atamadım. Korktum. Üzerimdeki ekipmanın ağırlığı, suya daldığımda beni nelerin beklediğini bilinmezliği ile dalmayı redettim. Bilmediğim bir zihinsel ya da duygusal travmam tetiklenmişti. Sevecen, nazik ve sabırlı liderim benden vazgeçmedi. Korkumun üzerine gitmemi istedi, defalarca deneme yaptırdı.
Ve ilk Giant Stride ile suya dalış yaptım. Üzerimdeki tüm ekipmanın ağırlığı yok oldu, suya daldım ve yüzeye çıktım. İlk aşamayı başarmıştım. O dev adım atılmıştı. Ve dalışa geçildi. İlk 5 mt, 10 mt, 15 mt, 18 mt. Evet 18 mt suyun altındaydım. Sessizlik. Sonsuz sessizliği bozan tek şey regülatörlerimizden çıkan havanın sesiydi. Eğitimlerden öğrendiklerimi anımsamaya çalışırken, gözümü liderimden ve dalış partnerimden (buddy) ayırmıyordum. Bir süre sonra rahat nefes alabildiğimi, vücudumun uyum sağladığını hissettim. Ve o an etrafıma baktığımda sualtı canlılığını gördüm. Daha önce görmediğim balıklar, sualtı bitikleri, deniz atı (az görülür çok şanslıydım). Hazine bulmuş gibiydim. Sudaki ağırlıksızlık hissi emsalsiz, astronotlarla aynı deneyimi yaşıyordum. Gülmeye başladım. Evet, sualtında da gülebilirsiniz, dans edebilirsiniz, konuşabilirsiniz, oyunlar oynayabilirsiniz. Dalışlara devam ettikçe eğitimim, deneyimim ilerledi ve 40 mt’ye kadar dalış yapabilme kabiliyeti kazandım. Ama kaç metrede olursanız olun, her dalış yeni bir deneyim yaşatıyor. Aynı noktada 1 saat ara ile dalış yapsanız; bambaşka deniz canlıları ile tanışıyorsunuz. Ya da ekipmanınızla, yüzerliğinizde, dalış arkadaşınızda bir sorun ile karşılaşmanız olası. Önemli olan o sorunlarla başa çıkabilmek, kontrol altına alabilmek. Her yaptığım dalış bana, kendimi keşfettirdi. Kendimi ifade edebilmemi geliştirdi. Artık ne istediğimi ya da ne istemediğimi daha iyi biliyorum. “Hayır” diyebilme kabiliyetim arttı. Egom törpülendi. O dev dünya içerisinde kısa süreliğine misafir olurken, gezegendeki sadece bir nokta olduğumu öğrendim.
Konfor alanınızın çok dışında olan herhangi bir zorlu deneyimden geçmek, her zaman sayısız yaşam derslerini de beraberinde getirir. İlk deneyimler, kesinlikle bir ilk olan ölüm de dahil olmak üzere hayatımızın sonuna kadar uzanır. Unutmayın, her zaman yapmayı hayal ettiğiniz, ancak fırsat bulamadığınız veya yapmaktan korktuğunuz bir şeyi başarmak için asla geç değildir. Sadece bir kez denemeden, neler kazanabileceğinizi bilemezsiniz.